Siz Hepiniz, Biz Tek..

Büşra Aksakbağı Ay

1969.. Türkiye Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Mescid-i Aksa’nın yakılması üzerine acil toplanan İslam Zirvesi Konferansı’na katılmanın laiklik ilkesi ile çeliştiği gerekçesiyle konferansa katılmadı.

2017.. ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesinin ardından Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde İslam İşbirliği Teşkilatı bir araya gelerek Doğu Kudüs’ü Filistin’in başkenti ilan etti.

*

Bu kadar kısa bir sürede 50 ülkenin temsilcisinin bir araya getirilmesi, oldukça önem arz eden sonuçların, net ve kararlı bir duruş ile dünyaya duyurulması müthiş bir adım. Papa ve Venezuela üzerinden ise Hristiyanlara ve tüm insanlığa seslenerek olay global bir mesele olarak sunuldu. Bence toplantının en vurucu kısmı burası oldu. Tüm dünyaya, “ABD ne derse odur” devrinin bittiğini göstermiş oldular. Türkiye’nin Ortadoğu halkları nezdinde kurtarıcı görülmesi ise cabası..

*

Toplantıya katılmayanlar..

Suudi Arabistan bu önemli toplantıya bakan yardımcısı düzeyinde bir temsilci ile katıldı. Tam da bekleneni yaptı. Toplantıya katılmayan bir başka İslam ülkesi ise Mısır’dı. Mursi indirilip yerine darbeci Sisi neden getirildi şimdi daha iyi anlaşılmıştır. Atanmış kişiler, tasmalarını tutanların sözlerinden hiç çıkmazlar.. Mısırlı bir genç açtığı pankart ile şöyle özetlemiş; “Özür dileriz. Ne yazık ki bizim başımızdaki de Siyonist..”

Bu iki ülkenin katılmamasına rağmen bu kararın alınması ile sadece ABD ve İsrail’e karşı akıllıca politik bir karşılık verilmekle kalınmamış aynı zamanda Filistin meselesinde Suudi Krallığının arabulucu olamayacağı kanıtlanmıştır. Bir taşla iki kuş..

*

Tabii ki atılan bu adımı küçük göstermeye çalışanlar da var. Her zaman olacak da..

Öncelikle “ilan edildi de ne oldu?” gibi söylemler ile kararı küçümseyenlere gelelim.

Herkes elini vicdanına koysun. Uluslar arası platformda Türkiye ne zaman bu kadar etkili oldu? Özellikle ABD’nin kararlarına karşı çıkacak durumda ne zaman olduk? Dönemin Başbakanı, Cumhurbaşkanı Erdoğan Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı Peres’in yüzüne baka baka çocuk katilleri dedi. Emperyalistlerin karşısında el pençe duran liderlere alışkın olanlar yıllardır “one munite” diye dalga geçti. Bu benim için hayatımın en gurur verici anlarından birisiydi. Bu her dediğinizi onaylayan, size boyun eğen Türkiye artık yok demenin başka bir hali idi. En önemlisi kime, ne olduğu hatırlatıldı. Şimdi görüyorum ki aynı şey Kudüs kararı içinde yapılıyor. Maalesef içimiz emperyalist tasmalılar ile dolu. Erdoğan’a muhalif olacağım derken insanlığını kaybedenler ile dolu. Algı oyunlarınıza artık gelmeyeceğiz!

*

Doğu Kudüs ibaresi nedeni ile akıllarına “Batı Kudüs gözden mi çıkarıldı?” sorusu gelenler de var.

Bu oyunu diplomasi diline vakıf, elinde ki kartlara göre oynayacaksın. İki devletli çözüm BM’n uzlaştığı bir çözümdü. Yine BM kararında Doğu Kudüs’ün işgal altında olduğu kabul ediliyor. Bugün Doğu Kudüs ibaresinin kullanılma nedeni ise uluslar arası hukuk dilinin kullanılmasından kaynaklı. Bununla birlikte tüm kutsal yerler, Mescid-i Aksa, Zeytin Dağı, Ağlama Duvarı, Cehennem Kilisesi hepsi Doğu Kudüs’te..  Biz attığımız ilk adım ile öncelikle Doğu Kudüs’ü güvence altına almalıyız. Ayrıca bu şekilde büyük devletlerin bu kararları tanıması kolaylaştırılmış oluyor. Bunun aksine Kudüs tamamen Filistin’in başkentidir denilse idi diplomatik kriz çıkabilir ve istenilen sonuç elde edilemeyebilirdi. Doğu Kudüs ibaresi aslında, dünya kamuoyunda Kudüs’ün İsrail’in başkenti olduğu algısının yaygınlaşmasına ve Amerika’nın kararının onaylanmasına karşı yapılmış başarılı bir taktik.  Artık dünya kamuoyunda, Doğu Kudüs’e karşı herhangi bir teşebbüste ellerinde ki Batı Kudüs’ün varlığı da zan altında kalacaktır. Bu çok önemli ve etkili bir ilk adımdır.

“Onca İsrail askerinin arasında, o başı dik yürüyen Filistinli çocuklar bizim ilham kaynağımızdır.”