ZAMANIN AKIŞI

Hasan Mutluoğlu

Bir yazıya başlık atmak,başlığın anlamına uygun açıklayıcı yazı yazmak hiç kolay olmuyor. Atalarımızın; “Söz uçar,yazı kalır.” Özlü sözü bağlayıcı ve dikkat edilmesi gereken bir mihenk taşı niteliğinde.

Yazılı olarak ifade edeceğiniz her söz sizi bağlıyor.Her an etkisini devam ettiriyor.Yazmak onun için zor.Ama;düşünceleri paylaşmak,yeni ufuklara doğru yelken açabilmek için yazmak gerekiyor.

Başlığa dönecek olursak.Zamanın akışı çok hızlı.Aslında zamanın hızı aynı.Ancak;zaman içinde meydana gelen olayların çokluğu,zamanı kullanmadaki becerimiz yetersiz kaldığından  böyle bir serzenişte bulunuyoruz.

Son hafta içinde ülkemizin gündemine yetişemediğimiz gibi.Haftalık yazmaya çalıştığımız makale konusunu belirlemeye çalışmakta zorlanıyoruz.

Şeyh Edebali’nin;”İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.”ahlakı düstüru ile hareket eden devletimizin, IŞİD elindeki rehineleri kurtarması,hiçbir menfaatin insanın/bireyin önüne geçmediğinin çok bariz bir örneğidir.

Son yüzyılda –Kurtuluş Savaşı dönemi dışında- devletin bu kadar emin ve kendine güveni güçlü olarak hissedilmemiştir. Allah (c.c) Devlete ve Millete zeval vermesin.(Amin)

Cumhurbaşkanımızın BM genel kurulunda yaptığı konuşmanın ne kadar önemli ve etkili olduğunu,dünya ülkelerinin tepkisi ile anlamış olduk.

Mazlumların sessiz çığlığı”nı bütün dünyaya duyurarak “Sessiz dünyanın sesi”oldu.Dünyanın 5 ten büyük olduğunun farkındalığını ortaya koydu.

Cumhurbaşkanının konuşmasını televizyondan izledim.İfade ettiği gerçeklerin genel kurulda kabul görüldüğünün göstergesi konuşmanın sık sık alkışlanması idi.

“Yeni Türkiye” olması gereken yeni dünya düzenine göre “Tarihe not düşen uyarısını” bana göre başarılı bir şekilde yerine getirmiş oldu.

Allah’ın bizlere yüklediği önemli sorumlulukların farkında olanların yapması gereken önemli bir tepkiyi,devlet yönetcilerimiz tarafından ortaya kondu.Devamının daha iyi olması dileğimizdir.

Cumhurbaşkanının ve başbakanın şu ifadelerini önemsiyorum/önemsemeliyiz.”Türkiye Devleti sıradan bir devlet değil.Bir zamanlar başkalarının senaryolarında,vasat roller üstlenen figuran devlet hiç değil.”

Ülkemizin coğrafyasını,tarihini,”KADİM MEDENİYET VE KÜLTÜRÜNÜ” islam dinini bu ülkenin çocuklarına/gençlerine gereği gibi öğretmeli ve benimsetmeliyiz.

Büyük ülke olmak,süper güç olmak;coğrafyanın genişliği,ekonomik güç,ileri teknoloji ve sanayi ile değil,yetişmiş insan gücü/sayısı ile olacağını unutmamak gerekir.

Makineleşme ve teknoloji çağında yapabileceklerinizi insan unsurunun önemini göz önüne almadan gerçekleştirebilmeniz mümkün olmaz.

Ülkemizin,-her zamankinden daha fazla- yetişmiş insana ihtiyacı olduğunu hepimiz düşünüyor ve ifade ediyoruz.Bu önemli işi gerçekleştirecek olan MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI ve her kademedeki eğitim/öğretim kurumlarıdır.

Yetiştirilecek/yetişmiş insanımızın olması gerktiği kişiliği kazandırmak eğitimin en önemli görevidir.Bunu sağlayabilmenin yolu,planlı/programlı çalışmaktan geçer.Devlet hayatında durağanlık söz konusu olamaz.

Son dönemlerde MEB “Yeni Türkiye”anlayışını yakalayabilmek için çeşitli değişiklikler yapmakta.Yapılan bazı değişikliklerin aksaklıkları görüldüğünde vaz geçilmekte.

Müfredatta,kılık kıyafette,kitap ve okullarada kullandırılması istenen teknoloji ürünlerinde yapılmaya çalışılan değişiklikler ve vaz  geçişler gibi.

Bütün bu çalışmalar,şüphesisiz daha iyinin tespitini sağlayacaktır.Fakat zaman israfına ve emek kaybına sebep olmakta.Bu aksaklık düzeltilmelidir.

Devlet yapacağı işi önceden çok iyi düşünmeli,irdelemeli ve sonuçlarını da tahmin ederek planlayarak yapmalıdır.

Yapılacak iş ve faaliyetler, ehline emanet etmede hassasiyet gösterilerek gerçekleştirilmesi başarıyı getireceği muhakkak.

Allah’ın örnek gösterdiği Müslümanlar” haline nasıl geleceğimizi düşünmek ve bulmak zorundayız.

Bu önemli işin eğitimden geçtiğini asla unutmamalıyız.Örnek Müslüman,örnek DEVLET olmak dua ve dileğimiz olsun