Zor, Oyunu Bozar!

İpek Özkayaalp

Saygıdeğer Kardeşlerim,

Bizi var Eden ve Varlığından haberdar Eden, nimetleriyle bizi rızıklandıran ve ahirette de "sadece müminleri" rızıklandıracak olan Rabb'imize hamd ü senalar olsun. Bu dünyanın imtihan yeri olduğunu biliyoruz, bizler bu bilince sahip insanlarız elhamdülillah. Öldükten sonra yaptığımız iyi veya kötü her şeyin adalet-i ilahiyye'de yerini bulacağına inancımız tam. Bu sebepten dolayı müsterihiz, hâliyle ölümden korkmuyoruz! Bizler Allah’tan gayrı hiçbir şeyden korkmuyoruz. Çünkü O'nun "rahmetinden" ümidimizi hiç kesmedik ve bize rahmeti ile muamele edeceğinden de ümitliyiz!

Hayatta olmamızın gayesi ise Allah’ı bilmek ve O'nu sevmek. Marifetullah, muhabbetullah... Zira "Bilinmek istedi, her şeyi ve herkesi yoktan var etti!" Allah'ı bilmek ve sevmek ile görevlendirilen bizlerin yaşantımızla da ümmet olma şuurundan uzak olanlara örnek, ümmet olmaya aday olanlar için de vesile olmaya çalışmanın yeryüzündeki faaliyetimizden biri hatta en önemlisi olduğuna inanıyorum. Diğer her şeyin de bu temele dayandığı ve peşi sıra geleceği aşikâr. Biz temeli sağlam tutalım yeter ki. Bunun, bütün insanlara karşı Allah’ın bize vermiş olduğu bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Biz mü’minler, Allah'ın yeryüzündeki halifesiyiz. Bu son derece ulvi bir görev ancak mesuliyeti son derece ağır! Çünkü yarın mahşerde "nasipsizlerin suçlayacağı ilk zümre" biz olacağız belki de! Ya Rabbi, bunlar bize örnek olmadı, seni bize anlatmadı, yaşantılarıyla bizi Sana getirmediler, diyecekler belki. O zaman ne yapacağız? Vakit varken kendimize çekidüzen vermeye "Besmele" çekmeliyiz vesselam. Bu her Müslüman'ın şahsi vazifesi!

Diğer durum ise tarihi bir sorumluluğun verdiği mücadelenin getirisi. Yani atalarımızın İ'la-yı Kelimetullah davasında ulaştığı zirvenin bugün çok gerisindeyiz ve en az o zirveye ulaşmak ceddimize karşı sorumluluğumuzdur!

Tarihi bir dönemden geçiyoruz; küllerinden yeniden doğan muhteşem bir Türkiye, İslam'ın mührünü yine dünyaya vuracak ve inşallah kıyamet kopmadan yine dünyaya hakim olacağız! Bizler Allah nasip ederse şanlı ecdadımıza yaraşır torun olarak bunu kendi gözlerimizle göreceğiz! Nasıl ki bizim ecdadımız imanı, ahlakı ve adabı yaşantılarıyla dünyanın her bir yerine yaymışlar; şimdi sıra bizlerde! Her birimize görev düşüyor. İnsanları zulümden, kötülüğe maruz kalmaktan ve kötü hâllere düşerek yaşamaktan kurtaran ecdadımızın ayak izlerinden gitmek ve bunu da Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında olarak yapmak her Müslüman'ın boynunu borcu. Çünkü atalarımız o gün bu şerefli vazifeyi Hak yolda yürüyen liderlerine sadakatle bağlı olarak yaptı. Bugün de biz yine Hak yolda olan liderimiz etrafında kenetlenerek bu şerefli vazifeye talip olmalıyız! İslâm’ı bu dünyaya yaymak için gayret gösteren ecdadımız, ahirete göç etmiş; bayrağı bize devredip salih geçmişlerimiz gibi bu sorumluluğu yerine getirmekle baş başa bırakmışlardır. Nihayet o günler ufukta göründü.

Dünyada dengeler değişmeye başlıyor. Türkiye ise son yirmi senede yapmış olduğu yatırımlarla, Millî ve yerli üretimlerle, sanayi sektöründeki gelişmelerle; TOGG, altyapı ve ulaştırma alanındaki atılımlarla; ekonomimize artısı olacak köprüler, yollar, hızlı tren hatlarıyla ve Savunma sanayindeki müthiş çalışmalara göğsümüzü kabartan KIZILELMA İNSANSIZ SAVAŞ UÇAĞI'nı ekleyerek, "Geri döndüm!" mesajını verdi artık!

Türkiye’nin Süper güç olma yolunu hızla katettiğini gören sözde müttefiklerimiz ve onların içimizdeki uzantıları ise adeta ne yapacaklarını şaşırmış bir şekilde Cumhurbaşkanımıza ve Cumhur İttifakı'na fütursuzca saldırıyor. Bizden görünerek bize saldırtanlar, amaçlarına asla ulaşamayacak!

Yapmış olduğumuz yerli üretimlerle dışa bağımlılığımızı %80'den %20'ye düşürdük. İşte bu Türkiye'nin önünü kesemiyorlar, çıldırmayıp ne yapsınlar? Yaptıkları hesap tutmuyor artık çünkü öyle bir akıl geldi ki bütün hesapları altüst oldu ve öyle bir devrim geliyor ki devrimi yıkacak bunun da farkındalar. O eski kuvvetleri kalmadı, diş geçiremiyorlar. İman kuvvetimiz onları ezdi, geçti, birçok alanda üstün gelmeye başladık ve devam edecek. Bu arada verdiğimiz rahatsızlıktan gayet de memnunuz.

Onlar gayet iyi biliyorlar: Biz Müslümanlar, İslam'a uygun yaşar ve yeniden bir araya gelirsek, tekrar etle tırnak misali ümmet olursak, az da olsak iman gücü ile nice zaferler elde edeceğimizi hem de çok iyi biliyorlar! Bize dedelerimizden miras kalan ancak bizden gaspederek kan gölüne çevirdikleri bütün topraklarımızı yeniden alıp ihya edeceğimizi, zalimlere fırsat vermeyip her daim mazlumların yanında olacağımızı çok ama çok iyi biliyorlar! Üstelik daha savaş meydanına çıkmadan stratejik hamlelerle perişan eden bir Liderimiz var. Lütfen değerini bilelim ve sahip çıkalım.

Çünkü onlar her yolu deneyecekler, deniyorlar da. Ne onların ne de bizim maziyi silmemiz ve kurtulmamız mümkün değil. Mesela yakın tarihten bir örnek vereyim: Sırplar, I. Murad’ın Kosova zaferinin acısını hâlâ iliklerine kadar hissettikleri için Bosna'daki Müslüman kardeşlerimize saldırıp Avrupa'nın ortasında Müslüman soykırımı yaptılar. Üstelik Sırplar, Osmanlıdan insanlık ve adaletten başka bir şey görmedikleri hâlde bu vahşeti yaptı!

Bunlarda iman yok, hâliyle insaf ve merhamet duygusu yok. Yani utanmaz, arlanmaz bunlar. Hatırlayın, dünya o vahşeti sadece izledi! Ne hak ne hukuk vardı. Güya medeni Batının adalet sistemi, o katliama 3 maymunu oynayarak yaklaştı. Ne beklenir ki adalet sistemi kendilerine çalışan bir düzen(bazlar)in sahibinden zaten? Söz konusu Müslümanlar olunca ekran başında zevkle izleyecek kadar barbar bir zihniyete sahiptiler ve hâlen daha sahipler!

Bu sebepten dolayı bizler asla Müslüman olduğumuzu unutmamalıyız çünkü onlar hiç unutmadılar. İslam'ı ve Müslümanları yok etmek için ettikleri yeminleri bütün intikam arzularıyla birlikte taptaze duruyor! Tedbiri asla elden bırakmamamız ve hep kendimiz kalmamız gerekiyor. Emin olun ki onlar kendilerindeler yani hâlen barbar hâlen insanlıktan nasipsizler! Sözde medeni dünya, yine Müslümanlara kan kusturmak için her alanda çalışıyor. Durmuyorlar; gencecik çocuklarımızın beyinlerini okullarda, seminerlerde birtakım gelişim programları adı altında, dizilerle filmlerle zehirliyorlar. Hükümeti, Cumhurbaşkanımızı, Cumhur ittifakını, yapılan icraatları iftira kampanyalarıyla karalamaktan bir an geri durmuyorlar. Zannetmeyin ki bu düşmanlarımız uzakta! Emin olun o kadar yakınlar ki bazen bilmeden alkış tuttuğumuz biri bile olabilir!

Bunların bu düşmanlıklarını ortadan kaldıracak yollar bulmalıyız, dur durak bilmeyeceğimiz çalışmalar yapmalıyız. Yoğunlaşıp hakkı hak bilip bunu kendi hayatımıza yansıtarak İslam ahlakını ve adabını önce biz yaşamalıyız ve örnek Müslüman olarak çevremize saçmalıyız!

Selam ve dua ile...