Popüler Kültür, Popüler Müzik

Hakan Bahçeci

Serlevhada kullandığım tüm kavramların aslında başlı başına birer derin mevzu olduğunun farkındayım. Dilimizin geçirdiği serüveni ve din ile arasının soğuduğunu düşünürsek uğradığımız fesadın ne kadar ağır olduğunu görmek zor olmayacak.

Yok, hayır; dil konusunu yazacak değilim bugün. Müzikten bahsedeceğim, popüler müzikten ya da adı konulamadığı için popülist bir yaklaşımla “vur patlasın çal oynasın” nevinden bir müzikten.

“pop” kavramının tek başına bir anlamı yok, Fransızca kökenli bir sıfat. Daha çok bileşik olarak kullanılıyor. Son yüzyılın toplum bilimleri içinde kullanmaya başladığı bir kavram. Kültür kavramı ile seksenli yılların başında revaç bulmuş kullanılması.

 Popüler Kültür dediğimiz isim, genellikle “yüksek” diye adlandırılan yüksek kültür, klasik müzik, klasik roman, yüksek sanat gibi kültürel ürünleri anlayanların oluşturduğu bir yapıyı ayırt etmek için kullanılmakta. Herkesin erişebileceği, yaygın, eğlenceye dönük kullan at cinsinden bir içeriğe sahiptir.

Popüler kültürün asıl işi eğlencedir. Avrupa ve elbet ABD’de popüler kültür; spor, televizyon, sinema ve kayıtlı popüler müziğin hakimiyetindedir. Çabuk tüketilebilen, içeriği sorgulanmayan, gündelik bir oyalanma ve eğlence biçimi olarak günümüz dünyasının insanına sunulan bir yaşam biçimidir. Tüm bunlar, popüler kültürün kolay ve basit olmasını gerekli kıldığından çoğunluk da bu yaşam biçimine yönlendirilmiş olmaktadır.

Popüler kültürün en dikkat çeken ve en gözde ürünü müzik olsa gerek. Türk Dil Kurumu sözlüğünde; İngiliz ve Amerikalıların başlattıkları, hareketli, yerel motiflerden yararlanılarak yapılan, gençler arasında çok beğenilen bir müzik türü olarak tarif edilen bu müzik, bir ara TRT’nin de aynı adla programlarında yer bulmuştu. Lakin geçen sürede neredeyse çıkan tüm ürünlerin popüler müzik tarzında olması, ayrı bir isme de gerek bırakmadı.

Müzik, derin ve kaliteli bir söyleme yoludur. Söz ve müzik, beste ve güfte aynı duygunun içinde güçlü bir ifade etme yetisine sahip olur. Kimi zaman sayfalarca anlatılamayan bir duygu ya da düşünce bir nakarat ve tesirli bir besteyle ifade edilebilir.

Müziğin, sanatın dallarından biri olarak kabul görmesi kanaatimce popüler müzik vasıtasıyla olmamıştır. Pop müzik kolay, basit, eğlendirici olmalı ve çabuk tüketilmeli ki zaten yenisi piyasaya çıkmak için hazır kıta bekleyenlere yol açılsın.

 Günümüz müzikçilerine “sanatçı” denilmeli mi? Bu soruya verilecek cevabın atıl kalacağının farkındayım. Müzik listeleri yayınlanıyor her gün, liste başı olmak ve orada kalmak bir hafta sürüyor. Daha bir yıl geçmeden unutulan, değil sözleri müziği bile hatırlanmayan, çekilen üç beş kliple bu amansız rekabete tutunmaya çalışan ürünler, popüler müziğin kendi evlatlarını yemesinden başka bir şey değil.

 Pop müzik yapanlara “yıldız” yakıştırmasını yapan popüler kültürün fabrikatörleri, magazin programlarıyla, dizi oyunculuklarıyla yıldızlarını olabildiğince parlak tutmaya çalışıyorlar. Lakin iş popüler olsun diye yapıldığı için yıldızların dayanacak gücü kalmıyor.

Onca müzik kanalı, onca radyo, magazin yayınları derken, çıkan bir albümün çıkış parçası haricinde diğer müzik parçaları neredeyse hiç dinlenilmeden kaybolup gidiyor. Elinden tutan olmazsa, şarkıyı söyleyen de unutulmuş oluyor çoktan. Ne beklenirdi ki zaten eğlence değil mi amaç, “eğlen”di ve gitti.

 Popüler kültürün atmosferinde baskın bir ölçüsüzlük ve değer yitimi kendini hissettirmektedir. Bu ölçüsüzlük ve değer yitimi, müziğin de ifade gücünü, sözü kullanmada ki tesirini azaltmaktadır.