PEDAGOJİK FORMASYON MEVZUU!

Şenol Metin

Öğretmen yetiştirme; eğitim sistemimizin kadim sorunu…

Maalesef bu sefer sorunu derinleştirme görevini, Eğitim Fakülteleri Dekanlar Konseyi üstlendi.

2016 yılında katıldığımız bir televizyon programında demiştik ki;

Şahsiyet inşa edecek adanmış öğretmeni pedagojik formasyon gibi eğitimsel ve öğretimsel karşılığı olmayan yöntemlerle yetiştiremezsiniz.’

Çağrımız amme vicdanında makes bulmuştu. Çözüm arayışları devam ederken Ağustos ayı içinde Eğitim Fakülteleri Dekanlar Konseyi Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Mustafa Safran’ı ziyaret ederek buldukları çözümü kamuoyu ile paylaştılar. Bulunan çözüm ‘Öğretmenlik Meslek Bilgisi Tezsiz Yüksek Lisans Programı’

Ancak Eğitim Fakültesinde öğrenim gören öğrencilerin tepkisi, ardından Milli Eğitim Bakanı ve Bakan Yardımcılarının değişmesi ile ‘Öğretmenlik Meslek Bilgisi Tezsiz Yüksek Lisans Programı’ projesi çöktü.

Ama Eğitim Fakülteleri durmadı. Bakanlığa tazyike başladılar. Sonunda Bakanlık geri adım attı. ama geri adım attığını göstermemek için bir makyaj ile Tezsiz Yüksek Lisansı Pedagojik Formasyona çevirdi. Yani ‘0’ noktasına döndük. Gerçi hep ‘0’ noktasında idik ama neyse…

Şunu ifade etmek lazım;

Tezsiz Yüksek Lisans veya Pedagojik Formasyon ile öğretmen yetiştirilir. Ama Bizdeki gibi değil. Bizdeki uygulama, Pedagojik Formasyon veya Tezsiz Yüksek Lisans, Eğitim Fakültesine alternatif bir öğretmen yetiştirme kanalıdır. Pedagojik Formasyon veya Tezsiz Yüksek Lisans, çok spesifik alanlarda öğretmen yetiştirmede kullanılabilir. Bir hukukçuya, Adalet Meslek Lisesinde Adalet Meslek Dersleri Öğretmenliği yeterliliklerini kazandırmak için pedagojik formasyonu veya tezsiz yüksek lisansı kullanabilirsiniz. Veya makine mühendisine meslek lisesinde meslek dersleri öğretmeni olarak istihdam için kullanabilirsiniz. Bizdeki model ise…

Tüm branşlarda Eğitim Fakültelerine alternatif kanal haline gelmiştir. Ne yazık ki bu alternatif kanala hayat verenler Eğitim Fakültelerinde nitelikli öğretmen yetiştirmek için yönetici olarak görevlendirilen Eğitim Fakülteleri Dekanlarının Konseyidir.

Konuyu hafta sonunda Eğitim Fakülteleri Dekanlar Konseyinin Başkanı aynı zamanda Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş ile sosyal medya üzerinden detaylı olarak tartıştık. Çoğu zaman bir öğretim üyesine yakışmayan düzeyde olsa görüşmede aşağıdaki sorulara cevap aradık;

İlk olarak ‘Pedagojik Formasyon veya Tezsiz Yüksek Lisans ile öğretmen yetiştirilebilir.’ demek ‘4 yıllık Eğitim Fakültesi Programını Biz bu Tezsiz Yüksek Lisans veya Pedagojik Formasyon ile 28 hafta süren akademik takvimde haftalık 12 saatlik ders ile (teorik) kazandırabilirim, demektir.’ dedik. Konsey Başkanımızca Bologna’nın AKTS çerçevesini bilmemekle suçlandık, cahillikle itham edildik. Olsun.

Beklediğim cevabı alsa idim, soracaktım;

O zaman sorulması gereken ‘Eğitim Fakültesine ne gerek var?’ sorusudur ki asla kabul edemeyeceğim birşeydir bu.

İkinci olarak Eğitim Fakültesi öğrencilerine haksız rekabet üreten böylesi projeler (Pedagojik Formasyon ve Tezsiz Yüksek Lisans) için Eğitim Fakültesi yöneticilerini bu kadar gayrete sürükleyen motivasyon kaynağı nedir?

Öğretim üyeleri dışında üniversite yöneticilerinin de gayretinin arkasındaki motivasyon nedir?

Cevabını verelim;

Bu gayretin arkasında akademik bir saik yoktur, öğretimsel bir saik yoktur. Saik, akçenin motivasyon gücüdür. Her bir öğrenciden 28 haftalık eğitim karşılığı 3000-5000 TL arasında bir ücret alınacaktır. Bu paranın % 30’u üniversiteye gelir kaydedilirken, kalanı öğretim üyeleri ile yöneticilere ödenecektir. Üniversiteye gelir kaydedilen % 30’luk kısma dair bir umut tüccarlığı olarak görmekle birlikte cümle kurmuyorum. Kalan kısım öğretim üyeleri ile yöneticilere ödeneceğini ifade etmiştim. Tabi azami sınır var. Normal ders ücretinin 6 katı civarında bir azami sınır.

Sanırım, Eğitim Fakülteleri Dekanlar Konseyinin gayretinin motivasyon kaynağı anlaşılmıştır.

Üniversitede çalışma barışını bozan, öğretim üyelerinin bilimsel üretkenliklerini baltalayan, gençlerimizin umutlarını pazarlayan böylesi absurd uygulamalara artık bir ‘DUR’ demek lazım.

Peki çözüm;

Bu yıl için;

Kazanılmış hak ve mağduriyet oluşturmamak için 4. sınıf ve mezun öğrencilere, Pedagojik Formasyon veya Tezsiz Yüksek Lisans ile öğretmen mesleki yeterlilikleri kazandırılmaya çalışılmalıdır. Ancak bu kategoride olup da öğretmen olarak atandıkları takdirde çok nitelikli bir hizmetiçi eğitim ile eğitim eksiklikleri giderilmelidir.

Bu yıla mahsus bu madde kapsamındaki eğitim ücretleri ise 3000-5000 gibi afaki rakamlar değil, Eğitim Fakültesindeki 2. Öğretim program ücretleri (1000-1500TL) fazlası ile yeterlidir. Kontenjanlarda 2021 yılındaki ilgili branştaki öğretmen atama kontenjanının belli bir yüzdesi kadar (%20 makul gibi) belirlenmelidir.

1.,2., ve 3. Sınıf öğrencileri içinde Pedagojik Formasyon Dersleri (8 ders) öğretmenlik uygulaması (staj) her döneme 1-2 seçmeli ders ile öğretmen mesleki yeterlilikleri kazandırılmaya çalışılmalıdır ve bu yükseköğretimin bir parçası olarak düşünülmeli, eğitim hizmeti ücretsiz olarak sunulmalıdır.

Bilim insanı yetiştirmek için kurulmuş ancak Eğitim Fakültelerine alternatif hale gelen Fen ve Edebiyat Fakültelerinde Pedagojik Formasyon dersi alabilmek için başarı koşulu getirilmelidir. İlk % 20’lik dilimde olmak gibi…

Eğitim Fakülteleri Dekanlar Konseyinin söylemesi gereken sözü, söyleyerek yazımı sonlandırayım;

Öğretmen, Eğitim Fakültesinde yetiştirilir.