SİNİRLERİNİZE HÂKİM OLUN

Prof. Dr. Önder Kutlu

Türkiye’de terör, şiddet ve hak ihlalleri bir sarmal şeklinde toplumu ve toplumsal düzenimizi tehdit ediyor. Birileri bizimle dalga geçiyor. Bu olumsuzluklardan kimin mesul olduğu bilindiği halde vesayetçi rejim taraftarları masumu ve mazlumu suçlama aceleciliğindeler.

Paralel yayın organları, terörü kınayamayan siyasetçiler ve toplum mühendisleri tehdit edeni değil edileni, öldüreni değil öleni, faili değil mefulü hedef tahtasına oturtma derdindeler.

‘İki polis öldürüldü diye Kandil bombalanmaz ki’ diyebilen hain düne kadar ‘dershaneler kapatılırsa PKK gelir’ diyordu. ‘Biz şiddetin panzehriyiz’ yalanlarını söyleyenler bugün şiddeti övüyor. ‘Gezi olaylarına PKK destek verseydi ortada hükümet kalmazdı’ diyerek hayıflanıyorlar.

Peki ya, PKK ve IŞİD’e müdahalesinde hükümete destek veren MHP’yi hedefe oturtmaya çalışanlara ne demeli?

Türkiye’de demokrasi galiba biraz abartılıyor. Demokrasi bu demek değil. Herkesin hak ve hukuku garanti altına alınırken, birilerinin diğerlerini tehdidine izin verilmez. Gidin, bakın toplumsal ve siyasi düzen tehdit edildiği zaman Fransızlık ne kadar müsamahakâr? Bir kaşık suda boğarlar insanı.

Son dönemlerde güvenlik kuvvetleri tarafından yürütülen operasyonlar hakikaten göz dolduruyor. Noktasal atışlarla teröristler birer ikişer devre dışı bırakılıyor.  Her karşılaşma, her olaya misliyle müdahale ediliyor.

Toplumun beklediği de bu.

Teröristler topyekûn saldırıya geçmişler. Her şehirde, her vesileyle devlete ve millete zarar verebilmek için ellerinden geleni artlarına bırakmıyorlar.

Suruç olaylarıyla başlattıkları süreçte her gün üzücü haberler alıyoruz. Güvenlik kuvvetlerimize ve devlet malına karşı ciddi bir kalkışma var. Kâh mayınlarla, kâh intihar saldırılarıyla alçakça yükleniyorlar.

Çok şükür şehitlerimizin kanı yerde kalmıyor.

Evet, üzülüyoruz. Kalleşçe arkadan vurmalar ve milletimizi yaralamalar kahrediyor.

Toplum bu noktada kararlı; devletinin arkasında duruyor. Genelkurmay açıklamasına göre binlerce insan TSK’ya başvurmak suretiyle teröristlerle mücadele etmek için gönüllü olmuşlar.

Bunlar gelecek nesiller adına sevindirici gelişmeler. Vatanını ve milletini savunmak için tereddüt etmeyen yeterince insan evladı var.

Devlete ve millete kalkışma içinde olanlar düne kadar kendilerini düşman kutuplar olarak tanıtıyorlardı. Bugün el ele, kol kola vaziyetlerindeler. Birbirine zıt olduğunu söyleyen ve vatan, millet, hak ve hukuk gibi kutsal değerleri kullanmaktan çekinmeyen ve karşıt olduğunu söyleyen tipler bugün dayanışma halindeler.

Medyadaki manşetlere bir bakınız: Seçilen kelimeler, kullanılan dil ve tercihe edilen üslup hep aynı. İstiyorlar ki millet zayıf düşsün, devlet sıkıntıya uğrasın da bu akbabalara gün doğsun.

Allah’tan milletimiz sağduyulu. Tahriklere kapılmıyor. İnsanımızı sokağa dökebilseler, kardeşi kardeşe kırdırabilseler mutlu olacaklar. Devlet Bahçeli’nin de ifade ettiği gibi ''İzmir’de Marmaris’te yazlıklarında yatıp, AKP’nin olmasın diye oyunu MHP’ye vermeyen; ama HDP’yi Meclis’e taşıyan zavallılar, Türkiye’nin kaymağını yiyenler, Boğaz’da, yalılarda viskisini yudumlayıp oyunu HDP’ye veren şerefsizler. Şimdi, HDP ile koalisyonu kurun''.

Sahi, koalisyon nasıl kurulacak?

Kim kuracak?

“Türkiye’de Kürt sorunu yoktur. Kız ya da oğlan tarafı Kürt kökenli yuvalarda 5, 6 veya 7 çocuğun bulunduğu bir Türkiye’de ‘Kürt sorunu vardır’ diyerek, bir ayrımcılığa giderek bu yuvaları mı yıkacaksınız? 7 çocuğun hangisini Kürt, hangisini Türk diye ayıracaksınız?

Doğru, hakikaten hangisini ayırabilirsiniz?

Dayanışma halinde millete karşı tuzak kuranlara başka ne diyebilirsiniz?

Gel de sinirlenme. Gel de sinirlerine hâkim ol.

Terörün vadesi geldi artık. Devletteki kararlılığın belki daha fazlası millette mevcut.

Farklı siyasi tercihleri bulunan ve toplumun büyük kesimini temsil eden insanlarda bu konuda bir kararlılık olması çok sevindirici.