Tahıl koridoru ve Türkiye’nin önemi

İsmail Yaşa

Türkiye’nin üç kıta arasındaki stratejik konumu gerektiği şekilde değerlendirildiğinde ülkemize bölgesel üstünlük kazandıracak eşsiz fırsatlar sunuyor.

Tabii sadece fırsatların bulunması yeterli olmaz, onları ülke yararına kullanmayı bilecek bir hükümetin de iş başında olması gerekiyor.

Ankara’nın yoğun çabaları sonucu 22 Temmuz’da Türkiye, Birleşmiş Milletler (BM), Rusya ve Ukrayna tarafından İstanbul’da imzalanan “Tahıl Sevkiyatı Anlaşması” işte o fırsatların akıllıca değerlendirilmesinin ürünü.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi üzerine patlak veren ve başta az gelişmiş ülkeler olmak üzere tüm dünyayı etkileyen tahıl krizinin çözümüne yönelik anlaşma hiç şüphesiz Türkiye’nin stratejik konumunu ve önemini dosta-düşmana bir kez daha gösterdi.

Ukrayna’dan yapılacak tahıl sevkiyatı için en uygun rota Türkiye’den geçiyor.

Operasyonu baştan sonra izleyecek Tahıl Koordinasyon Merkezi’ne İstanbul ev sahipliği yapıyor.

Merkezde görev yapacak 20 kişilik ekibin başında da bir Türk amirali olacak.

Tahıl koridorunun açılmasıyla birlikte Ukrayna’dan ayrılacak gemilerin ilk gideceği yerler açlık tehlikesiyle karşı karşıya olan ülkeler.

Milli Savunma Bakanlığı, mısır yüklü ilk geminin Lübnan’a gideceğini açıkladı.

Gemiler yola çıktıkları andan itibaren İHA’larla ve uydularla takip edilecek.

Türkiye’nin girişimleri sonucu imzalanan Tahıl Sevkiyatı Anlaşması’nın uygulanması halinde tahıl fiyatlarının düşmesi ve birçok ülkede baş gösteren açlık tehlikesinin büyük ölçüde ortadan kalkması bekleniyor.

Ülkemizde pek hissedilmese de tahıl krizi bazı ülkeler için hayati öneme sahip bir sorun.

O ülkelerden biri de Lübnan.

Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş sebebiyle buğday erişimi kısıtlanan ülkede un stoku tükenmek üzere.

İnsanlar fırınların önünde uzun kuyruklar oluşturuyor ve yaşanan panik havası itişip kakışmalara, kavgalara yol açıyor.

Krizden en çok etkilenenlerin başında da Filistinli ve Suriyeli mülteciler geliyor.

Yabancı düşmanlığının tavan yaptığı ülkede bazı fırınlarda Lübnanlıların dışında kimseye ekmek satılmıyor.

Hatta geçenlerde parasını verip fırından üç-beş ekmek satın alan Suriyeli bir mülteci Lübnanlı ırkçılar tarafından sokak ortasında dövüldü.

Türkiye tarım ürünlerinde büyük ölçüde kendine yeten bir ülke.

Buğday ithalatı da ülkemizde un, bulgur ve makarnaya dönüştürülerek ihraç etmek için yapılıyor.

Tahıl koridoru, Türkiye’de olan bir krizi değil dünyadaki krizi çözmek için açıldı.

Ukrayna’dan gemilere yüklenen tahılın Türkiye’ye geleceğini zanneden ve “Ülke tarımını ne hale getirdiniz” diyen cahiller hemen politikayı bıraksınlar.

O koridor tahıl krizinden en çok etkilenen ülkelerde insanlar açlıktan ölmesin diye açıldı.

Türkiye, Rusya’nın Ukrayna sınırına asker yığmaya başlamasının ardından savaşın önlenmesi ve işgal başladıktan sonra da taraflar arasında ateşkes sağlanarak savaşın sona ermesi için büyük çaba sarf etti.

Bir yandan her iki tarafla ilişkilerini sürdürerek milli çıkarlarını korudu, diğer yandan da Karadeniz’in karşı kıyısına barışın hâkim olması için diplomatik girişimlerde bulundu.

Tahıl koridorunun amacına ulaşmasının ve İstanbul’da imzalanan anlaşmaya sadık kalınmasının Ukrayna ve Rusya arasında ateşkes sağlanmasına zemin hazırlaması ümit ediliyor.

Taraflardan birinin ihlali ya da üçüncü ülkelerin fitneleri sebebiyle anlaşmadan beklenen sonuçlar elde edilemese bile Türkiye, dünyanın birçok ülkesinde insanların açlıktan ölmemeleri ve birbirlerini öldürmemeleri için gösterdiği takdire şayan çabalarla çoktan tarihe geçti.