TÜİK sadece TÜİK değildir

Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal

Günümüze kadar İstatistik Müdüriyeti Umumiyesi (1918), Merkezi İstatistik Dairesi (1926), İstatistik Umum Müdürlüğü (1930), İstatistik Genel Müdürlüğü (1945), Devlet İstatistik Enstitüsü (1962) gibi farklı adlar aldıktan sonra, farklı yapılanma ile çalışmalarına 2005 yılından itibaren Türkiye İstatistik Kurumu[1] olarak ülkemizin; üretim, tüketim, dış ticaret, eğitim, çevre, sağlık, sanayi, tarım, ulaşım, haberleşme, nüfus, eğitim, adalet, inşaat, konut vb. gibi alanlarda meydana gelen gelişmeleri, değişmeleri ve süreçle ilgili resmi verilerini kamuoyuna açıklayan organdır.

Her ülkenin bizdeki TÜİK gibi, her konuda verilerini açıklayan bir kurumu vardır, Avrupa Birliği hakkında bilgileri kamuoyuyla paylaşan kurumun Avrupa İstatistik Ofisi - European Statistical Office - (Eurostat) olduğu gibi. Durum böyle olmasına rağmen, dünyadaki ülkelerin resmi istatistik kurumları arasında en çok tartışılanının, açık ara TÜİK olduğu yadsınamaz bir gerçektir. O zaman hemen akla gelen soru, neden TÜİK verilerinin tartışıldığı ve güveninin sorgulandığıdır. Bu konuda verilecek en kestirme cevap, TÜİK’in özellikle toplumun hemen tamamını ilgilendiren aylık ve yıllık enflasyon (TÜFE) oranlarıyla, harcama kalemlerinin fiyatları arasında aşırı açılan makastır.

TÜİK’in kamuoyuyla paylaştığı enflasyon oranlarına karşı duyulan güvensizliğin bir çok nedeninden birisi, Türkiye ekonomisinin açık ara lokomotifi konumundaki İstanbul’un ve ticaret ile sanayi sektöründe faaliyetlerine devam eden üyelerinin temsilcisi İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından açıklanan “İTO Geçinme İndeksi” ve TÜİK arasında, Esfender Korkmaz’ın 8 Ağustos tarihli yazısında da belirttiği gibi, Temmuz ayı aylık enflasyon; İTO geçinme endeksi % 2.62, TÜİK TÜFE oranı % 2.06, Temmuz ayı yıllık enflasyon; İTO geçinme endeksi % 42.48, TÜİK TÜFE oranı % 33.52, Ocak Temmuz 7 aylık enflasyon; İTO geçinme endeksi % 23.80, TÜİK TÜFE oranı % 19.08 gibi iki veri arasındaki ciddi oranda ortaya çıkan farktır.

Kamu kurumu niteliğindeki İstanbul Ticaret Odası’nın açıkladığı geçinme indeksi ile TÜİK’in açıkladığı TÜFE arasındaki farkın kaynaklarının açıklanmaya muhtaçtır. Bu konuda öncelikle TÜİK’in yetkili makamları tarafından, iki kurumun açıkladığı veriler arasındaki önemli oransal farkın nedenlerinin kamuoyunu tatmin edecek düzeyde bilimsel donelerle destekli ve belgeye dayalı olmak kaydıyla bilgilendirilmelidir.

Diğer akla gelen bir soru, halkın gelirinin büyük bir kısmını harcadığı mal ve hizmetlerin bütçelerinde kapladığı oran ile, TÜİK’in hesaplamalarda kullandığı oran birbiriyle yakın mıdır? Örneğin aylık geliri 30 bin TL. civarında olan yığın kesimin, temel ihtiyaçlarının (beslenme, barınma, giyinme, ısınma, temizlik, mutfak, eğitim) bütçelerindeki oran ile, TÜİK’in enflasyonu hesaplarken kullandığı oran arasındaki fark var mıdır? Varsa ne kadardır? Yoksa yok mudur? gibi sorular yetkililer tarafından, kamuoyunun tatmin olacağı şekilde verilen bilgilerle aydınlatılması, görev veya hizmetten ziyade bir zorunluluktur. Şayet bu yapılmazsa, yani seksen altı milyon halkın gözünde, tüm açıkladığı verilere karşı bu zamana kadar oluşan güvensizlik bulutları ortadan kalkmayacaktır. Çünkü TÜİK’in açıkladığı aylık, yıllık ve on iki aylık ortalamalara göre değişim oranı verileri o kadar önemli ki; kamu kesimi çalışanlarının maaşları, emeklilerin maaşları, asgari ücretin tutarı, hammadde – ara mal – mal – hizmet fiyatları, konut ve işyeri kiraları gibi alım satıma konu olan hemen her şey, açıklanan enflasyon oranına göre fiyatlandırılmaktadır.

TÜİK’in yaptığı hatalı veya yanlış bir hesaplama, sınırlı sayıdaki belirli kesimlerin lehine ancak halkın büyük çoğunluğun yaşam kalitesini olumsuz etkileyecek doğrudan sonuçlara yol açacağı ortadadır. Bu nedenle TÜİK, bir an önce kamuoyunun güvenini sağlayacak bilgileri kamuoyuna açıklamalıdır.


[1] https://www.tuik.gov.tr/Kurumsal/Kurum_Tanitim_Filmi, ET:08.08.2025