Kitaptan, hocalardan, düşünceden, alışkanlıktan, kavramlardan ve yeni ilimlerden öğrenirsin. Aklın başkalarınınkinden daha büyük olur fakat edindiklerinin ağırlığıyla yorulursun. Diğer akıl, Allah'ın ihsanıdır. Onun kaynağı ruhtadır. Gönülden bilgi pınarı fışkırdığında onun kaynağı ne bozulur ne eskir ne de renk değiştirir. Edinilmiş akıl dışarıdan eve akan bir ırmağa benzer. Eğer yolu üzerinde bir engel olursa aciz kalır. Kendi içindeki pınarı ara sen!
Mesnevi’den
Konya, yine bir aralık ayını, yine bir Şeb-i Arus’u yaşıyor bu günlerde. Bu sadece Sema Ayin-i Şerif ile tarif edilemez; bu Kubbe-i Hadra’yı görmekle bitirilemez. O Sema’nın ruhunu hissetmek, o Yeşil Kubbe’nin çağırdığı yere varmak gerekiyor. Mevlâna bir kişisel gelişimci, bir gönüllere iyi gelen bir adam değildir. Mevlâna, her şeyden önce büyük bir tebliğcidir. Çağırdığı yer bütün insanlık için kurtuluşun tek adresidir. Bunu Hazret-i Pir şu şekilde açıklar: "Ben canım tende oldukça Kur'an'ın kölesiyim. Ben seçilmiş Muhammed'in ayağının tozuyum. Kim benden, bunlardan başka bir şey naklederse o nakledenden de o naklettiği şeylerden de bizarım”
Çağın insanı bir seyahatle, bir ziyaretle, bir kitap okumakla huzuru bulacağını, ebedi kurtuluşa ereceğini zannediyor. Oysa içine girmediğiniz, özüne vakıf olmadığınız ve hepsinden önemlisi hayatınıza almadığınız hiçbir söz ya da lisan-ı hal size istediğinizi veremez. Eğer bir şiir, bir makale, bir kitap hayatınızı değiştirmeyecekse size bir faydası yok demektir. Bu günlerde Konya’da iseniz, Mevlâna için buraya gelmişseniz; sadece ruhlarınızı pansuman etmekle yetinmeyin. O muhteşem sema Ayin-i Şerif’i ta yüreğinizin en derinlerinde hissedin ve o bittikten, o mekândan çıktıktan sonra Hazret-i Pir, bütün bunlarla bana ne diyor? Gerçek mesajı ne? Çağırdığı yere gidecek samimiyet var mı bende? diye kendinize bir sorun. Mevlana’nın çağırdığı yer sadece Konya değil. Mevlana’nın söyledikleri okunup geçilecek şiirler değil, Mevlana’nın mesajı büyük din gününde Allah’ın bütün insanları toplayacağı mekâna “geçer akçe” götürebilmek için gayret göstermenin ilk adımını atmanın arzusu, isteğidir. Eğer böyle bir arzunuz, isteğiniz yoksa, buraya sadece turistik bir gezi için gelmiş gitmiş olursunuz, hepsi bu…
Sevgiyle kalın.