Yaratılışımızın gayesi: Kulluk

Ramazan Köroğlu

Ebû Musa el-Eş’arî’nin bize naklettiğine göre, Allah Resulü (sav)         şöyle buyurmuştur: “Allah, Âdem’i yeryüzünün her tarafından aldığı bir miktar topraktan yarattı. Bu sebeple Âdemoğulları (renk ve tabiat yönünden) yeryüzü kadar (değişik şekillerde vücuda) geldiler. Onlardan kimi kızıl, kimi beyaz, kimi siyah, kimi de bunların karışımı (melez); kimi yumuşak, kimi sert, kimi kötü, kimi de iyi (huylu olarak dünyaya) geldi.” (Hadis-i Şerif)

  Allah-u Teâlâ alemleri yoktan var etmiş ve eşrefi mahlukat yani yaratılanların en şereflisi olarak da İnsanı yaratmıştır. Görebilen gözler içinde yarattığı her şeyi hem insanın hizmetine sunmuş hem de bir mesaj vermeyi gayelemiştir. Kuran-ı Kerim yaratılış olgusunun ayrıntıları üzerinde durmamış inananları yaratılışın amacı ve gayesi hakkında düşünmeye sevk etmiştir.

Nitekim Kur’an, Yeryüzünde dolaşın da Allah başlangıçta nasıl yaratmış bir bakın.” İkazıyla insanın, sahip  olduğu  akıl ve  duyu gibi melekelerle, buna            dair bir fikir edinebileceğini      ima etmektedir. Buna göre kâinattaki her       şey, yaratılanların çoğuna üstün kılınan insan için yaratılmıştır.

Allah-u Teâlâ yaratılışı şöyle anlatmaktadır; Bitişik hâlde olan göklerle yerin birbirinden ayrıldığını”, sonra, göğün bir           tavan gibi” “yükseltilip” “belli bir düzene konduğunu”, “birbiriyle ahenkli yedi göğün yaratıldığını”, “dünyaya en        yakın olan göğün yıldızlarla donatıldığını”        ve “her biri belli bir süreye kadar akıp gitmekte olan güneşin ve ayın yaratıldığını” “ayın gökte aydınlık veren bir         nur, güneşin ise ışık saçan bir kandil yapıldığını”, daha sonra  Allah’ın  (cc),  “yeri yayıp” “döşediğini”, geniş yollarında gezip dolaşalım         diye yeri insanlar için bir döşek yaptığını,  sarsılmayalım diye oraya yükselen dağlar yerleştirdiğini,    istediğimiz yere rahat gidebilelim diye dağların arasında geniş yollar açtığını kendine ait eşsiz üslûbuyla aktarmaktadır. Bunların hepsinde gören gözler için mesajlar vardır.

***

Peki bu yaratılış sonucunda insana düşen görev nedir?

Abdullah olabilmektir.

Abdullah olmak; Allah’a(cc) sağlam bir teslimiyeti ve kulluğu gerektirir.

Abdullah olmak; insanların gördüğü zaman Allah’ı hatırlatacak kadar fıtrat üzere olmayı gerektirir.

Abdullah olmak; sınırlarımızın ve sorumluklarımızın olmasını gerektirir.

Abdullah olmak; el-alem ne der diye değil Allah ne der diye olaylara bakabilmektir.

Ve biz Abdullah olunca özgürlüğümüz o zaman başlar o zaman yaratılış gayemize ulaşırız.

Kısacası Zihinlerimiz Abdullah olmadan özgürleşemez.

Abd-ullah olmamız duasıyla…

***