ÜÇ ÖKÜZ

Sezai Keskin

Bir zamanlar dağda bayırda hep birlikte gezen üç öküz varmış. Akça öküz, sarı öküz ve kara öküz hiçbir sürüye katılmazlar ve birbirlerinden ayrılmazlarmış. Birlikte otlar, yemeklerini paylaşır, aralarında bazen anlaşmazlık çıksa da herhangi bir düşman saldırısı karşısında birlikte savaşırlarmış. Karşısında altı sivri boynuz gören saldırgan da fazla uzatmadan arkasını döndüğü gibi kaçarmış. Ünleri iyice yayıldığından fazla saldıran da olmaz, üç öküz istedikleri çayıra gider, rahatça otlarlarmış. O sıralarda ormanlar kralı aslan biraz sıkıntılıymış. Bölgesindeki av hayvanlarının sayısı iyice azalıyor, kurtulanlar uzaklara kaçıyormuş. Üstelik başka yırtıcı hayvanlar da aslana rakip olmaya başlamışlar. Bir gün aslanın yolu üç öküzün otladığı çayıra düşmüş. Üçü de birbirinden besili öküzleri görünce aslanın ağzı iyice sulanmış, "Bunların her biri beni bir hafta idare eder" diye düşünmüş. Öküzler de tehlikeyi hissedip birbirlerine sokulmuş, boynuzlarını ileri çıkarmışlar. İşinin kolay olmayacağını kestiren aslan yumuşak ve barışçı bir sesle "Merhaba öküz arkadaşlar, nasılsınız?" diye seslenmiş. Öküzler de tedbiri elden bırakmadan "İyiyiz sayın kralımız, sağ olun" diye cevap vermişler. Öküzlerin yine de gevşemediklerini gören aslanın aklına bir fikir gelmiş. "Korkmayın öküz arkadaşlar" demiş "Buraya sizi yemek için gelmedim..." Sonra inandırıcı sesiyle devam etmiş: 
- "Tam tersine, siz bu otlaktayken dışarıda beliren tehlikelere karşı sizi uyarmaya geldim. Haberiniz olsun, son günlerde kaplan, panter ve sırtlan çok azdı. Herkese saldırıyorlar. Üstelik insanoğlu da buraları keşfetti ve yiyecek bulmak için her gün gelmeye başladı. Ben de kralınız olarak sizleri uyarmaya geldim." Bu sözler üç öküzün üzerinde gereken etkiyi yapmış, öküzler gevşemiş ve dışarıdan gelecek tehlikelere karşı kendilerini koruma planları yapmaya başlamışlar. Birkaç gün sonra aslanın midesi iyice kazınmaya başlamış. O sırada akça öküz ilerdeki dereden su içmeye gitmiş. Aslan kara öküzle sarı öküzü yanına çağırıp fısıldayarak ve sesine korku ifadesi vererek şöyle demiş: 
- "Arkadaşlar büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Bu akça öküzün beyazlığı çok uzaklardan dikkat çekiyor, geceleri bile görünüyor. Düşmanlarımız bunu görür ve yerimizi bulursa mahvoluruz. Benim düşüncem şu ki, bu akça öküzden kurtulalım, böylece kendimizi güvenceye alalım. Ne dersiniz ?" 
Uzun süredir aynı otlakta kaldıkları için yiyecekleri de azalmaya başlamış olduğundan sarı öküzle kara öküz hemen aslanın fikrine katılmışlar."Aslan kralımız haklıdır" derken bundan sonra otlakların ikiye bölüneceğini düşünüyorlarmış. Aslan devam etmiş: 
- "Şimdi bunu otlaktan dışarı gönderirsek hem yerimizi belli etmiş oluruz hem de akça öküz düşmanlara yem olur. Yani hem tehlike yaratmış hem de düşmanlarımıza iyilik yapmış olacağız. Diyorum ki akça öküzü ben yiyeyim de düşmanlara yar olmasın." Kara öküzle sarı öküz bu fikre de katılmışlar ve akça öküz hemen aslanın midesine göçüvermiş.
Aradan birkaç gün daha geçmiş, bu kez kara öküz ırmağa su içmeye gittiğinde aslan sarı öküzle konuşmuş ve kara öküzün karalığının yarattığı tehlikeleri anlatmış. Sarı öküz çabuk ikna olmuş ve kara öküz de aslanın midesine gitmiş. Birkaç gün sonra aslan yine acıkmış ve sarı öküzü yanına çağırmış. Sarı öküz gelmiş ve meraklı bakışlarla aslanın karşısında durmuş. Aslan kükremiş: 
- "Ey öküz oğlu öküz! Niye öyle bakıyorsun? Sıranın sana geleceğini hiç düşünmedin mi? Üstelik sana renginin sarılığıyla ilgili hikaye anlatmama da gerek yok!"

Sonra bir pençede sarı öküzü devirmiş ve midesine indirmiş. Üç öküzün hikayesi de böylece sona ermiş. İşte Öküzlük böyle bir şeydir...

 

İlk Filistin kurban edildi, herkes seyretti, sonra Doğu Türkistan işgal edildi, kimse sesini çıkarmadı. Dün Irak, Afganistan, Somali, Sudan yağmalandı, ülkenin tüm kaynakları talan edildi, kadınların ırzına geçildi, halkına türlü zulüm ve işkenceler yapıldı. Bugün Arakan, Tunus, Libya, Suriye, Mısır yakılıp yıkılıyor, kimse umursamıyor. Duyan, gören yok!                        Bu saydıklarımızın tek ortak yanı İslam ülkeleri olmasıdır. Yakında sıranın hangi öküze geleceğine vahşi aslanlar karar verecek. Ha bu arada zevk-ü sefa içinde saltanat hayatı süren, bir eli yağda diğer eli balda olan vahşi batının kuklası, Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri diktatörleri sıranın kendisine geleceğini de iyi bilmelidir.

Ey zavallı Müslümanlar! Birlik olun, parçalanmayın. Sizi midesine indirmek için bekleyen içeride ve dışarıda bir sürü düşmanınız varken birbirinizin gözünü oymayın, birbirinizi arkadan hançerlemeyin. Dostunuzu ve düşmanınızı iyi bilin. Kırk yıllık dost bir an da düşman olamayacağı gibi, kırk yıllık düşmanın da bir an da dost olamayacağını akıldan çıkarmayın…