SÜRECİ İYİ OKUYALIM

Prof. Dr. Önder Kutlu

Genel seçimler yapıldı. Seçmen yeni ve çok da beklenmeyen bir tablo ortaya koydu. Seçimler demokrasilerin bayramları olarak kabul edilir. Millet kendi bakış açısı çerçevesinde bir tablo ortaya koydu. Tüm topluma bu tabloyu iyi irdelemek ve kabullenmek düşer. Seçmene hakaret ve itham ‘sorumlu’ insana yakışmaz.

Tablo ‘ince’ mesajlar içeriyor. Ak Parti’nin oyunu ‘tatlı’ ama ‘kritik’ oranda düşürmesi, CHP’nin oy kazanamaması, MHP ve HDP’nin eşit sayıda milletvekili ile meclise gönderilmesi, ‘bağımsız paralel’ adayların hezimete uğraması gibi siyasete verilen ‘ince ayar’ dikkatle değerlendirilmelidir.

Bu ve önümüzdeki hafta büyük ölçüde partilerin seçim sonuçlarını sindirmeleri ile geçecek. İlk tepkiler belki zafer sarhoşluğu, belki hayal kırıklığı, belki de olup – bitenleri anlamlandıramamanın verdiği şokla şekillendi.

Bundan sonraki süreçte tabii ki yapılacak şeylerin bir sırası var. Kesin sonuçlar YSK tarafından ilan edildikten sonra Meclis toplanacak, milletvekilleri yemin edecek. Sıra Meclis başkanının seçilmesine, başkanlık divanının teşkiline gelecek. Kritik bir dönem. Zira hiçbir parti salt çoğunluk olan 276’yı tek başına bulamadığı için partiler uzlaşmak, bir aday üzerinde anlaşmak zorundalar.

O da büyük ölçüde koalisyon hükümetinin hangi partiler tarafından kurulacağına bağlı. Görüşmeler esnasında karara bağlanacak hususların başında meclis başkanlığı geliyor. Daha sonra hükümetin dizaynına sıra gelecek.

Görüşmelerle ilgili olarak okuyucularımızın bilmesi gereken bazı bilimsel teknikler var. Mesele bir ders konusu…

Müzakere ve ikna teknikleri adı verilen bir alan bulunuyor. Taraflar herhangi bir konuda görüşme yaparken, pazarlık süreçlerinde kendi ellerini güçlendirme aşamalarında belli teknikleri bilinçli ve ölçülü bir şekilde yürütmek durumundalar.

Önce de söyledik: Cumhurbaşkanı sürecin en önemli aktörü. En kritik kararları alma, süreci yönetme ve yönlendirme yetkisi ona verilmiş. Ama bir orkestra şefi gibi...

Cumhurbaşkanı geçtiğimiz gün en yaşlı üye sıfatıyla TBMM başkanlık görevini yeni başkan seçilinceye kadar yönetecek olan Deniz Baykal’la bir görüşme yaptı. Dün de hükümet kurulması, siyasi uzlaşı kültürünün yerleştirilmesi ve somut adımların atılması noktasında açıklamalar yaptı. Kavga, gürültü ve uzlaşmazlık siyasetine sarılıp, kalmanın topluma ve devlete yapabileceği tahribata vurgu yaptı.

Kişisel ve kurumsal kaprisleri, küçük hesapları bir kenara bırakmak suretiyle belki seçim zamanında ortaya konulan düşüncelere zıt bir duruşu bile gerektirebilecek pozisyona razı olmalarının önemini ifade etti.

Geçmiş dönemde ‘kavgada yumruk sayılmaz’ kabilinden, istenmeyen laflar edilmiş olabilir. Muhtemelen tartışma ortamında ‘kantarın topuzu’ biraz fazla kaçırılmış olabilir. Lakin gün sorumluluk alma, devlet ve millet adına gerekirse ‘kan kusup, kızılcık şerbeti içtim deme’ günü.

Bunu yapan partiler orta vadede kazanırlar. Nitekim 2007 seçimlerinden sonra meclise giren MHP, cumhurbaşkanı seçimi yapılan oturuma katılarak 367 tartışmalarıyla toplumda oluşturulan elektriği topraklamıştı. Kaybetti mi? Hayır. Gezi ve diğer provokatif eylemler dolayısıyla gençleri dizginleyip, ülkenin karışmasını engelledi. Kaybetti mi? Hayır.

Müzakere ve ikna teknikleri tarafların belli kalıplar dâhilinde hareketini gerektirir. Bunlardan bir kısmını sıralayalım…

İlk planda tavizkar görünmeyeceksiniz. Ama kapıyı da tam kapatmayacaksınız. Mesajlarınızı bazen doğrudan ve kendiniz, bazen de aracılar vasıtasıyla ve dolaylı biçimde vereceksiniz. Konuşmanız gerektiğinde konuşacak, susmanız gerektiğinde susacaksınız. Belli bilgileri kamuoyu ile paylaşacak, karşı tarafın, toplumun ve kendi tabanınızın tepkisini ölçeceksiniz. Böylece ‘suları test etme’ imkânınız olacak. Belli bilgileri de hiç paylaşmayacak, içinizden bile geçirmeyeceksiniz. Bir adım ileri, yarım adım geri hareket edeceksiniz. Karşı tarafın hassasiyetini öğrenecek, gidebileceği noktayı test edeceksiniz. Test ederken makul bir aralık bırakacak, çok tabandan kavramayacaksınız. Çok yukarıdan da başlamayacaksınız. Güçlü görünecek, ama karşı tarafı aşağılamaya da çalışmayacaksınız.

Spor yapanlar bilirler. Güreş yaparken, mesela, taraflar nasıl davranırsa, koalisyon görüşmelerinde de aynı şey söz konusu. O nedenle bugünlerde konuşulanları, siyasi parti liderlerini ve görüşmeleri biraz da bu gözle değerlendirin. Satır aralarını okumaya çalışın. Söylenenleri ve söylenmesi gerekirken söylenmeyenleri değerlendirin.

Taraflar profesyonel… Cari siyasetin içinde geliyorlar. Kestirip, atanlara itibar etmeyin. Geri adım atarlarsa niçin atmış olabileceklerini düşünün.

Siyaset insanı diri tutar. Adımları dikkatle değerlendirme imkânı verir.

Bize düşen izleyip, görmek…