Rızık

Zekiye Soylu

Kıymetli kardeşlerim bu hafta sizlerle insan hayatının en önemli hususlarından olan rızık konusundan bahsedeceğiz.

Sözlükte “yiyecek vermek, rızıklandırmak” anlamındaki rezk kökünden türeyen rızk kelimesi “yiyecek, giyecek ve faydalanılacak her şey; yağmur; bağış; pay, nasip” gibi mânalara gelir (Lisânü’l-ʿArab, “rzḳ” md.).

İnsanların ve hayvanların ecelleri ve nefeslerinin sayısı belli olduğu gibi, her insanın bedeninin ve ruhunun rızkları da bellidir. Rızk hiç değişmez, azalıp çoğalmaz. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Kimse kendi rızkını yemeden, bitirmeden ölmez. Rızk, maaşa, mala, çalışmaya bağlı değildir. Ama yine rızk için çalışmak dinimizin emridir.

Peygamber efendimiz s.a.s bir hadisi şerifte bizlere şöyle buyurmaktadır.“Ey insanlar! Allah’tan (hakkıyla) sakının ve rızkınızı güzel yoldan arayın. Hiç kimse (Allah’ın kendisine takdir ettiği) rızkı geç de olsa elde etmeden ölmeyecektir. Öyleyse Allah’tan (hakkıyla) sakının ve rızkınızı güzel yoldan arayın. Helâl olanı alın, haram olanı bırakın!” (İbn Mâce, Ticâret, 2)

Allahü teâlâ rızka kefil; ama çalışmayı da emretmiştir. Çalışmak rızkın gelmesine sebeptir. Çalışmadan rızık beklemek Allahü teâlânın emrine aykırıdır.

Resulullahla Hz. Muaz arasında geçen şu konuşma önemlidir.

Resullah “Ya Muaz ellerin nasırlaşmış buyurdu.

Muaz cevap verdi:

Evet, Ya Resulullah kazma ve toprakla meşgul oluyor ve bu sayede çocuğumun nafakasını kazanıyorum dedi.

ResulullahMuaz’ı öptü ve şöyle buyurdu:

“Bu eli Cehennem yakmaz”

Yine bir gün bir genç, sabah erkenden işine gidiyordu. Sahabeden bazıları bunu uygun görmediler. Orada bulunan Resulullah şöyle buyurdu:

“Öyle söylemeyiniz! Eğer kimseye muhtaç olmamak ana babasını ve aile efradını muhtaç etmemek için işine gidiyorsa her adımı ibadettir. Eğer kazanacağı para ile öğünmek keyif sürmek niyetinde ise şeytanla beraberdir”

Resulullah şöyle buyurur:

Dünya sıkıntıları ahiret rahatlığına sebep olur. Rızık için endişe etmek doğru değildir”

Günümüzde insanlar mahrum kalma aç kalma endişesi ile yaşıyorlar. Burada kişinin üzerine düşen görev çaba göstermek ve Allaha tevekkül etmek olmalıdır. Zira rızkın sahibi Allahtır.

Bir insan, dağlar kadar mal ve yiyecek kazansa, onun ömrü boyunca bundan yiyeceği ve midesinin alacağı ve hazmedeceği miktar muayyendir. Kazandığı mal ve yiyeceklerin hepsini midesine doldurma gücü ve imkânı da yoktur. Bu sebeple bir mü’min kazandıklarından ihtiyaç fazlasını ihtiyaç sahiplerine vererek manevi rızık (ahirete azık) kazanmaya çalışması güzel bir davranıştır.

Rızıklarını elde etmede insanların çalışkanlıklarının rolü vardır.

Ancak bu çalışma sonunda verilenleri de Allah’ın bir ihsanı ve ikramı olarak bilmek gerekir. Bu iki ölçüye uymayan düşünce ve çalışma ise yanlıştır. Bu nedenle aç kalırım endişesi doğru değildir. Çalışmak bizden, muvaffakiyet Allah’tandır, anlayışıyla hareket etmeliyiz.

Elbette geleceğimizi de düşünmeliyiz. Ama bu endişe boyutunda ve Allahın rahmetine güvenmemek anlamında olmamalıdır. Dünyadaki geleceğimize verdiğimiz değerden daha fazlasını, ahireteki geleceğimize de ayırmamız gerekir.Rabbim bizlere hayırlı rızıklar nasib etsin...amin