Sudanlı Musa Olabilmek Umuduyla

Ali Kaya

Değerli kardeşlerim üç büyük din için önemli olan Kudüs, Amerika  başkanı Trump’ın  İsrail’in başkenti olarak tanıdığını medya önünde  tüm Müslümanları  rencide edercesine fütursuzca imza atıp yeni bir kriz çıkmasına sebep olmuştur. 

 

 Amerika başkanı Trump artık zamanı gelmişti diyerek yeni bir krize imza attığının farkında olduğunu ve de tüm İslam aleminin tepkilerini test etmek istediğini geçen haftaki yazımızda belirtmiştik ve İsrail’in  terörist bir devlet ve Amerika’nın Orta doğudaki küçük bir modeli olduğunu  unutmamız gerekir demiştik.

 

Beklentimiz her milli dava da olduğu gibi tüm İslam aleminin tek yürek, tek vücut olup bu karara karşı ortak bir söylem geliştirip cevap vermesi gerekir  iken Arapça yayın yapan bir televizyon programında İsrail devletini haklı  göstermeye çalışan konuşmaları izlediğimde bir şaşkınlık geçirdiğimi itiraf etmeliyim fakat bu şaşkınlığım kısa sürdü ve  Arap coğrafyasında monarşik devletlerin olduğunu ve bu devletlerin hemen hemen tüm yönetimlerinin batılı devletler tarafından kontrol edildiği aklıma gelerek izlediğim televizyon programının tüm Arap halklarını da rencide ettiğini düşündüm ve bu hafta ki yazımızın seyrini bu doğrultuda yönlendirmek istedim.

 

Arap yarımadası son iki yüzyıldır batının oyunlarına sahne olmuş ve bu  oyunların neticesinde batının isteklerini emir telakki eden yönetimlerle kontrol edilmeye başlanmıştır. Cezayir, Fas, Mısır veya Suudi Arabistan  hangisini sayayım bu sözde devletçikler bu gün Arap coğrafyasını kardeşlerin birbirine düşman olduğu bir coğrafya haline gelmesinin ana sebebi olmuştur.  İsrail’in Kudüs’ü başkent yapma karşılığında Arap kralları veya prenslerine (özellikle Suudi Arabistan ve Mısır ) para ve saltanat garantisi verildiğini düşünmekteyim.

 

Çünkü Kral veya Prenslerin önceliği saltanatlarının devamıdır  halkın ihtiyaçları değil, tabiki de bu yazımız ile tüm Arapları kast etmiyor olduğumu da belirtmek isterim. Sizlere aklıma gelen yaşanmış bir olayı anlatmak isterim İstiklal şairimiz M. Akif’in şiirine konu olan ; “ Eşref beyin emir eri zenci Musa, Omuzundan arşa yükseldi Nebi İsa “ diyerek  tarif ettiği kişi teni siyah ama kalbi ümmet ,  vatan ve bayrak  sevgisiyle dolmuş Sudanlı Musadır. Kuşçubaşı Eşrefin emir eri olan Musa Trablusgarb’tan, Balkanlara, Çanakkale savaşından, İstiklal harbine kadar tüm savaşlara Afrika’dan gönüllü olarak katılmış ve üstün başarılar elde etmiştir.

 

 İstanbul’un İngiliz  işgali sırasında İngiliz komutanı General Harrington tek koluyla ağır yükleri taşıyan zenci birini görür ve kim olduğu sorar ve İngilizlerin tüm engellemelerine rağmen Osmanlının yardım  altınlarının Yemene ulaştıran Sudanlı kişi olduğunu öğrenince konuşmak ister yaklaşır ve Musa ‘ya der ki  “Gel bizimle çalış seni altına boğalım”  der ve ders niteliğinde şu cevabı alır “ Her teklif herkese yapılmaz. Bu sözleriniz beni ancak rencide eder. Benim bir devletim var; Devleti Osmani; bir bayrağım var Ay yıldızlı bayrak ; bir kumandanım var Eşref bey. Bu iş daha bitmedi sizinle mücadelemiz devam edecek. Ve sizinle daha işimiz bitmedi.” 

 

Bu yaşanmış olan konuşma İslam ümmetinin hasretini çektiği milli  bir duruş ve milli bir duygudur. Arap coğrafyasında cetvelle çizilerek parsellenen topraklara yine batının daha önceden tohumlarını ektiği vehabileri yerleştirerek Arap  Müslümanları kontrol etmiştir. Tarihin her döneminde mutlaka birileri hainlik yapacak ve birileri de yiğitlik mertlik yaparak tarihin seyrini değiştirmeye devam edeceklerdir ve en güzel örneklerden biriside Sudanlı Musadır.

 

Son olarak İslam İşbirliği Teşkilatı Sayın Cumhurbaşkanımızın acil toplantı çağrısı  ile geçtiğimiz Çarşamba günü İstanbul’da toplanarak Filistin devletinin başkenti Doğu Kudüs olarak tanınmasına ve Amerika’nın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığını ilan etmesini de kınayarak sert bildiriye imza atan Müslüman devletler ilk defa birlik olabilme yeteneğini tüm dünya’ya göstermesi açısından çok önemli bir toplantı olmuştur.

 

Diğer taraftan tarihin tüm dönemlerinde ve günümüzde tüm dünya Müslüman ümmetine ve mazlumlara kol kanat geren Türk devletini ve onun son lideri Sayın Erdoğan’ın gücünü gördüğü bir toplantı olarak tarihe geçmiştir. Amerika İsrail Avrupa Rusya Çin tüm dikkatleri ile yeniden birlik olma ruhunu yakalayan Müslüman devletleri izlemiştir. Özellikle itilen hor görülen Arap, Endonezyalı veya Afrikalı Müslümanlara umut olmuştur. Bu da İslam coğrafyasındaki monarşilerin özellikle Mısır ve Suudi Arabistan kral veya prenslerinin sonunun geldiğinin ilk işaretidir.     

 

Afrika demişken Kuzey Kıbrıs ta faaliyet gösteren sözde aydın olduğunu iddia eden Afrika isimli gazete de Türk askerini işgalci  ve Kıbrıs’ı da Türkiye’nin sömürgesi diyecek kadar  zihniyeti bozuk  bir gazetede Yunanistan da yayınlandığı söylenen ve Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’a hakaret içeren bir karikatürü paylaşmayı marifet sayan gazetenin yazılarını okuduğumda,  yine aklıma Üstad Necip Fazılın şu sözü geldi “Bu gün bizim muhalefet, iktidarı düşürmek için vatanı düşürmeye bile razıdır.”  

 Baktım da Kıbrıs da sözde yayıncılık altında Mehmetçiği işgalci ve Kıbrıs Rum kesimi tarafında ki  sınırı da barikat olarak gören bozuk zihniyetli göbeği batıya bağlı sözde Türk görünenlerinde  Kıbrıs da  olmasa idi bu işte bir yanlışlık var diye düşünürdüm. Diğer tüm Kıbrıslı kardeşlerimizi kan ve karındaşlarımızı tenzih ediyorum. Gazetecilik kisvesi altında hem Türk milletine hem Mehmetçiğe ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a  hakaret eden bu bozuk  zihniyeti kınıyorum.