Ocak Ayı Bugün Bitiyor

Hamdi Bağcı

 

 

Genelde geçtiğimiz yıllarda Ocak ayı ile ilgili pek konuları hatırlamam, hızlı geçti gitti, gibi olur ama nedense bu yıl, tabiri caizse gitmek bilmedi Ocak ayı. Ölümler, başka önemli gelişmeler bu ay çok fazla oldu. Şimdi tek tek sıralamaya gerek yok ama Konya’ya hiç kar yağmayan, kolay kolay geçip gitmeyen, Toktamış Ateş Hoca ile Mehmet Ali Birand’ın öldüğü, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın görevden alındığı, Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Afrika’ya çıkarma yaptığı bir Ocak ayı… Say say bitmez yaşanan olaylar.

Ama “Kara Ocak” benzetmesine katılmıyorum, yüreği kararmışlar neyin hayır neyin şer olduğunu bilemez, hayrı şerre şerri hayra karıştırır ve karayı ak, akı da kara diye lanse eder. Biz Rabbimizin yarattığı her günde hayır olduğuna inanıyoruz, gelen ondan gelir, biz la kaydu şart iman ederiz. Hepsi bu… Neticede kolay akıldan çıkmayacak tarihi bir Ocak ayı yaşandı.

Kombassan Başarılı Bir Süreç Yaşıyor

Hani seni yıkamayan sorunlar seni güçlendirir denir ya, aynen öyle oldu, yıllar Kombassan’ı bitiremedi, bilakis Kombassan bırakın Konya’yı Türkiye’nin önemli gruplarından olma yolunda hızla ilerliyor. 2012 yılında Konya’daki Kombassan şirketleri 577 Milyon TL ciro yapmış, bu diğer şehirlerde ve ülkelerdeki cirolarla birlikte 1 milyar lirayı aşan bir büyüklüğe ulaşıyor. Kombassan 2012’de sadece Konya Bölgesinden 246 Milyon TL'lik mal ve hizmet alımı gerçekleştirmiş, bölge tedarikçisi ve üreticisine önemli kazançlar sağlanmış. Yine bu dönemde Konya’da 48 Milyon TL personel ödemesi, 51 Milyon TL vergi ödemiş,  13 Milyon TL'lik yatırıma yönelik harcama yapmış. İhracat rakamı ise 82 Milyon TL…

Bütün bu hareketlilik berekete dönüşmüş ve toplamda Konya ekonomisine, 1 milyar TL’nin üzerinde bir girdi sağlanmış…

Buna ne denir, buna Maşa Allah denir. Allah hepinizin atasına, anasına rahmet etsin, işlerinizi kolay kılsın, yolunuzu açık etsin, tabi kutluyoruz.

Meram Toki Evlerinde kömürler insanları zehirliyormuş

Meram Toki yeni kurulan bir yerleşim alanı. Bazı sorunlar yaşanıyor ve mahalle bazında baktığımızda da zannediyorum sorunları ile en fazla gündeme gelen bölge orasıdır.

Beni de zaman zaman okurlarımız arar, sıkıntılarını anlatırlar, doğrusu ben bunları fazla yazmam. Her yazarın bir tarzı vardır, zaten Konya’da, “okur aradı”, şeklinde başlayan yazılar fazlasıyla yer alıyor. Bu tür gazeteciliği normalde eskiden bir ya da iki gazeteci yapardı. Sabah Gazetesinde yazan Selahattin Duman’da bu işlerin en meşhuruydu. Bir yazarlık tarzıydı bu. Ama insanın heybesinde başka bir şey yoksa ne yapsın, “şununla konuştum şöyle oldu”, “bununla konuştum böyle oldu”, “falanca şu maili gönderdi” den öteye geçmeyen bir gazete yazarlığı süreci başlamış oldu. Bu biz köşe yazarlarının birikimsizliği ve kitap okuma, tefekkür etme, düşünme, yerine laklak yapma yanlışları yüzünden yaşanan bir süreçtir.

Neyse efendim biz asıl mevzu ya gelelim, Meram Toki konutlarında yaşayan insanlar belediyenin, o bölgede bulunan sosyal konutlara piyasadan topladıkları kaçak kömürleri dağıtması yüzünden zor günler yaşıyorlarmış. Ciddi sağlık sorunlarının baş gösterebileceğini düşünüyor o bölgede ikamet eden insanlar.

İlgililerin ülkemizde en sık yaptığı hatalardan birisi budur. Özel sektöre yasaktır ama o hatayı kamu, devlet yapar kimse hesap soramaz. Zehirli kömürleri özel sektör satamaz ama belediye dağıtır ve hatta insanları zehirlediği yetmezmiş gibi bir de oy devşirir… Aynı şeyi toplu ulaşım araçlarında da görebilirsiniz. Tramvaya, belediye otobüsüne insanlar tıktım tıklım istif edilerek bindirilirler ama dolmuşa bir kişi ayakta ise  ciddi ceza kesilir.

Biz belediyeden bu konuda bir adım atmasını bekliyoruz, ayrıca Çevre İl Müdürlüğü ya da Halk Sağlığı İl Müdürlüğü konuyla ilgilenemez mi?

Son yıllarda sorunlar karşısında hep aynısını düşünüyorum, peki kim çözecek bu sorunu?

Halk memnun ama sendika anlamadı

Bir sendika aile hekimliği ile ilgili bir anket yapmış, %52 memnun çıkınca, memnunda diyememişler, ‘kısmen memnun’ yazmışlar. Halk memnun, çalışan memnun ama sendika memnun değil, öyle olunca da işte hepimiz memnuniyetimizden vazgeçeceğiz sendika da sevinecek. Gülünç duruma düşmek bu galiba…