Mesai Bitse De Gitsek

Sedat Dönmez

Firmanızda çalışanlar “Mesai bitse de gitsek” diye bekliyorsa mutsuz bir ekibe sahipsiniz. Oysa çalışanlarınız ne kadar mutluysa siz de o derece başarılı olursunuz. Kurum olarak üretim hacminizi genişletebilir, güçlü yatırımlar yapabilir, marka yatırımlarınıza her geçen gün daha fazla bütçe ayırabilirsiniz. Fakat personelinizin motivasyonu düşükse, mutlu değillerse başarı da süreklilik mümkün değil. Başarı içeride sağladığınız iyi iletişim ile başlar ve içeriden dışarıya doğru yansır. Kurumunuzda çalışanlar mutlu olmalı, motivasyonu yüksek olmalıdır. Özellikle büyüyen bir firmaysanız insan kaynağınız sizin için çok önemli yerdedir. Siz büyür ve gelişirken çalışanlarınıza bu büyümeyi yansıtmıyorsanız, birliktelik algısından yoksunsanız başarılı bir büyüme gerçekleşmez.

Çalışanlarınız kurumu sahiplenmeli, benimsemelidir. Bunun için çalışanlar değer gördüğünü bilmek, takdir edilmek ister. Geri dönüş ister. Kurumunuzun her alanda başarılı olmasını istiyorsanız kurum içi iletişime önem vermeli, çalışanlarınızı dinlemeli, ödüllendirmeli, onlara geri dönüş vermelisiniz. Çalışanlarınıza sabah dokuz akşam altı iş yapan grup olarak bakarsanız uzun süreli personellere sahip olamaz, sürekli bir sirkülasyona neden olur bu da kurumunuzu geriye götürür. Mesai saatti kavramına takılıp diktatörlük yönetimine başvurursanız çalışanlarınız da sizi mesai saatleri içerisinde düşünür. Akşam altıdan sonra umurunda olmazsınız. Sadece maddi ihtiyaçları için çalışan robotlar oluşturursunuz. Onlar da mesai bitse de gitsek diye bekler. Tabi sizden daha fazla maaş veren oldu mu da hiç düşünmeden giderler.

Maalesef bizim ülkemizde yöneticilik bağırmak, dikte etmek, sıkmak, baskı kurmak üzerine kurulu olduğundan mutsuz çalışanlarla dolu işletmeler oluşturuyoruz. İyi yönetici ekip olabilmeyi başarabilen kişilerdir. Personeliniz hata yaptığında bağırıp çağırıyor, hakaret ediyor, cezalandırma yöntemlerine gidiyorsanız nitelikli insanları kaybedersiniz. Bu da direk olarak kurumunuzun başarısına olumsuz yansır. Her şeyden önce şunu unutmamalısınız ki çalışanlar sizin köleleriniz değil ekip arkadaşlarınızdır. Bunun farkında olmalı ve bu düşünce sisteminizi çalışanlarınıza hissettirmelisiniz. Onlara haykırmak yerine empati kurarak onları anlamaya çalışmalısınız.

Kurum içerisinde istek ve motivasyonu sağlamak, birliktelik algısını pekiştirmek için kurum içi etkinliklerinizi arttırmalı çalışanlarınızı iş dışında da eğlendirici etkinliklerle bir araya toplamalısınız. Sadece iş anlamında bir arada olmadığınızı onlara hissettirmelisiniz. Sosyal etkinlikler personelinizi bir birleriyle iletişimini güçlendirir.

Kurum içerisinde sürekli memnuniyet ölçümleri yapmalı hatalı noktaları görerek düzeltmelisiniz. Firmanızda ödüllendirme sistemleri geliştirerek başarılarını karşılıksız bırakmamalısınız. Çalışanlarınızın kurum içerisinde önlerinin açık olduğunu bilmeleri kuruma bağlılıklarını arttırır, zihinlerini rahatlatır. Ekibinizin zihnen rahat etmesini sağlayın, onlara kariyer hedefleri gösterin. Başarılı olan personellerinize yetki vermekten çekinmeyin. Yetki kişilerin özgüvenini yükseltir. Onların tavsiyelerini dinleyin, dikkate alın, uygulayın. Personeliniz kuruma bir şeyler kattığının somut örneklerini görmeli. Bu onların başarısına direkt etki eder ve çalışma kapasitelerini yükseltir.

Kurumda dikkat etmemiz gereken bir diğer konu da çalışanlarınızın kendini geliştirmelerini sağlamanızdır. Bunun için kurum içi eğitime önem vermelisiniz. Personelinizin niteliğinin artması size fayda sağlar.