Zevkin Veresiyesi Futbolun Vergisi

Hakan Bahçeci

Şu günlerde futbol kulüplerinin devlete olan vergi borcunun affı ile ilgili haberlere rastladınız sanırım. Futbol kulüplerinin yaklaşık olarak yüz on milyon Türk Lirası civarında vergi borcu olduğu söyleniyor. Çok para.

Kahve kültürü olanlar bilir; çoğunlukla bozuk bir hat ile mukavva kartona “zevkin veresiyesi olmaz” yazılıdır. Yani paran yoksa oyun oynama demektir kısaca. Futbolu, kahve oyunları ile benzeştirdiğim algılansa da, işin zevk ve eğlence kısmı ortak olsa gerek.

PAŞA DAİRESİ

-Paşam, televizyonda yayınlanan evlilik programlarına katılsak mı acaba?

-Ya hu Gözüm, onlar evlendirecek adam değil kavga edebilecek adam arıyor.

Her ne kadar futbol bir spor da olsa, artık kitlelerin bir eğlence ve zevk aracı olduğu muhakkak. Bir futbol maçını izlemek için, bir bilet almalı, bir futbol paketine üye olmalı ya da en azından bir televizyonunuz olmalı. Hepsinde peşin olarak ödersiniz ücretinizi. Sizi eğlendirmek, zevkli bir futbol izletmek isteyen kulüpler kuvvetli bir takım kurmaya çalışır ve maçlarda galip gelmeyi hedefler.

OLTANIN UCU

Ana Muhalefet Partisi lideriniz; “Hükümete kredi açıyoruz.” Sözlerine başbakanın cevabı: “Kendisi muhtaç-ı himmet dede, nerede kaldı gayrıya himmet ede. Sen nereye kredi vereceksin, sen krediye muhtaçsın bir defa, dur bakalım.”

 

Buraya kadar işin eğlence olduğunu farz edelim lakin işin hiç de böyle olmadığını hepimiz biliyoruz. Futbol artık bir endüstri dünya üzerinde önemli bir sektör haline gelmiştir. Kulüpler, büyük şirketler gibi çalışmaktadırlar. Global dünyanın üzeri açık kahvehaneleri gibidir statlar. Futbol ekonomisi, iktisadi standartların işlemediği, klasik ekonomi yöntemlerinin sökmediği bir yapıya sahiptir. Milyon dolarları bulan transfer ücretleri, dudak uçuklatan bonservis bedelleri aslında görünmeyen bütçenin kremalı kısmı gibidir. Arka planda daha büyük işler, daha büyük pazarlıklar ve tamamen kapitale dönük bir mekanizma olduğu gerçektir. Ancak nedense bu mekanizmanın nasıl işletildiği ve hangi argümanlarla yürütüldüğü kamuoyu tarafından hiç bilinmez.

 

Futbolun finans kaynakları ve bu kaynakların nasıl kullanıldığı ile ilgili derin bir araştırma yapılamıyor, yapılanlar da eksik kalıyor. Futbolun sadece futbolcudan oluşmadığı da bir gerçek. Misal, tüm liglerde kaç kişi top oynuyor, bunların sosyal güvenceleri ne durumda, ücretleri nasıl belirleniyor? Statlar ve gelirleri, yapılışları, kullanımları bir şehre ne katar, o kentin futbol takımının hangi ligde olması sosyolojik olarak nasıl değerlendirilmeli? Ve elbet asıl konu reklam ve sponsorluk gelirleri nedir? Özel bir kanalda ücret karşılığı maçları izletmeyi hiç sormuyorum.

BİRKAÇ DİZE ŞİİR

Kalmaz yüreğimin arzuhalde nefesi,

Dilekçemi yazanların kurumuş mürekkebi,

Atiye bakacak yüzüm kalmadı,

Maziye tükürdüğümden beri.

                                   Hakan Bahçeci

 

Görünen o ki meşin yuvarlağın kale çizgisini geçmesi tek bir gol anlamına gelmiyor. “Biz kendi aramızda top oynayalım, eğlenelim.” Diyecek bir durum yok artık. UEFA denilen kurum, size transfer yasağı koyabiliyor. “Para benim, futbolcu da gelmek istiyor, sen karışma” diyemiyorsun. Sistem kendini kontrol eden bir mekanizmaya sahip, her adımını sadece kendisi takip ediyor. Bunun bilinmesine, bunca gelir kalemine rağmen kulüpler borçlanma konusunda birbirleri ile yarışıyorlar.

SÖZÜN NAMUSU

Kardeşine verilen nimet sana verilmemiş olabilir. Ona bir nimet verilmişse sana farklı nimetler lütfedilmiştir. Hangisinin daha hayırlı olduğu bilinemez.

Kulüpler neden borçlanırlar? Ayağını yorganına göre uzatmıyor da ondan diye cevap versek şimdi yakışık almayacak. Ama onlar devlete olan vergi borçlarının affını, silinmesini istemeyi kendilerine yakıştırıyorlar.

PAŞAMIN TÜRKÜLERİ

“Yatma yeşil çimene

Uyur uyanamazsın

Yarim benim sevdama

Niçin dayanamazsın.

Al beni kıyamam seni.

Seni gidi yalancı seni”

            Çanakkale Yöresi

            (Çemberimde Gül Oya isimli türkünün yöresel manisi)

 

Hem gişede bilet parasını peşin alacaksın hem de vergi borcunu ödemeyeceksin. Tuhaf bir durum değil mi?

 

KALEMİN SADAKASI

Rasûlullah (sav) buyurdular:

 “(Kulunu) Allah’tan daha çok kıskanan bir varlık yoktur. Bu sebeple O, çirkinliklerin açığını da gizlisini de haram kılmıştır…” (Müslim, Tevbe, 33, 32-35.  Buhârî, Tefsîr, 6/7; Tevhîd, 15)