Soma Baskısı Madenciliği Bitiriyor

Hamdi Bağcı

Biliyorsunuz Torba Yasa geçtiğimiz hafta yasalaştı ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da Torba Yasayı onayladı, Resmi Gazete’de yayımlandı ve yürürlüğe girdi.

Yasa çok önemli yenilikler getiriyor, önemli birçok adımın atılmasına vesile maddeler içeriyor. Fakat Torba Yasa’daki bazı maddeler madencilikle ilgili, -özellikle 7. ve 9. Maddesi- çok önemli birkaç tane düzenleme yapıyor. Bunlardan birisi; madencilikte çalışanların mesaisi 6 saatle sınırlandırıyor, bir başka madde de ise madencilikte çalışanların maaşları asgari ücretin 2 katından az olamayacağı hükme bağlanıyor.

“Ne var bunda, işçiler daha az çalışsın ve daha fazla maaş alsınlar”, diyebilirsiniz, tamam bunu deyin ama eğer bu durum çalışacak bir işyerini ortada bırakmıyorsa peki ne diyeceğiz?

Neticede Torba Yasadaki birkaç madde bugün madencilik sektörü için tam anlamıyla giyotin demektir, madencilik sektörümüzü tamamen bitirecek hükümler içermektedir ve onun için de bir an önce bu maddelerde düzenleme yapılması mecburidir.

Şimdi burada birkaç başlıkta konuyu size aktarmak istiyorum, bugün manşet haberimizde de verdik, ülkemizde en az 2 milyon insan madencilikten ekmek yemektedir. Bu çok ciddi bir rakamdır ve burada kaybolacak istihdam alanı ülkemizde ciddi anlamda ekonomik istikrara zarar verecek mahiyettedir.

Üzerinde durmamız gereken konu elbette Soma’daki faciadır. Bu facia neden olmuştur? İş güvenliği eksikliğinden mi, yoksa çok çalışmaktan mı, az maaştan mı? Bunu iyi tespit etmek gerekmektedir. Yoksa Soma baskısı madenciliğimizi bitirecektir.

Buna göz mü yumacağız?

Madencilik sektöründe maaşlar bugün özel sektördeki birçok sektörden çok çok iyidir. Madende çalışanların bir maaş konusunda artı beklentisi yoktur ki. Neden böyle bir baskı oluşturulmaktadır?

İkincisi madende çalışanlar, “biz çok çalışıyoruz” demiyorlar ki, konu nasıl bu noktaya gelmektedir?

Üçüncüsü ise yapılması gereken iş güvenliği alanında kararlı olmaktır ve bu konu ise çalışma saatleri ve maaşla ilgili değildir.

Biliyorsunuz, Başbakanımız Ahmet Davutoğlu müthiş bilge bir insandır. Netice itibariyle Avrupa’da ya da dünyadaki finans, ekonomi, demokrasi ilişkilerini bizlerden iyi bilir.

Bugün Avrupa’da madencilik bitmiştir, peki neden bitmiştir?

Bugün Avrupa ekonomisi rekabet edememektedir, peki neden edememektedir?

Demokrasi, çok seslilik Avrupa’da önümüzdeki 10 yıl da ciddi anlamda tartışılacaktır.

Neden biliyor musunuz? Çünkü çok seslilik, demokrasi Avrupa’yı çökertmekte iflas ettirmektedir.

Ben "demokrasiden taviz verelim" demiyorum, demokrasi olsun ama ağzı olan herkesin konuşması da bu kadar ciddiye alınmasın. Adam İstanbul kalantoru, hayatında hiç maden görmemiş, madenci eli sıkmamış, Türkiye’deki mesai saatlerinden dem vurmaktadır, maaşların azlığından dem vurmaktadır.

“Hadi arkadaş sen işine, bu devlet böyle yönetilmez”, demeyi hükümetimiz bilmelidir.

Bakınız bugünün en rekabetçi ülkeleri, Hindistan, Çin, Brezilya, Güney Afrika, Rusya'dır. Bu ülkeler eğer Avrupa’nın her dediğini dinler, her yaptığını yaparsa yarın Avrupa gibi biter giderler.

Ülkemiz bugün hiçbir sektörde 1600 lira asgari ücreti kaldıramaz. Zira bu ölçüde sigorta primi ve bu ölçüde devlete vergi verecektir madencilik işi ile iştigal eden işadamlarımız. Bunun altından kalkmak o kadar kolay değildir. Bu sektörü tamamen bitirir. Biz madencilikte iş güvenliğini öncelemeliyiz tamam ama en azından yasa yaparken maden sektörünün aktörleri ile de konuşmalıyız.

Yoksa ülkemizde ne madencilik kalır, ne de başka bir sektör.

İşçilere tamam sizin maaşını 1600 lira oldu, 36 saat haftalık çalışma saatiniz oldu;

Oldu da bitti maşaAllah diyebilirsiniz.

Peki, bu parayı kim verecek? Siz hem doğalgazı yaygınlaştırıyorsunuz, hem ithal kömürü yaygınlaştırıyorsunuz, hem de madenlerimizin sahiplerine olmadık yük yüklüyorsunuz. Öyle ise devletimiz versin bu parayı, sigorta primini, vergiyi.

Eee devlet vermez, patron nasıl versin, kazanmadığı parayı nereden bulsun da versin. İşçiler bizim de patronlar da, işadamları da bizim.

Eğer işçi ile işadamını aynı ölçüde korumazsanız, işadamının rekabet gücünü öldürürsünüz, Avrupa’daki gibi işçilerin maaşı çok olur ama belirli bir zaman sonra çalışacak işalanı bulamazsınız, devlet bütün vatandaşlarını beslemek zorunda kalır.

Ondan sonra sosyal güvenlik açığı sonucu iflas eden ülkeler sınıfına Türkiye'de girer.

Türkiye böyle olmamalıdır, yolumuz bu değildir. Denge sağlanmalı ve sosyalizm, kapitalizm çapulculukları bir tarafa bırakılarak, kendi tariflerimizle ve kendi ölçülerimizle dengeyi oluşturmalı, ülkemizi güçlü bir şekilde geleceğe taşımalıyız.

Son olarak şunu ifade edeyim, ülkemizi Almanya dinlemiş, İngiltere’de dinlemiş. İngiltere özellikle Enerji Bakanlığımızı dinlemiş. İnsan merak ediyor, yoksa enerji alanında Türkiye’nin başarısı, madencilikte verimlilik birilerini korkutmaya mı başladı?

Sonuç olarak, devletimiz bu konuları her kesimin faydasına olacak şekilde ve oyuna gelmeden çözmelidir. Demokrasi tamam ama kakofoniye kimse evet diyemez, biz de dememeliyiz.

 

Yeni Stadyumda muhteşem skor

Yarın yazacağım, maçtaydık Konyasporumuz harika oynadı, stadyum harikaydı, seyirci harikaydı. Sadece şu kadarını belirtelim, bilginiz olsun bu Konyaspor kesinlikle ilk 5’e oynar. Takımımızı ve bu stadyumu Konyamıza kazandıran Tahir Akyürek Başkanımızı kutluyoruz.

 

Okullar Açıldı

Bugün okulların ilk günü, eğitim öğretim yılının bütün öğrencilerimize, velilerimize ve öğretmenlerimize hayırlar getirmesini, sıkıntısız bir yıl olmasını diliyorum.

Tabi oğlum Ertuğrul Bağcı da bu sene 4. Sınıfa geçti, onun için de bu yılın ve bundan sonraki eğitim öğretim süreçlerinin başarıyla geçmesini temenni ediyorum.

Allah evlatlarımızın, bu milletin evlatlarının yar ve yardımcısı olsun…