Tecessüs

Fatmanur Bektaş

Tecessüs, bir kimsenin özel durumunu merak edip öğrenmek için onun bilgisi ve rızası dışında gizlice araştırma yapmaktır. Gizli kalması istenilen bir durumu öğrenmeye çalışmak da tecessüs olarak nitelendirilir.

Arapça bir kelime olan tecessüs, "cesse" fiilinin "tefa'ale" babının masdarıdır. Casus kelimesi de aynı kökten türetilmiştir.

 Anlam itibariyle daha çok kötülükleri, kusurları araştırmada kullanılan bir tabirdir.

  Hiç kimse gizli hallerinin açık edilmesinden, sırlarının yahut gizli konuşmalarının dinlenmesinden hoşnut olmaz.  Böyle bir durumla karşılaşmak herkesi rahatsız eder.

Güzel dinimiz İslam mahremiyete çok önem vermiş; bir kimsenin evini gözetleyip izinsiz bakmayı, müsade almadan evine girmeyi, bir kapıyı üçten fazla çalmayı ve bu gibi durumları yasaklamıştır.

 Ayıp ve kusur araştırmak haramdır. Kişiyi günah sahibi yapar. Hadisi şeriflerden edinilen rivayetlerden biliyoruz ki kul hakkının hesabını Allah Azze ve Celle, iki kul arasına bırakmıştır. Bu hususta peygamber efendimiz:

"Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa, altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyâmet günü gelmeden evvel o kimseyle helâlleşsin! Yoksa kendisinin sâlih amelleri varsa, yaptığı zulüm miktarınca sevaplarından alınır, (hak sahibine verilir.) Şâyet iyilikleri yoksa, zulmettiği kardeşinin günahlarından alınarak onun üzerine yükletilir." (Buhârî) buyurmuştur.

  Tecessüs, İslam ahlakı ile asla bağdaşmayan bir durumdur. Müslümanın, Müslüman  kardeşinin kusurunu açık etmek yerine onu kollayıp kusurlarını örtmesi gerekir.  Nitekim İbn-i Mesut (r.a.), kendisine getirilerek hakkında;

“–Bu, sakalından şarap damlayan falanca kişidir.” denildiğinde o kimselere:

“–Biz ayıp ve kusur araştırmaktan men edildik. Bir kusur veya ayıp, kendiliğinden ortaya çıkarsa biz onun gereğini yaparız.” cevâbını vermiştir.

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- de, kusurları örtmenin fazileti hakkında şöyle buyurmaktadır:

"Kim arkadaşının ayıbını örterse, Allah da kıyâmet günü onun ayıbını örter.

Kim ki müslüman kardeşinin ayıbını açığa vurursa, Allah da onun ayıbını açığa vurur. Hattâ evinin içinde bile olsa onu ayıbıyla rezil eder."

Allahu Teala Müminleri birbiriyle kardeş kılmıştır. Kardeş kardeşin kusurunu araştırıp,onu zor durumda bırakmaz.

Bize düşen, evvelâ kendi hatâlarımızla meşgul olmak ve düzeltmek için gayret etmektir.

Ayrıca lüzumsuz ve boş işlerle meşgul olmak, Müslümanın imanının zayıflığının alametidir. Müslüman; yaptığı her işten, konuştuğu her sözden, harcadığı her andan sorumlu olduğunu unutmamalıdır.  Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:

"Ve onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler. Boş yere söylenilen sözden ve işlerden sakınırlar." (Mü'minun/3)