Sandığın Mesajı Yok

Hayrettin Atak

Tam 5 gündür yaklaşık 6 bin siyasetçi, 4 bin gazeteci, 3 bin bilim adamı sandıktan çıkan mesajı arıyor, bulamadılar, bulamayacaklar da…

Sandığa giderken, ülkeyi yöneten siyasetçilere, seçime giren partilere bir mesaj verme amacı olan bir seçmen var mıydı? bilmiyorum ama benim yoktu…

Kimsenin öyle bir mesaj kaygısının olduğunu düşünmüyorum… Oy vermeye giderken “ Yolda muz kabuğu görünce, ‘Ulan yine düşeceğim’ diyen Laz misali, yine iktidar olamayacağız, bari öyle bir şey yapayım ki onlara bir mesaj niteliği taşısın diyen biriyle de karşılaşmadım…  

Ya da oy pusulasının altına not sıkıştıran kimseyi…

Oy pusulasında iktidarda görmek istediğiniz, ya da iktidara ortak olmasını istediğiniz ikinci parti seçeneğini de işaretleyiniz diye bir “kutucuk” ta hatırlamıyorum…

Sandığın mesaj gönderme merciinden ziyade bir not verme mercii olduğunu düşünüyorum…

Siyasetçilerin 4 yıl boyunca eylemlerinin, söylemlerinin, yaptıklarının, çalışmalarının, vaatlerinin, anlattıklarının, anlatmadıklarının notunun verildiği yerdir diye düşünüyorum…

“Biz ortaya çıkan tablo üzerinden yürüyoruz” diyen varsa da şunu söyleyeyim;

Ben oy verirken kimseye gitsin CHP ile koalisyon yapsın, HDP’nin de dışarıdan desteğini alsın diye bir mesaj yollamadım. Hiçbir CHP’linin de düşman olarak gördüğü parti ile koalisyon yapılması konusunda değil mesaj vermek, bunu düşünebileceğine, düşleyebileceğine bile inanmıyorum. 

‘Ne yapması gerektiğini tek tek seçmenine sorarak öğrenecek değil tabi siyasetçi… Ama aynı duyguyu hissedenlerin bir araya gelerek oluşturduğu bir yapı olması nedeniyle, siyasetçi, seçmeninin gözünden anlar düşüncesini… 

Yılların gazetecilerinin, siyasetçilerinin, sosyologlarının, araştırmacılarının ve bilumum Bilim adamlarının sabahtan akşama kanal kanal dolaşıp kahve falına bakar gibi sandık mesajı okumasına gerek yok yani…

 Bu millet istemediği bir yapıyla karşılaşırsa, o konudaki mesajını 4 yıl sonra sadece onlara değil bütün kamuoyuna sunacaktır çünkü…

Aceleye mahal yok…

…..

Seçmenin 49’dan 41’e düşürerek Ak Partiye bir mesaj vermeye çalıştığını iddia etmekte ayrı bir yönlendirme yalanı… Kürt faşizminin meclis dışında kalma korkusu yüzde 7, Mecliste olma ihtimali de yüzde 1, kaybettirmiştir Ak Parti’ye… Tehditler, şantajlar, birlikte yaşama güdüsü, ‘Büyük Türkiye’ nefreti ve kıskançlığı ile aday listelerindeki çarpıklıklar bu sonucu doğurmuştur…

Yoksa meydanlardan hoşuna gitmeyen bir söze ‘Dur ben şuna bir mesaj vereyim’ hareketinin öncelikli muhatabı HDP olmalıydı… 

Bu noktada asıl mesajı Ak Parti vermiştir bu saatten sonra tüm ülkeye;

‘ Benim olmadığım bir Güneydoğu, tamamen yalnızlığa itilmiş insanların bölgesidir’ şeklinde…