OĞLUMA MEKTUP 2

Gökhan Darılmaz

Yazılarımı takip eden okuyucularıma başlık tanıdık gelecektir. Bir yıl önce tıp fakültesini kazanan oğlum nezdinde tüm genç hekimlerimize seslendiğim yazımda da aynı başlığını kullanmıştım.

Bir babanın oğluna verdiği nasihatlerden çok yıllarını sağlık kurumuna adamış bir hekimin, daha yolun en başında olan genç meslektaşlarına yol göstericileri olacak deneyimlerini aktarmıştım.

Rabbim bu yılda diğer oğlum Ahmet Mehdi’nin Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünü kazanmasını nasip etti.

Üniversiteyi kazanmak kadar gitmek istediğiniz okul ve akabinde yaşayacağınız şehir tüm hayatınızı etkileyeceği için tercih süresince oldukça titiz davrandık. Bu süre zarfında gezdiğimiz okullar arasında dikkatimi çeken  Bilkent Üniversitesi bu yazıyı yazmama vesile oldu.

Sistemin ve düzenin adı olan  , fakat gösterilen çaba ve verilen emekle adeta Survivor yaşatan  Bilkent nazarından, bir eğitim yuvasının nasıl olması gerektiğini gördük.
Oldukça idealist olan öğrenci kardeşlerimizce gerçekleştirilen tanıtımlarda, bölümler ve üniversiteleri hakkında doyurucu bilgileri samimi bir ortamda edindik.
Protesto ve eylemlerle adını duyuran ve toplum tarafından olumsuz imajla anılmaya başlanan öğrencilerin gerçekte nasıl olması gerektiğini bu tür programlar kanıtlamış oldu.

Görüştüğümüz hocalarımızda, üniversiteden mezun olan birçok öğrencinin özellikle yurt dışında master- doktora programlarına kabul edildiklerini anlattı
Büyük bir iyi niyetle ülke dışına giden öğrencilerin geldikleri noktalar hakkında çarpıcı örnekler sunan hocamızı dinlerken, Bilkent Üniversitesine yapılan negatif propaganda eleştirilerini hatırladım. Sık bir şekilde dile getirilen “Beyin göçü yapılıyor, ülkenin en zeki insanları yurt dışına gönderiliyor” ifadesi zihnimde canlandı.

Oldukça girift olan bu konuya birçok bakış açısıyla yaklaşmak mümkün ve tüm yönlerinde kendi içerisinde doğruluk payı olabilir.
 Açıkçası ülkemizin çok kıymetli üniversitelerinden mezun olan “Dahiler”in bu şekilde ithal malzeme olarak kullanılıyor olma ihtimali bile can sıkıcı.
Buna karşın yabancı ülkelerde okuyan öğrencilerin Anadolu’ya büyük hizmetlerde bulunacağı inancı yüreğimize bir parça su serpiyor.

Şahsım adına düşüncem şudur ki, üstün zekalı öğrencilere önce vatan ve millet sevgisini aşılamalı akabinde her türlü imkan ve donanımı sunmalısınız. Bilinçli öğrenciler geniş olanaklarla hem kendileri hemde ülkeleri için büyük başarılar elde edeceklerdir.
 

Gezimiz esnasında tanıştığımız Elektrik-Elektronik Bölümünün 3.senesinde olan bir öğrenci arkadaşımızda sözlerimi doğrularcasına çeşitli kurumlarda ulaşılan seviyeyi dair başarıları bizlerle paylaştı. Onun anlattıkları  gelecekle ilgili umutlarımı arttırdı.
En başta ülkemizdeki eğitim kalitesinin yükseldiğini bilmek bile büyük bir hadise. Gelinen noktanın sürdürülebilir olmasında da devletimize önemli görevler düşüyor.
 

Yetkililer her şeyden önce tabii caizse “Allah vergisi zekalara” sahip çıkarak, projelere destek olmalılar. Böylelikle yurt dışına gitmek tek kurtuluş çaresi olmaktan çıkacaktır.

 Ayrıca teknoloji yüzyılı olarak adlandırılan bu dönemde, zamana ve çevreye entegre olarak  dünyayla yarışabilecek düzeye gelmeliyiz. Böylelikle küresel ve bölgesel bir aktör haline gelebiliriz.
Şayet bunları başaramadığımız takdirde, bugün birçok ülkenin küçümseyerek burun kıvırdığı, hakir gördüğü en önemlisi iç problemlerine müdahale etmekten geri durmadığı 3. Dünya Ülkelerinden biri olmaktan öteye gidemeyiz.
Özgürce yaşamak ve güçlü olmak için gençlerimize hele ki eğitimli gençlerimize sahip çıkmalıyız. Bu kapsamda da bizlere geleceğin “inşa”nı sunan mühendislerimizin  ayrı bir yeri var.   Taşıdıkları sorumluk doğrultusunda bende oğluma ve genç mühendis adaylarına birkaç öneride bulunmak istiyorum.

1-Tarihin en eski mesleklerden olan ve en eski mühendislik dalı kabul edilen inşaat mühendisliği uygarlığın olmazsa olmazıdır. Ülkelerin kalkınmasında büyük bir öneme haiz olan İnşaat Mühendislerinin hızla gelişen teknolojileri yakalamak ve üretmek için eğitim sorunları çözülmelidir. Mevcut sıkıntılarınızın çözülmesinde de en büyük pay yine size düşmektedir.  Öğrenim hayatınızın daha kaliteli geçmesi için hocalarınızla iş birliği içinde olmalı ve üniversitenizin dünyanın sayılı eğitim kurumları arasında yer almasını sağlamalısınız.

2-Yurt dışı eğitimlerinizi mesleğinizde ilerlemenin aracı olarak kullanınız ve hangi şartta olursa olsun, maddi kaybınız olsa dahi önceliğiniz “ÜLKEMİZ” olsun.

3-Bir işte başarılı olabilmenin en önemli parametrelerinden biri de o iş için gereken çalışmayı gerektiği kadar yerine getirmektir. Bunu başarmak içinde  mesleğinizi ve genel olarak çalışmayı, bir hedef için uğraş vermeyi sevin. Unutmayınız ki, asıl yarışınız sınıf, bölüm hatta ülkemizdeki kişilerle değildir. Yarışınız Japonya’daki, Almanya’daki, Amerika’daki meslektaşlarınızladır. Onlardan çok daha fazla gayret göstermelisiniz. Bu ülkemizin ve ailelerinizin size verdiği emeklerinin karşılığı niteliğindedir.

4-Günden güne değişen ve gelişen teknik bir alanla uğraştığınızdan kendinizi sürekli yenilemeli ve bilgiye açık olmalısınız. Yurt içindeki ve dışarıdaki bütün yayınları imkanlarınız ölçüsünde  yakından takip etmelisiniz. Şayet bunu bir görev değil de yaşam tarzı ve bir nevi hobi olarak görürseniz çalışmak eziyet olmaktın çıkıp  mutluluk ve heyecan verici olur.

5-Okul yıllarında ve sonrasında dünya nereye doğru gidiyor, yeni kavramlar neler ve uluslar arası alanda ne tür mühendis profilleri var araştırmalısınız. Bilkent Üniversitesi Makine Bölüm Başkanı Hocanın sunum sırasında “Biz geleceğin Makine Mühendisliğini, Nanoteknoloji ile kuruyoruz”  demesi aktardıklarıma örnek bir durumdur. Ülkemizin hızlı kalkınması için öğrencilere kendi başına iş yapabilme, kendi işini kurabilme özelliklerinin verilmesi gerekir. Mühendislikte etik kavramının da öğrencilere kazandırılması önemlidir.

6-Üniversite yıllarınızın hep çalışmakla geçmesi elbette ki mümkün değil, toplumun, ülkenin, siyasetin dışında kalmamalı, aileniz ve  çevrenizden kendinizi soyutlamamalısınız. Mesleğinizin anahtarı olan yaratıcılığı ve farklı düşünme yetisini sosyal yaşamda da kullanarak gelişen olaylara “MÜHENDİSCE” yaklaşmalı çapulculuktan uzak durmalısınız.

7-Ülkenizi ve  insanınızı her şeyin önünde ve üstünde tutun ve onlar için ettiğiniz hizmetlerin  her iki dünya saadeti için gerekli olduğunu unutmayın. Ahlak dışı hiçbir icadın ve oluşumun içinde olmayın. Elbette ki maddiyat önemli ama bunu birinci sıraya koymayınız.

8-Mesleki deneyimlerin derlenmesi, aktarılması ve paylaşılması, yeni gelişmelerin izlenmesi, mühendislik mesleği açısından çok önemlidir. Bu amaçla, meslek içi eğitimlerin çoğalmasına aracı olun ve  üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesini sağlayın.

Bu öğütlere kulak verdiğiniz ve uyguladığınız takdirde, başarılı bir mühendis ve onurlu  bir insan olarak  mutlu bir yaşam süreceğinize kuşkunuz olmasın.
Çok çalışmanın disiplinle harmanlandığı ve insani değerlerin asla örselenmediği güzel bir ülke duasıyla…

Hayırlı işlerinizde başarılar diliyorum.