MODERN TOPLUM İLKEL TOPLUM BAĞLAMINDA GÖSTERGE EKONOMİSİ

Atanur Pala

Nesneye  ve tüketme  eylemine atfedilen anlam hayata karşı duruşu ve ideolojik bakış açısını tayin  eden en önemli belirleyicilerdendir.

 

 Nesne ne işe yarar ve  insan neden tüketir sorularına anlamlı cevaplarınız varsa, bir ideolojiniz de var demektir.

 

Bütün ideolojilerin bu sorulara bir cevabı olduğu da muhakkaktır. K.Marks’ın, altyapı-üstyapı düşüncesinin temel teşkil ettiği ve kendi ifadesi ile uzun araştırmalarının ardından eriştiği ve insanların toplumsal üretim,işinde deterministik olarak girdikleri ilişkiler ve bu ilişkilerin doğurduğu sonuçlarla şekillenen toplumsal/iktisadi çözümlemesinden bugüne çok şey değişti.

 

Belki bugün yaşasaydı, Das Kapitali yeniden yazacak ve ideolojisini yeniden şekillendirecekti.

 

Baudrıllard’ın, Gösterge Ekonomi Politiğin eleştirisi Adlı eserinde,modern toplumlarla, ilkel toplumlar Arasındaki benzerliği  ifade etmek için ısrarla atıfta bulunduğu Malinowski’yi ya da Trobriand yerlilerini  tanımış, Malinowski gibi aralarında yaşamış olsaydı, belki de ihtiyaçları sadece kullanım değerinin tayin etmediğini, aynı zamanda bir gösterge değerin de var olduğunu ve ihtiyaçların tayininde önemli bir rolünün olduğunu anlayacaktı.

 

Ama ne ki, zaman geçmiş, devir değişmiş ve sadece Üretim faktörlerini/ilişkilerini ve türevlerini düşüncesinin merkezine alarak teorisini şekillendiren Marksist  felsefe, bugün, tüketim misyoneri medya ve finansal kapitalizmin desteği ile oluşturulan gösterge ekonomik model tarafından eleştirilmektedir.

 

 

Eleştirilmektedir, zira artık Baudrıllard’ın ifadesi ile modern tüketim toplumu anlayışı ile birlikte değişime uğrayan kapitalizm üretim faktörleri, artı değer, arz talep dengesi gibi kavramlarla çözümlenemeyecek kadar girift bir hal almıştır.Baudrıllard’a göre herşey yeniden tanımlanmaya muhtaçtır.Gerçek ile sahte birbirinden ayırt edilmelidir.Aksi Durumda insan kapitalizmin simülatif, sahte dünyasından asla çıkamayacaktır.

Marksizme eleştiriler getirirken simülasyon kuramı ile yeni bir çığır açan yazarın şu ifadeleri, simülatif bir hayat yaşayan modern toplumların, bilezik, kolye ve süs eşyalarına gösterge bir değer atfederek temel ihtiyacın dışında bir tüketim modeli oluşturan Malinowski’nin ilkel Trobriand yerlilerinden aslında bir farkının olmadığını göstermesi açısından önemli; ‘’ Gerçek ihtiyaçlar ile sahte ihtiyaçlar arasındaki ayrımın ortadan kalktığı tüketim toplumunda birey, tüketim mallarını satın almanın ve bunları sergilemenin toplumsal olarak diğerlerinden ayırt ettiğine inanırken, bir yandan da tüketim toplumuyla bütünleşir.

 

Dolayısı ile tüketmek birey için bir zorunluluğa dönüşür.İnsani ilişkiler yerini maddelerle ilişkiye bırakır. Artık geçerli ahlak, tüketim etkinliğinin ta kendisidir.’’