Müftülük neden korkuyor?

İsmail Koç

Bugün yazımda üç farklı konuya değinmeye çalışacağım. İlki Ramazan ayının insanlar üzerindeki manevi etkisi üzerine…

11 ayın sultanı Mübarek Ramazan ayına bir kez daha kavuşmanın mutluğunu yaşıyoruz. Farkında mısınız bilmiyorum ama Ramazan ayının manevi atmosferi daha ilk günden kendini belli etti. Çevrenize biraz dikkatli baktığınızda bunu rahatlıkla fark edebilirsiniz. Ramazan ayı dışında çok fazla şahit olamayacağınız şeylere bu mübarek ayın hürmetine rastlayabilirsiniz. Bunlardan bir tanesi de bu aralar Konya’nın ulaşım yükünü çeken tramvaylarda yaşanıyor. Mesela tramvaylarda gençler normal zamanlarda kendilerinden büyükleri görmezden gelip yer vermezken, Ramazan ayında adeta büyüklere yer verme yarışına giriştiklerine şahit oldum. Ulaşımda sürekli tramvayları kullanan biri olarak daha önceki görüntüler gözümün önüne geldi ve tebessüm etmekten kendimi alamadım.  Demek ki bu görüntülere şahit olabilmek için Ramazan ayının gelmesi gerekiyormuş.  İnsanın keşke Ramazan olsun diyesi geliyor. Bu sadece bir örnek bunun gibi pek çok örnek verilebilir. İnşallah Ramazan ayı iyi ve faydalı davranışları sürekli hale getirebilmemizde bir vesile olur.

***

İkinci değineceğim konu Konya müftüsü ve müftülük çalışanları ile alakalı olacak. Konya müftümüz Sayın Ali Akpınar ile bir haftadır uğraşmama rağmen randevu alıp görüşemedim. Mübarek Ramazan ayı içinde İl Müftümüz ile görüşme isteğimizden daha doğal ne olabilir. Biz de bu aylarda yapacağımız haberlerle kamuoyunu bilgilendirmek, bir bilinç oluşturmayı amaçlıyoruz. Ama bir türlü müftümüzle görüşme konusunda muvaffak olmadık.

Biz yine her zamanki gibi art niyet aramadık yoğundur herhalde dedik. Müftü yardımcısına yönlendirildik. Müftü yardımcımızla görüşmeye başlayınca her gazetecinin yaptığı gibi ses kayıt cihazını açtım ancak beklemediğim bir tepki aldım. Ses kayıt cihazını açtığınız zaman ayrı konuşurum dedi Sayın Müftü yardımcımız. Gazetecilerin ne yapacağı belli olmaz diye de ekledi. Biz yine üslubumuzu bozmadan haberimizi tamamladık ve müftülükten ayrıldık.

Müftülükler çalışanlarının suratlarının bir karış olduğu yerler midir?

Gazeteci olarak bize böyle davranılıyorsa kim bilir vatandaşa nasıl davranılıyordur.

Ayrıca ses kaydı dışında konuşacağınız neler var? Neden korkuyorsunuz?

Başka bir kurumda böyle bir olayla karşılaşsak inanının bu kadar üzülmezdik. Sayın müftü yardımcımız bizi paralel medya kuruluşları ile karıştırmış olacak ki bu şekilde bir tavır ve davranış sergiledi. Ya da Ramazan’ın ilk günü oruç başına vurmuş olacak…

****

Son olarak da Gazetemizin de bulunduğu Ankara Caddesine değinmek istiyorum. Gün geçmiyor ki Ankara Caddesinde bir kaza yaşanmasın. Biz bu konuyu gündeme getirmekten bıktık ama yetkililer bu konuda inatla bir önlem almamakta direniyor. Son bir haftada 3 kaza daha oldu. Gazetemizin hemen önünde önce acı bir fren sesi, ardından kazaların yaşanmasını kanıksadık artık. Yetkililer illa birileri hayatını kaybedince mi harekete geçecekler? Ankara Caddesi Hava Lojmanları bölgesindeki bu soruna ivedilikle bir çözüm bulunması gerekiyor. Artık kimin üzerine ne gibi sorumluluk düşüyorsa harekete geçmelerini bekliyoruz.