OLANLARA BAKIŞ

Hasan Mutluoğlu

17 Aralık’tan beri ülkede olup bitenleri ibret ve hayratla izliyoruz. Her kesim, birbirine,  karşıda durana soruyor. Neler oluyor? Nedir bu olanlar?

Türkiye’de yaşayan her kesimi, her ferdi ilgilendiren, sonucu merakla beklenen gelişmeler,  gerçekten çok ilginç.

Bizi ilgilendiren olayları dar bir çerçevede düşünmek, değerlendirmek çok basit olur. Bizimle her türlü alış/verişi, ilgisi olan, hatta hesapları olan dünya ülkelerini de ilgilendiriyor.

Bu olayları değerlendirirken çeşitli yönlerden bakmak gerekir. Coğrafi konum, siyasi ve ekonomik yönlerden bakmak, değerlendirmek lâzım.

Türkiye coğrafi konumu itibarı ile, çok önemli bir konumda olduğunu biliyoruz. Bilmemiz de gerekir.

Coğrafi konumu özelliği itibarı ile, ülkeye sahip olabilmenin büyük bedeli var. Tarihin derinliklerinde, bu bedeller yazılı. Meraklıları bunu öğrenebilir.

Yaşadığımız bu coğrafya üzerinde nice devletler, imparatorluklar geçti. 600 küsür sene hüküm süren Osmanlı Devleti, (Emperyal değil)en uzun süren devrinin sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu önemli coğrafyada varlığını sürdürüyor.

Avrasya üçgeninde önemli bir coğrafya. Günümüz modern emperyal güçlerin hâkimiyet kavgalarını verdikleri “Küçük Asya” –Anadolu- vatanımız Türkiye.

Dünya ekonomik faaliyetlerini elinde bulunduran, hakça paylaşımdan yana olmayan, sömürü düzenini deşifre edilmesine tahammül edemeyen güçler, ekonomik yönde güçlenen bir Türkiye’ye asla tahammül edemezler.

Son yıllarda, İslam dünyasının, Afrika’da; ezilmiş, kakılmış, yaşam şartları zorlaştırılmış, zenginlikleri sömürülen, özgür demokrasi düzeninin yerleşmesi engellenen ülkelerin, Model olarak Türkiye’yi alma istekleri, hâkim güçlerin dikkatinden kaçmıyor.

Ortadoğu bölgesel zenginliklerin, coğrafyada yaşayanlar tarafından sahiplenilmesi, diğer ülkelerle ticari paylaşımın Türkiye üzerinden yapılmasının istenmesi, dünya ekonomi devlerini rahatsız ediyor.

Ekonomik zenginliğe kavuşan ülke, siyasi bağımsızlığı da beraberinde kolayca yakalayacaktır. Siyasi hâkimiyeti elinde bulunduran aynı güç merkezleri bu duruma seyirci kalabilirler mi?

Türkiye’nin son günlerde komşu ülkelerle yaptığı önemli ekonomik ve ticaret anlaşmaları, bilhassa ABD ve dolayısı ile İsrail’i rahatsız etti. Bu arada İran asla göz ardı edilmemesi gereken bir ülke.

Ülkemizin dışarıdan gördüğü baskılar ve tazyikler, içimizdeki düşüncesiz hareketlenmeler, bütünlüğümüze zarar veriyor. Büyük olmayı, büyük düşünmeyi engelliyor.

Başımızı iki elimizin arasına alarak düşünmeye başlamanın zamanı çoktan geldi. “Hepimiz aynı gemide yaşıyoruz”. Çözümü beraberce bulmalıyız. Buluşacağımız çok önemli ortak noktaların olduğuna inanıyoruz.

Siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları, cemaatler, itidali bırakmadan, karşı karşıya gelmeden, olayları iyi değerlendirerek tavırlarını ülke yararına doğru almalı.

Devlet; otoritesini, gücünü milletin dışında hiçbir gücün lehinde kullanamaz. Hakkı tutar kaldırır.        

“ Bir kötülük gördüğünüzde, onu elinizle düzeltin; eğer buna gücünüz yetmezse, dilinizle düzeltin; eğer buna da gücünüz yetmezse kalbinizden buğzedin; buğzetmek imanın en zayıf fiilidir.”Hadis