Müşteri değil taraftarız

Ömer Kocabaş

Süper ligin 9. haftasında olmamıza rağmen halen Passolig tartışılmaya devam ediyor. Tribünlerin boş kalmasının en büyük nedeni Passoligdir. Passolig yetkillieri rakamlarla durumu yalanlamaya çalışsalar da taraftarı inandırmaktan uzaklar. Bugün passoligin kaldırılması bir seçim vaadi olarak ortada dolaşıyorsa mesele Passoligcilerin çizdikleri tablo gibi tozpembe değildir. 

Passolig saçmalığı ile Nisan 2014’te tanıştık. Aslında yola çıkıldığında amaç güzeldi. Tribün terörünün önüne geçilecek, holiganların ismi tespit edilip çeşitli cezalar alınması sağlanacaktı. Tribün kapatma yerine doğrudan seyirciye ceza verilecek olması, kişiye özel bilet satışıyla karaborsanın önüne geçilmesi taraftar açısından iyiydi. Fakat çok geçmeden işin kokusu ortaya çıktı. Bu iyi niyetli amaçların elbette bir bedeli olmalıydı. Endüstriyel futbol saçmalığına göre taraftarı ne kadar yolarsanız kar. Maça gidebilmeniz için illaki bir passolig kartı almanız lazım. Kart bedeli Konyaspor için 15 lira, 4 büyükler için ise 20 ila 30 lira arasında değişiyor. Güvenliğin bir paravan olarak kullanılıp taraftarın enayi yerine konulduğunun en büyük delili, yukarıda belirttiğim ücretlerin bir yıllık olması. Yani her yıl belirlenen ücretle passoligi güncelletmeniz gerekiyor. Taraftarın bir kereye mahsus yolunması yetkililere yetmediğinden bu sistemli hale getiriliyor.  

Türkiye’nin en büyük sorunu klasik söylemle, araçların amaç haline getirilip bir süre sonra yola çıkılan amaçtan sapılmasıdır. Passolig saçmalığında da aynen böyle oldu. Güvenlik kaygıları, tribünlerde alınacak önlemler falan bir kenara bırakılıp Passoligin avantajlarından bahsedilmeye başlandı. Aynı anda kredi kartı görevi görüyormuş, toplu ulaşımda kullanılabiliyormuş, müşterilere kişiye özel kampanyalara hazırlanıyormuş vb. Bir dakika bilader, zaten herkes de yeterince banka kartı, kredi kartı vesaire var. Hani senin görevin taraftarın maça kolay gidebilmesi, tribün güvenliğiydi. Benim ki de soru mu şimdi. Passoligciler milyonlarca liralık yatırım yapmışlar. Elbette bu birilerinden çıkacak. Aslında biz taraftarlarda da büyük suç var. Zamanında tepkimizi kararlı bir şekilde ortaya koymadık. Birkaç cılız tepki dışında olayı kabullendik. Passolig saçmalığı başladığında Gençlerbirliği taraftarı “müşteri değil, taraftarız biz” diye tezahürat yapmıştı. Diğer taraftarlarında desteklediği bu tezahürat yeni sezona yansıtılamadı ve bugüne geldik. Passoligi şirin göstermek için bir de şu kıtırı ortaya attılar. Ödenen passolig ücreti ile kulübümüze de katkı sağlamış olacakmışız. Örneğin Konyaspor passolig kartına ödediğimiz 15 liranın yarısını kulübümüze gidecekmiş. 7 buçuk lira binlerce kişiden ciddi bir meblağ oluşturabilir ama yine de bizi enayi yerine koymaya değmez. Bir sezonda sadece süper ligde 17 iç saha maçı oynanıyor. Bu maçların bilet fiyatlarına yapılacak bir lira zamla bu meblağdan fazlası toplanır. Passolig saçmalığı nedeniyle tribünden kaçan taraftarı saymıyorum bile. Passoligciler tribünlerin boş kalmamasının kendileri ile alakasının olmadığını, binlerce passolig satılmasına rağmen taraftarın maçlara gitmediğini savunuyor. Aslında rakamlara göre haklılarda. Örneğin Galatasaray ve Fenerbahçe için 300 binin üzerinde, Beşiktaş için 200 binin üzerinde ve Konyaspor içinde 80 binin üzerinde kart satılmış. Fakat satılan kartlarla kaç taraftar düzenli olarak maça gidiyor. Evet, Konya’da rakamlar iyi fakat 2-3 bin taraftara oynanan süper lig maçları var. Maça gitmek bir keyif işiydi. Hafta sonu hadi maça gidiyoruz deyip arkadaş grubumuzu organize eder, futbolla ilgilenmeyen arkadaşlarımız bile sırf birlikte vakit geçirmek için gelirlerdi. Stadyum gişesinden aldığımız biletle sorgusuz sualsiz maça girerdik. Şimdi ise aradığımız arkadaşlar “Ama bende passolig yok ki!” diyor. 4 kişilik bir ailenin passolig ve bilet masraflarını hesaplamayı ise passoligcilere bırakıyorum… 

Dikkat ederseniz passolig için yapılan siyasi yorum ve komplo teorilerine hiç girmedim. Fişleme meselesi falan komik. Zaten sabahtan akşama kadar kullandığımız akıllı telefon ve internet sayesinde bin türlü fişleniyoruz, passolig bize ne yapabilir ki. Passolig de mevzu taraftarın enayi yerine konulması ve yine pişkince suçun taraftara atılmasıdır. Oyunun farkındayız beyler, enayiliği kabullenmemiz ise takımımıza olan sevgimizdendir.