Osmanlı zamanında Konya’da işlenen suçlar

Salih Köprülü

Bir şehri tanımak için tarihini iyi bilmek gerekir.

Konya derin bir tarihe sahip olsa da birçok bilgisi tarih dehlizinde yok oluş.

Şehirde, “şu tarihte şu olmuş” genel bilgisinden ziyade, eski yıllarda şehrin sosyolojik yapısını incelemek daha önemli.

O yıllarda şehirde nasıl bir nüfus var? Ve bu nüfus nasıl bir yaşam sürüyor?

Konya’nın tarihi sosyolojik yapısı ile ilgili vatandaşlarımız çok az bilgiye sahip.

Bu konuyla ilgili de kısmi araştırmalar yapılmış.

Ordu Üniversitesi’nden bir yüksek lisans öğrencisinin hazırladığı tez, 1702-1703 yılları arasında şehrin sosyolojik yapısı ile ilgili önemli bilgiler veriyor.

Osmanlı döneminde, “40 numaralı Konya Şer'iyye Sicile göre Konya'da sosyal hayat” adlı tez çalışması ile 40 numaralı mahkeme kayıtları incelenmiş.

Tez çalışmasına göre, 40 numaralı defterde mahkemeye intikal eden sosyal hayata dair 128 adet belge bulunuyor.

Bunların haricinde ekonomik ve idari yapıyla ilgili de 539 adet belge mevcut.

Boşanma davalarının yanı sıra, toplumda meydana gelen ölüm, yaralanma, küfür, hakaret, darp, hırsızlık, zina, taciz, tecavüz, içki içme gibi doğrudan toplumdaki huzuru bozacak suçları ihtiva eden belgelere de sicilde rastlanılmış.

Araştırmaya göre sicil kaydında azdan çoğa doğru, “170 adet mülk satışı, 169 adet tereke, 49 tane ferman, 31 tane ticaret ve borçla ilgili belge, 21 adet berat, 17 adet vakıf alakalı belge, 16 adet vergi problemlerine dair belge, 11 adet komşu köy ve ev arasındaki sınır anlaşmazlıklarına dair belge, 10 adet nafaka talebi, 10 adet merkezden gönderilen mektup, 9 tane köle, 7 adet vasi tayini, 5 adet Arapça kayıt, 5 adet tımarla ilgili kayıt, 4 tane vekâlet, 2 tane eşkıyalık, 2 adet hibe, 1 adette zaviye” kaydı bulunmakta. Bu kayıtlar harici sosyal hayata dair 128 adet belgenin de incelemesi yapılmış.

Sosyal hayata dair işlenen suçlar ile ilgili araştırma çalışmasından bazı konuları buradan aktarıyorum.

Bu olaylar, sosyolojik yapının irdelenmesinde önemli ipuçları veriyor.  

Olay 1: Konya’ya bağlı Çumra köyünde Mehmed bin Sinan ve zevcesi Şerife Halime ibnete Es-Seyyid Ahmed adlı kadın aynı köyden olan Beykar Mehmed’den davacı olmuştur. Halime mahkemeye gelerek şu beyanda bulunmuştur, Beykar Mehmed önceden beni darp etti. O darptan dolayı bende sakatlık meydana geldi. Bu husustan dolayı Beykar Mehmed den şikâyetçiyim ondan gayrı köy ahalisinden kimseden hatta kocam Mehmed’de dâhil davam ve nizam yoktur demiştir.

Olay 2: Konya’ya tabi Said İli Nahiyesi Ladik köyünde meydana gelmiştir. Hasan bin Bekir’in aynı köy sakinlerinden olan nişanlısı Fatma ve abisi İsmail’e karşı açtığı davadır. Hasan, nişanlısının abisi İsmail den şikâyetçidir. Hasan mahkeme de Fatma ile nikâh kıymak istememe rağmen abisi İsmail mani olmaktadır ve annesi Cennet bint-i Bayram ile birlikte de nişanı bozmak istediğimde ise verdiğim hediyeleri geri vermemektedirler diye davacı olmuştur. Ancak mahkemede “bu hususa müteallik bir vechile mezkurdan İsmail ve Fatma ve Cennet dava ve nizam ve hak ve âlakam kalmadı” diyerek de vazgeçtiğini bildirerek Fatma ile alakasının kalmadığını bildirmiştir. Dava kaydında belirtilmemesine karşın Hasan’ın önce davacı olup sonra hak ve alacağım kalmadı diyerek anlaştıklarını belirtmiştir. Muhtemeldir ki mahkeme sürecinde verdiğini iddia ettiği hediyeleri almıştır.

Olay 3: Konya’da Şeyh Osman Rumî Mahallesi sakinlerinden olan Gülsüm bint-i Süleyman kendisine vekil olarak Mehmed bin Osman’ı tayin ederek İbrahim bin Mehmed’den davacı olmuştur. Gülsüm’ün vekili Mehmed mahkemede: önceden İbrahim ile Gülsüm nişanlı olduklarında İbrahim ona hediye olarak tava göndermişti. Gülsüm de ona peşkir gönderdi ancak bu güne kadar İbrahim ona nikâh kıymadı ve Gülsüm başkasıyla evlenmek istediğinde ona mani olmaktadır şeklinde beyanda bulunmuş ve şikâyetçi olmuştur. Bu durumu mahkeme İbrahim’e sorduğunda cevabında Gülsüm evlenmek istemedi hatta bana tavayı gönderip dilediği ile evlensin diyerek verdiği peşkiri de inkâr etti. Bunun üzerine mahkeme Gülsüm’e bu husus için yemin teklif etmiş onun da yemin etmesi üzerine mahkeme İbrahim’in davadan men edilmesine Gülsüm’ün ise dilediği ile evlenmesine karar vermiştir.

Olay 4: Konya’ya tabi Sudirhemi Nahiyesi’ne bağlı Hatıb köyü ahalisinden olan Mehmed bin Süleyman mahkemeye gelerek aynı köy ahalisinden olan Ahmed bin İsa adlı kişinin eşi olan Fatma bint-i Halil Beşe’yi evinde ölü bulduklarını belirterek keşif edilmesini istemiştir. Bunun üzerine mütesellim olan Hasan Ağa tarafından keşif için tayin olunan Ahmed Ağa ve keşif ekibi Hatıb köyüne giderek Ahmed’in evine varmışlardır. Evde eşi Fatma’yı ölü bulup yapılan muayene de yüzünün iki tarafında yara olup boğazında sıkılma belirtisi olduğunu şahitlik ederek heyet raporlarını tutmuşlardır. Çukadar Ali Beşe ibn-i Mustafa ile rapor mahkemeye gönderilerek kaydedilmiştir.