"ÖZGÜR-1"

Doç. Dr. Ömer Akdağ

"Özgür medya" palavrasıyla bir "Özgür" televizyon kanalında konuşturulan CHP milletvekili Atilla Sertel "Padişahın aleyhinde bir haber olunca vurun kellesine denirdi" demiş.....

"Bazıları" bazı şeyleri hala öğrenememiş.

Padişahlık dönemiyle istiklal mahkemeleri dönemini bir "kısım" çevreler birbirine hala karıştırıyorlar....

Sultan Abdulhamid dönemindeki basına bir baksınlar.....

BİR DE CHP'Lİ TEK PARTİLİ DÖNEMİN BASININA BAKSINLAR...

1940'lı yıllarda bir derginin kapağında "kulak" resmi var diye dergi aylarca kapatılmıştır.....

Neymiş efendim; "kulak" resmi İsmet Paşa'ya bir gönderme olabilirmiş (!)....

"Gerekli görülmüştür" kaydıyla nice gazeteler İsmet Paşamızın devrinde kapısına kilit vurulmuştur.

Milli Şef dönemindeki basın böyleydi. Ebedi şef döneminde basın "sapına" kadar hürdü zaten (!)...

"Haddine mi" yönetim aleyhine bir satır yazmak.....

GÖRDÜNÜZ MÜ "ÖZGÜR" BASINI.....

"Özgür" basınmış (!).....

Şehit Savcımızın başına silah dayamış olan teröristin resmini "reklam" ederek kamu oyu paylaşanlar "özgür" basın öyle mi?

TÜRK MİLLETİ KİMİN "ÖZGÜR" OLDUĞUNU TAKDİR EDİYOR.....

 

“ÖZGÜR-2"

13 yaşında PKK'nın bombasıyla hayatını kaybeden Fırat için CNN Türk "bomba erken patlamış" şeklinde "haber" yapmış....

İşte "özgür" medya budur.

PKK'nın hazırladığı bombanın ne "zaman" patlayacağını bilen medayaya ben "özgür" medya derim (!)...

"Bugün" mü patlayacak?

Yoksa "Birgün" mü bilir (!) "özgür" medya......

Fırat ile Nil arasındaki toprakların hangi "zaman'da" arz-ı mev'ud olacağını bilen medya "özgür" medyadır.........

PAZAR

Misyonerlere göre Osmanlı ülkesindeki Hristiyanlar “baskı” altındaydı. Mesela şöyle düşünüyorlar bunlar; Osmanlılar alış-veriş yerlerine ve günlerine  “Pazar” adını vermiştir. 

Niye böyle yapmış Osmanlılar diye soruyoruz Misyonerlere;

Cevap şöyle; Çünkü Osmanlılar Hristiyanların Pazar ayinlerine “engel” olmak istiyorlar da ondan…Alış-veriş yapsın, meşgul olsun ve ayin yapmasın falan filan.....

Demek ki, misyonerler “Pazar” gününün mesai günü olmasından son derece rahatsızlar. Öyle ya, Hristiyanların “ayin” günü Pazardır.

 Alış-verişi çıkılırsa “ayin” nasıl yapılacak?

Biliyorsunuz Osmanlı sisteminde Cuma saatinde (Cuma günü tamamen değil) ibadet yapılırdı. Cuma günü de kısmen istirahat günü olarak kabul edildiği yıllar  olmuştu. Osmanlının son dönemlerinde Cuma gününün “tatil” olarak benimsendiği kısa bir periyot var. 

Cumhuriyet ilan edildikten sonraki günlerde durum Cuma gününün tatil edildiği bir  devreye rastlar.

Ancak Cumhuriyetin ilk devrelerinde bir kısım yöneticiler pazar gününü tatil günü yapmaya karar verdiler.

Topyekun batılılaşıyoruz ya....

Yukarıda  ifade ifade edildiği gibi;  misyonerler de Pazar gününün mesai günün olmasından rahatsız değiller miydi?

Nihayet 1935’de Pazar günü “tatil” günü oldu. Bu tarihe kadar pazar günü  mesai günüydü.

Demek ki, misyoner (büyük akıl) etkililermiş....

1930'larda durum böyleydi daha sonra durum değişti mi?

Sanmıyorum.

Misyonerler kılık değiştirdi. Belki en tehlikelisini yaptılar; "Müslüman" görünümüne büründüler. 

1990’lardan itibaren de “Müslüman Hristiyanlar” peydah oldu.  Müslümanları Hristiyanlarla aynı çuvala koyan “hizmetliler” ortaya çıktı.

Papanın önünde takla atan emekli vaizler kapladı ortalığı….

Şairin dediği gibi;

“Bize bir nazar oldu,  Cumamız Pazar oldu,

Ne olduysa bize hep azar azar oldu”.