Peki, Bu Çocuklar Kimin?

Hamdi Bağcı

Türkiye zor bir dönemi daha geride bırakırken aklımızda hakikaten çok önemli sualler kalmış oldu. Birçok konuyu bu süreç bize gösterdi. Şerden hayır çıkarmak her halde bu olsa gerek ve işte bu şerrin hayrı da herhalde Türkiye’nin resmini net göstermesi oldu.

Önce şu üç konuyu unutmayalım da ondan sonra konumuza geçelim.

 

1- Esed ile birlikte, artık Allah’ın değil Şeytanın Askeri olduklarını hepimize gösteren bir grup militan İsrail’le başa çıkamayacağını anlamış olsa gerek ki Suriye’de Müslüman öldürüyorlar. Bir sefer bile İsrail’le atılamayan Suriye bombaları bu günlerde kardeşlerimizi Şehit ediyor ve Esed’in kirli katil ordusu İran ve Hizbullah ile birlikte bu günlerde ağır silahlarla Halep’e girmeye çalışıyor.

Hizbullah ve Esad yanlıları 3 gündür Halep'e saldırıyor. Scud füzelerinin de kullanıldığı saldırılarda ölenlerin sayısı şu anda bilinmiyor ve binlerle ifade ediliyor.

Diğer taraftan Kusayr'dan kaçmaya çalışan sivillerin şehrin giriş noktalarında bekleyen Esad yanlıları tarafından öldürüldüğü bilgileri geliyor.

Lütfen çok geç olmadan Halep’e, Suriye’deki kardeşlerimize yardım edelim. Sivil Toplum Kuruluşları böyle bir zamanda devreye girmeyecek de ne zaman etkin olacaklar, iş basit yiyecek giyecek yardımını artık aşmalıdır, ne yapılması gerekiyorsa o yapılmalıdır. Katil Esed’in katliamını durdurması için yürüyüş bile yapılabilir?

 

2- BM İnsan Hakları Myanmar Özel Raportörü Quintana, Rohingya Müslümanlarına sistemli şiddet uygulandığını söylüyor. Sizin anlayacağınız Myanmar’da katliam devam ediyor. Müslümanlar Myanmar’ı görmezlikten gelemez. Orada kardeşlerimizin kanı akıyor ve bu konuda da mutlaka yapılacak bir şey vardır. Çok geç olmadan bu konuda gündemimize birinci madde olarak girmelidir.

 

Evet, asıl konumuz Taksimde yaşanan terör olayları ve o terör olaylarına malzeme olan gençlerimiz…

Ey kelli felli Müslümanlar, her yıl birkaç defa umreye giden Müslümanlar, dünyanın dört bir yanına okul açtıkları ile övünen Müslümanlar o gençlerin bu şekilde heder edilmesi sizde hiçbir rahatsızlık oluşturmuyor mu?  

Tamam, bir kızımız, namahrem olan bir erkeğin kucağına oturduğunda polise taş atan teröristlere sahip çıkan CHP’yi ve onun genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu rahatsız etmeyebilir. Ama biz kendisi Medine’de iken Fırat’ta bir koyunun acı çekmesinden bile sorumlu tutan Asil Gelenekten, Kadim Huzur Medeniyetinden gelen Müslümanlar… Bizi heder olan o gençlik, Camiye ayakkabı ile giren, su gibi alkol tüketen, polise taş atan o gençlik nasıl rahatsız etmesin?

Nasıl bu gençliğin kaybolmuşluğundan kendimizi sorumlu tutmayalım…

Bu dünyada o gençleri polisle bastırabiliriz ama öbür dünyada bu gençlerin işledikleri her türlü günahtan dolayı Rabbimiz bize de hesap soracak…

Bu gün Müslümanların dernekleri vakıfları Afrika’nın ta hücra köşesindeki yetimlere ulaşmaktadır, iyi de olmaktadır ama bizim yetimlerimiz ne olacak?

Afrika’yı, Brezilya’yı, diğer birçok ülkeyi kazanırken kendi insanımızı mı kaybedeceğiz? Ey kelli felli okul kurucular, dünyanın dört bir yanına okul kurdunuz, insanlara Türkçe öğrettik diye övünüyorsunuz, peki polise taş atan, camide alkol alan gençlere karşı bir projeniz var mı?

Yoksa içine düştüğünüz kadrolaşma oyunu yüzünden şeytani planlarınızla olayların karşısında Başbakanımızı kötüleyerek, ekonomiyi kötü göstererek hükümeti kıskaca almaya çalışarak bu fecaati lehinize mi çevirmeye çalışıyorsunuz?    

Ağla Müslüman’ım haline ağla ve hala Müslüman ülkesinde garip bu dava…

Medyada varlık gösteremeyen Müslümanlar, sosyal medyayı yönetemeyen Müslümanlar, Eğitimi Ticari meta haline getiren Müslümanlar 5 yıldızlı ve alkol tüketilen, zina yapılan otellerin sahibi olan ve buralardan sağlanan gelirle başka ülkelere okullar açtığı ile övünen Müslümanlar…

Hepimize diyebileceğim tek bir cümle var, Ey iman edenler, yeninden iman ediniz…