Siyaset Yapmak

Esra Doğan

“Siyaset yapmak” diye bir tabir kullanılır. Siyaseti hangi anlamına göre yaptığımız önemlidir. Siyasetin sözlükte üç anlamı vardır:

İlki: “Devletin etkinliklerini amaç, yöntem ve içerik olarak düzenleme ve gerçekleştirme esaslarının bütünü.”

İkincisi: “Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış.”

Üçüncüsü ise: “Bir hedefe varmak için karşısındakilerin duygularını okşama, zayıf noktalarından veya aralarındaki uyuşmazlıklardan yararlanma vb. yollarla işini yürütme.”

İlk anlamına göre; mevcut düzendeki şekliyle siyaset yapmaktır. Önceden belirlenmiş amaç, yöntem ve içerikler baz alınarak bu çerçevede siyaset yapılır. Mevcut düzeni devam ettirmektir.

İkinci anlamına göre; mevcut sisteme katkıda bulunup kendi özel görüşünü, fikrini, projesini ortaya koyarak gerçekleştirmek için çaba sarf etmektir. Mevcut düzen üzerine yenilikler eklemektir.

Üçüncü anlamına göre ise; sistemi bir kenara bırakıp siyasetçilerin zaaf noktalarını tespit ederek onlara bu noktalardan yaklaşmaktır. Sistemi bir kenara bırakıp çıkarları doğrultusunda siyasetçilere yönelik çalışmalar yapmaktır.

Mevcut düzen bu görevlere gelen birçok kişi tarafından devem ettirilebilir. Mevcut düzenin üzerine bir şeyler koymak en doğru olanıdır. Yalnız bunu gerçekleştirirken kişinin bu işi nasıl yaptığı, artılarının mı eksilerinin mi daha çok olduğu önemlidir. Asıl olan nitelikli yenilikler ortaya koymaktır. Belki de en çok ihtiyacımız olan şey budur.

Kendi çıkarları doğrultusunda, kendi belirledikleri hedeflerine ulaşmak için hakka, hukuka riayet etmeyen, üstüne bir de karşısındaki muhatabının zaaf noktalarını tespit ederek bu noktalardan vuruş yapan kişilerin yaptığı gayri ahlakidir.

Bunun önemli bir örneğiyle yakın zamanda yüzleştik. Allah bir daha yaşatmasın.

Ne için, nasıl, hangi amaçla siyaset yaptığımız önemli… Sorsak herkes dava için siyaset yaptığını söylüyor; ama söylemlerle eylemler örtüşmüyor. Söz söyleme sanatı çok gelişti de, kalp ve vicdan devre dışı bırakıldığında bu sanatın hiçbir fonksiyonu da kalmıyor.

------------

Bir de şöyle bir boyutu var siyasetin: RANT!!!

Rant, son derece tehlikeli bir hastalıktır. Koskoca insanlar kendilerini ne hale sokabiliyor. Önceleri yüzüne bakmadıkları insanlar yetkin görevlere gelince, etrafında pervane oluyorlar. Bu insanların bir şekilde görevleri sonlandığında ise, yine yüzlerine bakmıyorlar. İşi düşünce can ciğer olmayı, işine yaramayınca kapı dışı etmeyi çok iyi beceriyorlar. Aslında öyle komik bir duruma düşüyorlar ki!

Peki bu hastalığa tutulanların görevleri sonlandığında ne olacak dersiniz?

İki günlük dünyada fırıldak olmaya gerek yok…

İnsanları muhatap alsak, sıkıntılarını çözmeye çalışsak, zorlaştırmayıp kolaylaştırma yoluna gitsek görevimizin hakkını versek kafi; bizden dahasını hiç kimse istemez.

Siyaset, çıkarlar doğrultusunda yapılmamalı. Rant peşinde koşmak, bizi başarıya ulaştırmaz. Aksine değerimizi düşürür. Yaptığımız işe olan saygıyı azaltır. Benzer görevlerde bulunan diğer siyasetçileri zan altında bırakır.

Doğru dürüst olmak aslında ne kadar kolay…

Allah ayaklarımızı doğru yolunda sabit kılsın. Makamlarla, mevkilerle mutlu olma ve rant peşinde koşma hastalığından bizleri korusun. Niyetlerimizi hayr, akıbetimizi de hayr eylesin.

Zaman zaman niyetlerimizi bir yoklayalım ki iş orada başlamadan bitiyor olmasın…