‘’Sızdırma’’ Demokrasi

Ömer İnal

Belkide cumhuriyet tarihinin en garip dönemlerini yaşıyoruz… Bugünlerde Demokrasi vaveylası atanların, demokrasi dışı uygulamalardan medet uman kişiler olması demokrasinin bir cilvesi midir? Geçen hafta sosyal medyada kimliği belirsiz bir kullanıcının ‘’operasyon yapılacak’’ şeklindeki mesajı, özellikle camiada büyük yankı uyandırdı… Antidemokratik yollarla elde edilmiş bilgilerle demokrasi nutuklarının atıldığı nümayişler büyük bir kahramanlık ve dik duruş olarak lanse edildi… Sadece kendi organlarında canlı olarak verilen olayda, orada toplanarak ve twetleri ikiye katlayıp sosyal medyada ‘’TT’’ (tren topic) olmakla demokrasi zaferi kazanma savaşı verdiler kendilerince…

Her defasında özenilerek bahsedilen batı standartlarındaki demokratik seviyeler, yapılacak bir operasyonun sızdırılmasıyla ‘’ön alma’’ mücadelesi veren böyle durumları nasıl izah eder ya da böyle bir manzaraları batıda görmek mümkün müdür bunların cevaplanması gerek…

Kimliği belirsiz bir sosyal medya kullanıcısının; yasalara ve demokrasiye tamamen aykırı biçimdeki bu bilgi sızdırmalarına bu derece itibar edilmesi, illegal yollara bu denli hevesli olunmasından mı yoksa hedefe ulaşmak adına her yolun mübah görülmesinden mi kaynaklandığını düşündürüyor…  Daha öncesinde de illegal olarak elde edilen telefon dinleme kayıtlarının devamlı haber yapılması ve montaj olduğu söylenmesine rağmen gündemde tutmak adına yayınların kesintiye uğramaksızın devam ettirilmesi, hükümet aleyhinde muhalif eleştiri düzeyinin çok ötesinde düşmanca karalamaya dönük çarpıtmaların yapılması, kendilerini dini bir oluşum olarak gören yapının davranışlarının ahlaki olup olmadığını görmek açısından ibretlik izler taşıyor…

Kendi medya gruplarında görüşlerine uymayan yazarları türlü desiselerle tasfiye eden ve karşı görüşteki medya kuruluşlarına ve yazarlara, sindirme korkutma amaçlı olduğu aşikâr olan binlerce tazminat ve ceza davasını açmış olmaları henüz hafızalarda tazeliğini korurken basın özgürlüğünden dem vurmaları samimiyet açısından sorgulanması gerekmektedir…

Bakanların dahi haberinin olmadığı mahut göz altıların sosyal medyada sızdırılmasıyla demokrasi nümayişlerinin, Batı orjinli BBC Türkçe ve independent sitelerinde yer almasıyla baskı oluşturulmaya çalışılması, yapılacak olan soruşturmada ön alma çabası olarak görülmektedir… Soruşturmaların daha başlamadan kamuoyuna ‘’intikam operasyonu’’ olarak deklare edilmesiyle, soruşturmanın itibarsızlaştırılmasının hedeflendiğine yönelik düşünceleri beraberinde getirmektedir…

Kendilerinin hükümet tarafına özellikle 17 Aralıktan sonra defaatle söyledikleri ‘’mahkemeden neden korkuyorlar, gidip aklasınlar’’ sözleriyle ahkâm kesmeleri zihinlerde henüz arzı endam ederken, şimdi yapılacak bir soruşturmaya karşı tüm tabanını adeta direnmeye çağırması ‘’neden korkuyorsunuz’’ sorusunun cevabını bulmaya yönlendiriyor… Bu iddialar şuyuu vukuundan beter bir hal almıştır, yapılması gereken ucuz halk kahramanlığı değil, sağlam geçek resmi delillerle haklılığını ortaya koymaktır, sizde bilirsiniz ki Allah doğrunun yanındadır…

HSYK seçimlerinden sonra yaptıkları eleştirilerden yola çıkarak, 17 Aralıkta çok güvendikleri yargıya şimdilerde yeterince güvenmiyor olmaları, yargıda artık yeterli bir ağırlığa sahip olmamalarından mı kaynaklanıyor diye düşünmeye sevk ediyor…

Elbette gazeteci kimliği nedeniyle kimsenin cezaya maruz kalmasını tasvip etmiyoruz, lakin gazeteci kimliği altında yapılan örtülü operasyon rejisörlüğünü de… Eğer siz gazetecilerin ve basının özgürlüğünü gerçek anlamda samimiyetle savunuyorsanız öncelikle binlerce gazeteciye ve medya kuruluşuna açtığınız davalardan feragat ederek, bu samimiyetinizi gösterin, işte o zaman göreceksiniz ki gazeteci kimliği nedeniyle operasyona maruz kalacakları işte ilk olarak o davalı gazeteciler savunacaktır… Bunun için hâlâ geç değil, henüz vaktiniz var, bir özeleştiri zamanı gelmedi mi sizce de?

Selametle…