TEZKEREDEN ÖNCE

Oktay Aksu

ABD Başkanı Obama Işid’le mücadelede Amerikan askeri kullanmak istemediklerini, Kara harekatı için yerel ve bölgesel güçlerin kullanılmasını istediklerini belirtti ve ısrarla Türkiye’den koalisyona askeri destek vermesini istedi. Türkiye, Başbakan Davutoğlu’nun tabiriyle ateş denizinde güvenli bir ada olmayı sürdürebilecek mi? Klasik soru; bu müdahaleden kim kar eder, kim zarar eder.

            Amerika, Irak ve Suriye’ye yalnızca Işid için mi müdahale ediyor. Elbette hayır. Sömürgeci emelleri doğrultusunda Ortadoğu’ya nizam vermeye geliyor. Ama Vietnam’dan beri,  müdahale ettiği yerlerde kalıcı askeri güç bulundurmaya yanaşmıyor. Müdahale ettiği her yeri kaosa sürükleyip dönüyor. Daha önceki gelişlerinin hangisinden barış ve özgürlük çıktı, hiç birinden. Bu defa bölge ülkelerini de emellerine alet etmek istiyor. Ateş çemberi genişliyor, kaos derinleşiyor. Türkiye Amerika karşısında zayıf bir satranç oyuncusu gibi oyunu pat’a bırakmaya çalışıyor. Amerika’nın bilfiil karadan ve havadan askeri destek arzusuna,  tampon(uçuşa yasak, güvenli)bölge ve insani yardım teklifiyle karşılık veriliyor. Tampon bölgeye asker çıkartmanın risklerini göğüsleyebilecek miyiz?

            Bir Amerikan planı çerçevesinde Bilad-ı Şam’a tankla topla girmek Yeni Türkiye’nin tarihi misyonuna uygun bir hareket midir?  

            Her şey olabilir; Türkiye’de oluşabilecek kaostan istifade; Ak Parti iktidarını devirip, eski Türkiye’yi geri getirme hesapları yapılıyor olabilir mesela. Nasıl olsa yerli partner bulmakta hiç zorlanmazlar. Seç beğen al; Gezicimi olsun, diyalogcumu. Yoksa Sisi benzeri bir darbecimi?

            Işid bir yandan Amerikan kamuoyunda İslam’ın terörle özdeşleşmesinin, diğer yandan Amerika’nın Ortadoğu’ya müdahalesinin haklı gerekçesi konumunda. Özellikle 11 Eylülden sonra Amerika’nın kullandığı islamofobia algısı üretme araçlarının hiçbiri Işid kadar etkili olmadı. Işid’in kafa kesme görüntüleri karşısında ne kadar yüksek sesle İslam barış dinidir derseniz deyin bir anlam ifade etmiyor. Bir komedi dizisinden bir sahne geldi aklıma; Adam masaj salonuna girer ve masaj yaptırmak istediğini söyler, görevli:’’ Size Pelin hanım masaj yapacak’’ deyince bu çok hoşuna gider. Biraz sonra salona giren sumo güreşçisi fizikli Pelin Hanımı görünce, adam bağırarak kaçar; Kimi kandırıyorsunuz böyle Pelin olur mu?

             Pelin;  ince, zarif, güzel gibi çağrışımlar yapmaktadır duyanın zihninde. Oysa görüntünün çağrışımla hiç alakası yoktur.

            Amerikan kamuoyu Vietnam’dan beri ilk defa dış müdahaleye tepkisiz kalıyor. 11 Eylülün üzerinden onbeş yıl geçti. Ama Amerika’nın İslam dünyası üzerindeki restorasyon çalışmaları bitmedi ve ikiz kulelerin yerle yeksan olduğu görüntü, sürekli yeni,  çarpıcı görüntülerle desteklenerek müdahale gerekçeleri üretiliyor. Restorasyon restorasyona karşı; Yeni Türkiye, kadim tarihi ile barışarak İslam dünyasının hadimi olmaya çalışıyor. Amerika, bütün İslam dünyası ile beraber Türkiye’yi de yeni dünya düzenine boyun eğmeye zorluyor.

            Cumhurbaşkanı Erdoğan Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda hırsızın suçunu sorguladı. Kral çıplak dedi. Terör çok umurunuzdaydı da otuz yıldır Türkiye’yi uğraştıran PKK terörü ile niçin ilgilenmediniz dedi.

            Yüzyıllık İsrail terörüne niçin destek veriyorsunuz. Mısırda halkın tercihini desteklemek yerine niçin Sisi terörünü destekliyorsunuz. Terörün mağduru Müslüman olunca sesiniz çıkmıyor, faili Müslüman? Olunca bağırıyorsunuz. Bu topraklara rüzgârı siz ektiniz, fırtınayı bize mi biçtireceksiniz. İslam’ın yeni dünya düzenine bir cevabı var. Ve bu cevabı barışçı yollarla ifade etmesine izin vermediğiniz sürece ortaya çıkacak şiddetin sorumlusu sizsiniz. Sizi gidi emperyalistler sizi.