Papa'nın Irak'ta Ne İşi Var?

Mehmet Toker

Irak işgalinin 20. yılında Katoliklerin Ruhani-Siyasi lideri geçtiğimiz hafta, Irak'a resmi görünümlü, gayri resmi bir ziyarette bulundu.  Türkiye'ye geldiğinde Türkiye'deki anti-diyanet topluluğa mesaj vermek istercesine zırhsız, mütevazi, hatta basit denilebilecek bir makam aracı kullanan Papa, Irak'ta Vatikan'dan getirilen lüks zırhlı araçlarla ziyaretlerini gerçekleştirdi. Papa'nın  Türkiye ziyaretinde kullandığı araçla araç üzerinden Diyanet İşleri Başkanına içlerindeki kin ve ifrazatı kusanlar Papa'nın Irak ziyaretinde zırhlı  lüks arabalar  ve 4-5 katlı güvenlik önlemleri içerisinde, binlerce kişilik bir koruma çemberi içerisinde  olmasını görmezden geldiler. Algı yönetimi demek ki böyle bir şey...

Papa'nın: "Irak'a Hacc için geldim!" demecinin, modern dünyada Z kuşağı çocuklarını bile kandırmaya yetmeyecek türden bir açıklama olduğunu kendisi zaten biliyordur da bizim gibi saf  Müslümanların da bilmesi gerekir. Her şeyden önce Hristiyanlığın Irak'ta herhangi bir Hac merkezi yok. Hristiyanlar için üç önemli Hac merkezi var. Bunlar: Kudüs, Roma, (Retrus ve Pavlus'un mezarları burada olduğundan dolayı) ve İspanya'daki Santiago de Compostela'dır. (İspanya’da Santiago de Compostela’da havârilerden Büyük Ya‘kūb’a atfedilen mezar bulunması, ayrıca bu havârinin, ölümünden (veya şehid edilmesinden) on beş asır sonra İberya yarımadasının yeniden fethi sırasında Katolikler’in yanında yer alarak Müslümanlara karşı savaştığına inanılmasından dolayıdır. Bu sebeple kendisine “Müslüman cellâdı” (muslim slayer) denilmiştir. Adamların Hac ibadeti bile İslam veMüslüman düşmanlığı üzerine kuruludur..!? Bunun dışında Hz. Meryem'e atfedilen ikinci tür Hac merkezleri var. Bunlarda Türkiye ve yine Avrupa'daki 5 farklı ülkede bulunuyor. Bunun dışında Amerika kıtası'nın keşfinden sonra bu kıtada kutsal sayılan bir takım mekanlarda  var. Bununla beraber Antalya, Antakya, Demre, Efes gibi Türkiye'deki bazı mekanlarda Katolik Hrıstiyanlarca Hac merkezi olarak kabul ediliyor. Ancak Irak'ta Hristiyanlarca kutsal kabul edilen bir Hac merkezi olduğunu yeni duymuş olduk.  Dolayısıyla bu ziyaretin teması Kutsal Hac olmadığına göre "Kutsal Haç" olabilir.

Papanın Hac ziyareti/ibadeti için gelmediği net bir şekilde ortaya çıktığına göre o zaman buradaki amaç nedir? Papa Irak'ta 90 yaşındaki Şii lider Sistani ile baş başa bir görüşme gerçekleştiriyor. 1999 yılında dönemin papasının da  Sistani'yi ziyaret etmek isteğine Saddam Hüseyin izin vermemişti. Zira o tarihte Sistani, Necef'te ki evinde göz hapsinde tutuluyordu. Değil papayı bir şapel papazını bile kabul edecek durumda değildi. Irakta, İran kökenli Şii Lider Sistani'nin muhatap kabul edilmesi ve Papa tarafından ziyaret edilmesi,  Irak'ta kökleri eskiye dayanan yeni bir gelişmenin işaret fişeği olarak kabul edilebilir. Papa'nın bu ziyaretinde bir dönem Fetö'nün ana felsefesi olan, "dinler arası diyalog, barış ve hoşgörü" kavramlarını vurgulayarak gündeme getirmesi ve 2 yıl önceki Birleşik Arap Emirlikleri ziyaretinde dile getirdiği "Ortak Babamız İbrahim" ifadesini Irak ziyaretinde tekrar vurgulaması alelade bir ifade değildir. Ki, bunu Fetö'cüler: "İbrahimî Dinlerin Diyaloğu" şeklinde yıllardır bir slogan ve ilânihâye felsefi hedef olarak kullanıyorlardı. Papa'nın iki yıl önceki Birleşik Arap Emirlikleri'nde ki  "Ortak Babamız İbrahim" vurgusu, hemen akabinde Trump tarafından bir proje olarak "İbrahim Anlaşması" ismiyle uygulamaya konulmuştu.   "İbrahim Anlaşması" adıyla siyasallaşan "Ortak Babamız İbrahim" fikri, İsrail ile normalleşme süreci adı altında Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Sudan, Fas gibi Müslüman ülkelerin İsrail'i tanımasıyla neticelenen ve İsrail'in işgalini ve katliamlarını meşrulaştıran uluslararası siyasal bir zemine evrilmişti. Papa'nın Irak'ta, Sistani ile görüşmesinde tekrar "İbrahim'i Dinler" ya da "İbrahim Anlaşmasına" vurgu yapması ve Şii etkisi altındaki ülkelerinde İsrail ile normalleşme sürecini başlatıp başlatyamayacağını önümüzdeki günler gösterecek. Bununla beraber, -Papa'nın Irak ziyareti ile eş zamanlı olarak- Irak'ın kuzeyindeki Haşdi Şâbi teröristlerinin PKK ile yakınlaşıp, Türkiye'ye tehditlerde bulunması bu tezimizi güçlendirmektedir. Papa her ne kadar Katoliklerin Ruhani-Siyasi lideri gibi lanse edilse veya öyle kabul edilse bile Siyonist tezlerine hizmet eden bir karaktere dönüştürülmüştür.  

Papa'nın, Sistanı ile görüştü saatlerde, Suriye'deki Şii lider Qays Gazali'nin: "Türkiye, Şengal, Telafer, Musul ve Kerkük'ü geri almayı planlıyor. Daha önceki Osmanlı Topraklarını kendi topraklarına katmak istiyor. Gerekirse Türkiye'ye karşı silah kullanmaya hazırım." şeklindeki ifadeleri puzzle'ın parçalarını bir araya getirdiğimiz zaman, Türkiye'nin güney sınırlarında, NATO'nun şemsiyesi altında, Şii PKK işbirliği ile Türkiye'ye karşı yeni bir cephe açılacağı anlamına geldiğini söyleyebiliriz ki; son dönemde özellikle Gara operasyonundan sonra Amerika'nın Kuzey Irak ve Kuzey Doğu Suriye'ye ciddi anlamda ağır silahlar naklettiğini de sağır sultan'ın bile duyduğunu söyleyebiliriz.  Puzzle'ın bütün bu parçalarını birleştirdiğimizde, Irak ve Suriye'nin bölünüp parçalanıp dağılması sürecinin hızlandırılmaya çalışıldığını, bunu engellemeye çalışılan Türkiye'ye karşı da yeni farklı bir yapılanmaya doğru gidildiğini artık görmemiz gerektiğini ifade edebiliriz. Tabiki bunlar Büyük İsrail Devletinin kuruluşuna giden yoldaki hafriyat, tesviye ve aplikasyon çalışmalarıdır.

Gelelim asıl meseleye. Yüzyıllardan bu tarafa Yahudi ve Hristiyanlarla perde arkasında  işbirliği içerisinde çalışarak, Sünni İslam coğrafyasını yıpratan, arkadan vuran, kaos  ve kargaşa çıkararak İslam'ın fütühat-ı önünde hep takoz olan Şii- Parsî cephe, Sistani nezdinde papayı kabul ederek yine kendisine yakışanı yaptı. Peki Türkiye Ortadoğu'da kolay lokma, piyon olmadığını ifade etmek için, kendi güvenliğini ve sınırlarını korumak için, Irak'ta, Suriye'de, Doğu Akdeniz'de, Kıbrıs'ta, Libyada adımlar atarken: "Suriye'de ne işimiz var? Doğu Akdeniz'de ne işimiz var? Libya'da ne işimiz var? diyenlerin; bir defa bile Türkiye yanlısı bir tavır takınarak, "Papa'nın Irak'ta ne işi var?" dediğine şahit olabilecek miyiz? Şahit olamayacağız. Çünkü, Türkiye'nin adımlarından rahatsızlık duyup, "Türkiye'nin buralarda ne işi var?" diyenler, Papa'yı da kontrol eden lobilerin gönüllü uşaklığını ve sözcülüğünü yapan, içimizdeki beyaz taşlardır. Siyonist küreselci akıl, kendi planını ve projesini uygulama ve neticeye ulaştırma adına gemi azıya almış durumda. Ancak şu gerçeğide ıskalamayalım. İnsanı köpekler ısırır, köpeklerin sahibi değil. Fakat içinde bulunduğumuz jeopolitik, jeostratejik ve teostratejik durum hem köpeklere hem de sahiplerine dikkat etmemizi zorunlu kılıyor. "Sistani, Papa'nın (a)sistanı mı?" sorusunun cevabını gelecek günlerde göreceğiz. İnşallah meramını anlatabilmişimdir...