Mazlumun yanında olmak

Serhat Eymen Nuray

“Haksızlık Yapanlar nasıl bir yıkılışla yıkılacaklarını anlayacaklardır.” Buyurarak bizleri ferahlatan, sevindiren, mazlumlara sürur kaynağı olan bu ayet-i kerimeyi bizlere gönderen Allah’a hamd olsun.

Allah'dan başka yardımcı bulamayan çaresiz kimselere zulüm edenlere karış Allah'ın gazabı daha şiddetlidir.” buyuran Alemlerin sultanı Efendimiz(s.a.v) e salat ve selam olsun.

Sevgili Kardeşler, bu yazımızda nasib olursa insanlığın utanç kaynağı olan zulmü, zalimi , zulme uğrayan mazlumun zulüm karşısındaki durumunu ve Müslümanların mazlumun yanındaki tutumunu konuşacağız. İstifadeler nasib ola…

 

Haksızlık , adaletsizlik yapana zalim, haksızlığa uğrayana da mazlum denmektedir.

 

Bizlere rahmet olarak gönderilen ve kendisinde güzel bir örnek bulunan Efendimiz(s.a.v) peygamberlik gelmeden önce mazlumların hukukunu korumak için Hilfu’l-fudul cemiyetine üye olmuştur. Efendimiz’in Erdemliler Cemiyeti’ne üye olması bize mazlumun yanında olmanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

 

Peygamberimiz(s.a.v) gerek peygamberlikten önce gerek sonra yani hayatı boyunca daima zalimin karşısında ve mazlumun yanında olmuştur. Aynı şekilde kendisini takip eden Hulefa-i Raşidin de aynı tutum içerisinde olmuşlardır. Biz de o güzel insanların yolundan gitmek zorundayız. Nitekim Hz.Ebubekir (r.a) halifeliğe seçildiğinde irad ettiği hutbede, kendi katında mazlumun güçlü, zalimin ise zayıf olduğunu ifade etmişlerdir.

 

İslam tarihine baktığımızda Peygamberler de dahil olmak üzere Müslümanlar zalimlere karşı mücadeleler vermektedirler. Bu mücadelenin içeriği hep aynı kalmış sadece aktörler değişmiştir. Mücadelenin özü , içeriği küfre karşı mücadele etmek yani zalimin karşısında durup zalimle mücadele etmek ,zalime mazlumun yanında olduğunu, Müslümanların hangi şart olursa olsun güçlü ve üstün olduğunu ifade etmek, mazlumun yanında olmak ve mazluma yanında olduğunu hissettirmektir.

 

Asıl mesele haklı olanı güçlü, haksız olanı ne olursa olsun güçsüz görmektir. Ama maalesef bizler haklılığa veya haksızlığa bakmıyor daima güçlünün ve gücün yanında saf tutuyoruz. Halbuki tam tersi haklının yanında olmak durumdayız. Her güçlü haklı değildir ama her haklı olan güçlüdür. Dolayısıyla Haktan, adaletten ayrılmamalı haklı olanı ve adil olanı daima desteklemeli ve yanlarında durmalıyız.

 

Bizler peygamberlikten önce dahi mazlumun yanında durmak için Erdemliler Cemiyetine üye olmuş ve mazlumun yanında duran bir peygamberin ümmeti olarak günümüz mazlumlarının yanında durmak zorundayız. Çünki Efendimiz (s.a.v)’de bizler için üsve-i hasene yani güzel bir örnek vardır.

 

Ve son olarak zalime, zalime destek verenlere bir ayet-i kerimeyle seslenmek istiyorum:

“……..Muhakkak ki, zalimler iflâh olmazlar.”

 

Bizim kullandığımız bir kelam-ı kibar var:

“Zulüm ile abad olunmaz.”

Her genç kardeşimin ezberlemesi gerektiğini düşündüğüm şu dizelerle yazıma son vermek istiyorum:

Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; 
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. 
Biri ecdadıma saldırdımı, hatta boğarım! ... 
-Boğamazsın ki! 
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım. 
Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam; 
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam. 
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale; 
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale! 
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? 
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum! 
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim, 
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim! 
Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım. 
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım! 
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu... 
İrticâın şu sizin lehçede ma'nâsı bu mu?