Zihniyet dönüşüm sürecindeki üniversite

Şenol Metin

İnsanı yaratılış hikmetine uygun davranmaya mecbur bırakan, bu hikmete uygun davranmadığında rahatsız eden içsel bir güç olarak vicdan, bazen haykırışları öyle rahatsız eder ki insanı, ya fabrika ayarlarına geri döndürür ya da insan vicdanın sesini kısar, kulak vermez olur. Vicdanını susturmayı başaran insan ise insanlığından müstafi olur ve bir canavara dönüşür. Bu, makamlar, kurumlar için de böyledir. Bir makam, bir kurum varoluş hikmetine uygun davranmadığında onu rahatsız edecek, varoluş hikmetini hatırlatacak bir sese ihtiyaç vardır. Mahşeri vicdanın tecessüm ettiği yapı olarak sendikadan bu haykırış beklenir. Bu haykırış kurumları, makamları rahatsız eder. Bu nedenle, sendika-yönetim ilişkileri genellikle sorunludur. Tıpkı vicdanın, insan ile ilişkisi gibi…

Vicdanını devreden çıkaran insan, nasıl insanlıktan müstafi olursa, bir canavara dönüşürse,  kamusal vicdan mesabesinde olan sendikalar da etkisizleştiğinde kurumlar, makamlar zulüm mekanizmasına dönüşür. O hâlde kamusal vicdanı tecessüm ettiren sendikalar ile kurumların birlikte çalışmayı, müzakereyi içselleştirmesi gerekir. Sendikaları güçlü tutmak için kurum idari kurulları gibi yönetime katılma araçlarını çeşitlendirmek gerekir.

Bu çerçevede Konya üniversitelerinin yetkili sendikası Eğitimciler Birliği Sendikası Konya 2 No’lu Şubesi;

Kurum İdari Kurullarına hem kamusal vicdanın tecessüm ettiği bir platform olarak hem de üniversite çalışanlarının sorunlarının üniversite yönetimine aktarıldığı, müzakere edildiği bir mekanizma olarak özel bir önem atfetmekteyiz.  Kurum İdari Kurulu, her yıl nisan ve ekim aylarında üniversite yönetimini temsilen rektör yardımcısı, genel sekreter ve personel daire başkanından, yetkili sendikayı temsilen de şube başkanı, üniversitenin sendika temsilcisi ve mevzuattan sorumlu başkan yardımcısından oluşan  bir kuruldur. Kurul kararları istişari olmakla birlikte kararların kamuya ilan edilmesi, kurul üyelerinin üniversite yönetimindeki ağırlığı nedeni ile kurul,  istişari boyutun ötesinde  icrai bir kurul haline gelmektedir.

Ekim ayında her 3 üniversitemizde de gerçekleşecek Kurum İdari Kurulu hazırlık çalışmaları bağlamında 2017’den beri yaptığımız kurul tutanaklarını incelediğimde üniversite idari ve akademik personelinin pekçok sorununu, bu kurulda gündeme getirdiğimizi, önemli bir kısım sorunun çözümlendiğini, bazıları ile ilgili iyileştirmelerin olduğunu, bazıları ile ilgili de müzakere ve mütalaaların devam ettiğini gördüm.

Kurulun gündeminin 2018 ve 2019’da daha çok ayrımcılıkla mücadeleye odaklandığı görülmektedir. 2020’de ise Kurul, Akademik Yükseltilme Yönetmelikleri, Görevde Yükselme Sistematiği gibi daha teknik düzeyli alanlara yoğunlaşmıştır.

Öncelikle ayrımcılıkla mücadele bahsinde;

Üniversiteler, akademik ve idari olmak üzere 2 ana hizmet sınıfından oluşmaktadır. Batıda örneği olmayan bize mahsus bu ayrım işbölümünden ibaret olması gerekirken, üniversite bunu onlarca yıllık tarihinde bir statü farkına hatta kasta dönüştürebilmiştir. İşbölümünden statü ve kast üreten bir kurum kültürünü içselleştiren üniversite,  akademik personeli de süreç içinde kendi içinde kastlaşmıştır. En altta araştırma görevlileri ile öğretim görevlilerinin olduğu akademik kastta, ara form eski ismi ile yardımcı doçentler üst sınıfta da profesörlerin olduğu bir hiyerarşi…

Askeri bürokraside bile göremeyeceğimiz katılıkta hiyerarşi ve kast sistemi…

Öyle ki, üniversitenin önemli günlerinde hazırlanan saat, ajanda gibi promosyon ürünler sadece öğretim üyelerine verildiği, öğretim görevlileri, araştırma görevlileri ve idari personel yok sayıldığı, kapsam dışı tutulduğu bir sistem. Bu sistemde banka promosyonları sadece öğretim üyelerine dizüstü bilgisayar olarak dağıtıldı. Yemekhaneler, araç park yerleri bile farklılaştırıldı, bir memur ile öğretim üyesi aynı yerde yemek yiyemedi. Farklı yer bulunamazsa araya paravanlar atıldı. Hatta okuyucularımızdan özür dileyerek Dekan WC’lerini bile gördük. Şükür ki Konya, bu kastlaşmayı WC boyutunda yaşamadı.

Bu süreçte Konya medyasının ve kamu haber sitelerinin desteği hep yanı başımızda idi. 2018 ve 2019 Kurum İdari Kurullarında ilk gündem maddesi hep bu ayrımcılıkla mücadele oldu. 2020’ye geldiğimizde bu sorunun büyük oranda çözüldüğünü görmekteyiz. Bazı eski zihnin davranış reflekslerini görsek de artık sorun, genel bir sorun olmaktan çıkmıştır, çıkmıştır.

2020’den itibaren Kurum İdari Kurullarında,  üniversitenin eğitim, öğretim ve bilim üretme kapasitesini arttırmaya yönelik daha teknik düzeyli alanlara yöneldiğimizi ifade etmiştik. Çalışma barışını tesis eden, liyakat esaslı bir personel yönetim biçimini içselleştirmeye yönelik bir zihniyet dönüşüm sürecinde olduğumuzu ifade etmeliyim. Bu dönüşümde de Kurum İdari Kurulları stratejik role sahip.

Mücadeleye devam,

Bizi izlemeye devam edin.