SİZİN KAÇ TANE ANNENİZ VAR?

Sezai Keskin

 

En son ne zaman yetim başı okşadınız? Gece sımsıcak yatağınızda yatarken, karanlık kapı ardında gizliden gizliye ağlayan çocukların titreyen gözyaşları hiç uykunuzu kaçırdı mı? Sahi, hanginiz o masum çocukların gözlerine ışık, umutsuz kalbine ümit olmayı denediniz? Allah’ın emaneti, Resulü Ekrem’in kaderdaşı olan yavruların sessiz çığlığını hangi biriniz kalbinizin derinliklerinde hissettiniz? Siz hiç bir çocuk yuvasına gidip de öksüz çocuklara dokundunuz mu? 
 
Toplumumuzda beden, ahlak gelişimleri veya şahsi güvenlikleri tehlikede olan, ana veya babasız, ana veya babası belli olmayan, ana veya babası tarafından terk edilen, veya ihmal edilip, fuhuş, dilencilik, içki veya uyuşturucu maddeler kullanma gibi kötü alışkanlıklara karşı savunmasız bırakılan ve boşluğa sürüklenen korunmaya muhtaç çocuklarla çok az sayıda kişinin doğrudan ilişkisi olmuştur. Bu çocuklarla doğrudan ilişki kurma noktasında çekimserlik dikkat çekmektedir. İnsanlarımızın küçük sayılmayacak bir  bölümü kimsesiz çocuklar konusunda peşinen olumsuz tutum içindedir. Ancak olumsuz yaklaşım içinde olanlar da bile “merhamet” hisleri hala muhafaza edilmektedir. Türkiye’nin toplumsal dokusunu etkileyecek boyuta ulaşmış insani-vicdani-sosyal bu yara için gelin siz de gönül elçileri olun, başını okşayan bir babaya, elini tutan bir anneye hasret korunmaya ve şefkata muhtaç bu çocuklara  aile olun ve onlara sevgi yüklü bir yuvanın bütün sıcaklığını yaşatın. Bakıcılarına ‘’anne’’ diyen duygusal boşluktaki bir çocuğun daha aile özlemine son verin. Yetim Rahmettir, bu ümmetin Peygamberi de yetimdi. Yetimi korudu, kolladı ve yetime sahip çıkılmasını vasiyet etti. Bir yetimin başını okşamak, ona kol kanat germek Peygamber’le Cennette iki parmak kadar yakın olmaktır, Cennet’te ‘Darül ferah’ denilen köşke girmektir.                     Ey şımarık zengin! Adı başka tadı başka yurtdışı gezilerinde pis fahişelere para saçan reziller! Allah görmüyor mu sanıyorsunuz? Allah’ın sizi imtihan için verdiği o malınız kabirde ve ahirette sizin yakanıza yapışacak. Bindiği arabayı, kaldığı evi beğenmeyenler! zevk-ü sefada yüzdüğünüz o mal ve mülk asla sizi kurtarmayacak. Yetimin kalbine dokunmayan ey çorak yürekler hala ibret almayacak mısınız? Belki de Cennetin vizesi bir yetimin elinde olabilir?  Nebiler Sultanı (aleyhi ekmelü’t-tehaya) buyurur: Ya Ali! Cebrail (as) İnsanoğlu olsaydım da 7 şeyi yapsaydım demiştir.                                                   1. Beş vakit namaz kılsaydım 2. Alimler ile beraber bulunsaydım 3. Hastaları sorsaydım                                                                                                                                     4. Cenaze namazı kılsaydım 5. Su dağıtsaydım 6. İki dargını barıştırsaydım 7. Yetimlere şefkat etseydim.                                                                                                                                                    
 
Ya Ali! Bunları yapmaya hırslı ol. Ya Ali! Bir yetim ağlayınca Arş-ı Mecid titrer.                                                                Allah-u Teala Hazretleri buyurur:                                                                                                                                            
 
- Ya Cebrail bu yetimi ağlatanın, Cehennemde yerini bul! Ben de onu ağlatayım.                                             O yetimi güldürenin, Cennet’te yerini genişlet. Ben de onu sevindirip güldüreyim.
Hiç bir zaman anne kokusunu duyamamış, baba merhametini görememiş onlarca çocuk yaşıyor bizim de yaşadığımız bu şehirlerde. Merhametten nasipsiz nice insanların elinde o masum yavrular eziliyor, incitiliyor ve yarınlara birer suçlu kimliği ile çıkıyor. Bugün birer masum iken yarın toplumda bir suç makinesi haline gelen bu çocukların düştükleri durumlardan bizler de sorumlu değil miyiz? Onlar boyunlarında suçları ile Rabbimizin huzuruna durduklarında, bizi göstermeyecekler mi Allah’a? Bizden şikayetçi olmayacaklar mı sanıyoruz Ruz-ı Mahşer’de?!  Kısık gözlerle uzaktan, belki bir ağaç ardından, sevinçle parkta oynayan çocukları seyreden bir yetimin gözüyle bakın dünyaya. Bu alemde gündüzü karanlık olanları arayıp bulun! Ki öldükten sonra bu hayrınız size bir kandil olsun. Cenab-ı Hak, ilahi imtihanın bir cilvesi olarak bazı kanadı kırık insanların hürmetine diğer kullarına da rızık verir ve yardım eder. Lakin insanlar, bu hakikati çoğu zaman anlayamazlar. Ayet-i Kerimelerde şöyle buyrulur: ‘’Sakın yetime kahretme! (Kötü muamelede bulunma!)  (ed-Duha,9)                                                                                                                                          ‘’…Yetimlerin haklarını vermekte tam adaleti gözetin. Yaptığınız her iyiliği, Allah mutlaka bilir.’’ (en-Nisa,127)              
                                                                              
Ağlamazsanız, anlayamazsınız. Ağlayabiliyorsanız kalbiniz var demektir. Kimsesiz çocukların gözlerindeki ıslak çiçeklere bakın, kanadı kırık minik yüreklerin hayata tutunmasına yardımcı olun. Haydi, durmayın. Yuvalarda kollarını açmış hayatı boyunca kucaklanmayı bekleyen çocuklara koşun! Kalbinde hala iman nurunun izi bulunan, vicdanlı zenginler, durmayın! gidin, bir yetime sarılın. Hemen şimdi!…