TÜRKİYE ÇOK MU YALNIZ?

Hakan Bahçeci

Herhangi bir haberin herhangi bir şekildeki haliyle çeşitli medya organlarında okunduğunu biliyorsunuz. Haber, aynı cümlelerle farklı ekonomi politik yapılara sahip sitelerde çıkıyor. Altına yazılan yorumlara bakınca ülkenin nerelerde olduğunun ipuçlarını alıyorsunuz eğer buna niyetiniz varsa.

            Yazımız “haber” kavramı ve teknik boyutlarıyla ilgili değil elbet. İnsanımızın olan biten karşısında bu kadar uçlara çekilip olanca gücüyle yumruklarını sıkmasının kimi yalnızlaştırdığını görmüyor olması…

            Haziran seçimlerinden başlayarak bazı şeylerin değiştiğini ya da değişmeye gebe olacağını herkes fark etti. Türkiye’nin keskin bir kıskaca alındığını dillendirmeye başladı hemen herkes. Güneydoğuda ortaya çıkan tablo zihinlerdeki algıyı tekrar sorgulattı. Sınırımızdaki hareketlilik artı, arttıkça üretilen senaryolar çoğaldı.

            Türkiye’nin son yıllarda aldığı ya da alamadığı inisiyatif aslında yazılan senaryoların revize edilmesine yol açsa da gaye, hep bu ülkenin yalnız bırakılması ve öteden beri arzulanan parçalanmış yapıyı ikame etmektir.

            Son birkaç gün, kalkan uçaklar, başlatılan operasyonlar, gözaltılar, bombardımanlar ve bunların politik yansımaları; herkes her şeyi her şekliyle söylüyor. Türkiye’nin, adında “İslam” olan bir örgüte destek veriyor algısı ustalıkla oluşturuldu. “Müdahale etmiyor, nasıl olur” diye bağırıp çağıranlar, uçaklar kalkınca “yanlış rota” deyip bir başka çığrışın içine girdiler.

            Kimisi ülkeyi iç savaşa sürüklediği için hükümete veryansın ediyor, kimisi operasyonun gereksizliğinden dem vuruyor. Amacın seçimde avantaj sağlamak olduğunu dillendirenler var.

            Bazıları, sonuna kadar gidilmeli, bitsin artık, ne olacaksa olsun heyecanını paylaşmaktan geri durmuyor. Amerika ile varılan mutabakata kızanlar çok, buna karşın “bak Avrupa’da bizim yanımızda” diyenler de var.

            Gün yüzüne çıkan yüzler var, düşen maskeler… Tavrı ve tarzı konusunda özgün ve özgür olamayan kalemler kadar politik figürler de var. Bununla birlikte şu an hükümet etme görevinde bulunanların ihanet içinde olduğunu bağıranlar ile sonuna kadar gidilmesini salık verenler aynı çatı altında bulunmaya ve çatıyı kendi sütunlarını korusun diye isteyenler var.

            Yukarıda söylediğim yaklaşımların her tondan ve seviyeden olanı içine çekiyor bizi. Oysa biliyoruz ki Türkiye, bu topraklarda Türkiye olmasından ve Türk olmasından dolayı ne kadar ülke varsa hepsinin ilgi odağı içindedir. Dünden başlamıştır oyun ve yarına devam edecektir.

            Çevremizde olan ya da çevremizdeymiş gibi görünen ne kadar oluşum, devlet, örgüt varsa hepsinin bizimle ilgili bir hesabı olduğu gerçektir. Asıl olan söyleyip durduğumuz “üzerimizdeki oyunlar” ile ilgili yalnız da kalsak oyunu biz kurabilecek miyiz, sorusuna cevap verebilmektir.

            Diğer yandan, bu ülke bu topraklar için nasıl oluyor da bunca farklı hesap, farklı çıkar ve farklı metotlar öne sürülüyor. Sahi “milli birlik ve beraberlik” denilen şey kimin birliği ve neyin beraberliği, yoksa farklı bir Türkiye’de yaşamak isteyenler mi var?