Nezaket unutuldu mu?

Güleser Keleş

Bazı kelimeler var, insanın yüreğini yumuşatan.
"Lütfen."
"Teşekkür ederim."
"Afiyet olsun."
"Geçmiş olsun."
"Rica ederim."
Bazen bir tabakta, bazen bir mendilde, bazen göz göze geldiğimiz bir bakışta dururdu o kelimeler.
Nezaket…
Sadece ağızdan çıkan bir cümle değil, içimizde büyüttüğümüz bir yumuşaklıktı.

Bir zamanlar “lütfen” demek yeterdi. “Teşekkür ederim” insanın yüreğine işlerdi. Bir kapı ardımızdan tutulur, göz göze gelince tebessüm edilirdi. Sokakta selamlaşmak, yaşlılara yer vermek, çocuklara sevgiyle davranmak, hayatın doğal akışının bir parçasıydı. Ama şimdi…
Sahi, ne zaman bu kadar aceleci, öfkeli ve bencil olduk?

Sokakta yürürken, otobüste yanımda oturan iki genç sohbet ederken, okul çıkışında karşılaştığım çocukların neşesini dinlerken kulağıma çarpan o kelimeler. Küfür, argo, hakaret…
Sanki ağız alışkanlığı olmuş, dilin bağı çözülmüş ama ruhun sesi kısılmış gibi.
Artık dikkat ettikçe fark ediyorum. Küfür sanki dilin parçası olmuş. Her cümleye bir tane serpiştirilmiş gibi. Argo, hakaret, alay…
Yani... Gülmek bile inciterek yapılır olmuş.

Sitem etmiyorum aslında. Ama üzülüyorum. Çünkü ben o çocukların ağzından hayal kurmalarını duymak isterdim. Bir hedeflerinden bahsetmelerini, sevdikleri bir şeyden heyecanla söz etmelerini. Ama cümleler hep kısa, hep keskin, hep kötü.
"Lan", "defol" ve daha iğrenç küfürler..
Kimi zaman sadece içi boş kelimeler gibi dursa da, insanın iç dünyasından çok şey anlatıyor aslında.

Bilmiyorum, belki kimse onlara “güzel konuşmak iyidir” demedi. Belki de bunu demek artık naiflik sayılıyor. Ama ben hala inanıyorum. Kelime seçimi karakteri gösterir. Ve insan, dili kadar zarif, dili kadar sert, dili kadar güzeldir.

Küfür kimseyi daha güçlü yapmaz.
Argo kimseye karizma katmaz.
Ama içten gelen bir kelime, bir selam, bir “iyi ki varsın”...
İşte o, bir insanın kalbine dokunur.

Ama suç gençlerde mi sadece?
Bence değil. Biz büyükler de pek göstermedik güzel konuşmayı. Kırıldık ama konuşmadık. Bağırarak hak aradık. Zarif olmayı zayıflık sandık.
Şimdi gençler de kelimeleri savunma mekanizması gibi kullanıyor.

Oysa nezaket hala geçerli.
Hala etkili.
Ve hala değerli.
Sadece biraz unutuldu.
Belki biri hatırlatmadı uzun zamandır.
Belki de biri sadece şunu söylemedi,
“Güzel konuşmak, senin kalbini de güzelleştirir.”

Ben hatırlatmak istiyorum.
Çünkü ağzından çıkan sözler, bir gün döner dolaşır seni bulur. Ve nezaket, seni her zaman korur.

Kimseye akıl vermek değil niyetim.
Sadece içimden geçen şeyi söyleyeceğim.
Genç kardeşim, bir gün biri seni sadece kelimelerinle hatırlayacak.
O gün geldiğinde, ne dediğini duymaktan utanmaman dileğiyle.