Tahrir el-Şam (HTŞ) grubunun öncülüğündeki koalisyon, ailesi elli yıldır Suriye’yi yöneten diktatör Beşar Esad’ı devirdi. Şam’daki yeni yönetim yıllarca verdiği mücadele sonucunda , 13 yıllık bir iç savaşla harap olmuş bir ülkeyi devraldı. HTŞ’nin lideri Ahmed el-Şara, Suriye’nin yönetimini samimiyetle üstlendi ve halkından da çok olumlu tepkiler aldı. YPG-PKK ve destek veren ülkeler hariç. Suriye’nin iki komşusu olan İsrail ve Türkiye, bu iktidar değişikliğinden dolayı bölgede daha yakın ve hızlı karşı karşıya gelmeye başladılar.
İsrail de Suriye’de daha fazla nüfuz elde etmek istiyor. 1973 Yom Kippur Savaşı’nın ardından, ABD arabuluculuğunda Suriye ile bir ayrışma anlaşması imzalamış olmasına rağmen, Esad son on yıllarda İsrail’in başlıca düşmanı olan İran’la yakın bir ittifak kurdu. Esad’ın yönetimi altındaki Suriye, İran’dan Lübnan’daki Hizbullah’a roket ve diğer silahların akışı için kritik bir koridor işlevi gördü ve bu da İsrail ile olan gerilimi artırdı.
İsrail, Türkiye’nin Suriye’deki emellerinin Suriye-Türkiye sınırının ötesine geçip ülkenin iç kesimlerine uzanmasından giderek daha fazla endişe duyuyor. Bu İsrail için İran’dan daha endişe verici bir durum. Bağımsızlığını riske sokabilecek yegane gücün Türkiye olduğunu çok iyi biliyor. 2 Nisan’da İsrail, Ankara’nın Suriye’de hava savunma sistemleri kurmasını önlemek amacıyla, Tiyas Hava Üssü (T4) de dahil olmak üzere Suriye’deki birkaç askeri hedefleri bombaladı. İsrail, tüm komşularının hava sahasını son derece önemsiyor.
İsrail, Suriye’deki askeri konumunu güçlendirmeye çalışırken Ankara ile ilişkilerini tehlikeye atmakta istemiyor. Türkiye’nin sabrını daha fazla zorlamaktan da aşırı tedirginlik duyuyor. Netanyahu’nun son ABD ziyaretinin ana başlığı Türkiye’den duyduğu endişeleriydi. Güçleri dağılmış ve uluslararası itibarı dip yapmış olan İsrail’in şu anda en son ihtiyaç duyacağı şey yeni ve büyük bir güç olan Türkiye’yi karşısına almaktır.
İsrail, eski dönemlerden daha fazla şuan bölgesel tüm gelişmelerden, en ufak adımlardan dahi derin bir endişe duyuyor. Aşırı tedirginlikle yaşıyor.
Türkiye ve İsrail, özellikle de her iki taraf da birbirleriyle askerî çatışma istemediklerini açıkça belirttiler. İsrail, Türkiye’yi ya da Suriye’yi düşmanlaştırmaktan kaçınmalı ve diyalog için daha fazla çaba sarf etmelidir. İsrail, Suriye üzerinde herhangi bir toprak iddiası olmadığını ve tampon bölgesinin yeni hükümet belirli standartları karşıladığı sürece geçici olacağını açıkça belirtmelidir. İsrail’in Suriye’deki varlığının devam etmesi, İsrail’i bir işgalci olarak niteleyen ülkelerin daha fazla tepkisini çekecektir.
Halkların sabrı son raddeye gelirse, bunun önüne geçemeyen ülke yönetimleri kendi varlıklarını korumak için sınırlarına hakim olamayacaktır.
İsrail’in yeni Suriye hükümetiyle ilişkisi büyük önem taşıyor; ancak daha da acil olan, Türkiye ile olan ilişkileridir. Türkiye artık küresel güçler dengesi ve hali hazırda bölgesel güç tür. Türkiye askeri açıdan ve bir çok yönden İsrail’den daha güçlüdür.
Suriye’nin olağanüstü bir değişim sürecinden geçiyor. Süreç, sıcak gelişmeler ve küresel dengelerden dolayı bölgenin en önemli konusu. Suriye demek; Türkiye, İran, Filistin ve Suudi Arabistan demek. Suriye demek ABD ve Avrupa’nın baş belası İsrail demek.