Süleyman Kamil Akın: Yapı güvenliği Türkiye’nin en önemli konusudur
Yaşanan acı İzmir depreminden sonra gözler Konya’daki binaların depreme ne kadar dayanıklı olup olmadığına çevrildi. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın vatandaşlara, ‘binaların dayanıklılığını kontrol ettirin’ çağrısında bulunması üzerine İnşaat Mühendisi Odasında telefon yoğunluğu yaşandı.
Yaşanan acı İzmir depreminden sonra gözler Konya’daki binaların depreme ne kadar dayanıklı olup olmadığına çevrildi. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın vatandaşlara, ‘binaların dayanıklılığını kontrol ettirin’ çağrısında bulunması üzerine İnşaat Mühendisi Odasında telefon yoğunluğu yaşandı. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan İMO Başkanı Süleyman Kamil Akın, vatandaşların, gerekli bilgiyi almaları için inşaat mühendisleri odasına ya da iş yeri tescil belgesine sahip uzman inşaat mühendislerine başvurmaları gerektiğini duyurdu.
Türkiye’nin acı kayıplar verdiği İzmir depreminin ardından hangi binaların riskli hangilerinin ise risksiz olduğu konuları gündeme geldi. Riskli binaların tespiti konusunda gerekli çalışmaların yapılmasının zorunlu hale getirilmesi gerektiğini vurgulayan İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Süleyman Kamil Akın, riskli olan binaların ya yıkılması ya da güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
‘BİNA YA YIKILIR YA DA GÜÇLENDİRİLİR’
Binaların denetimini gerçekleştirmek için riskli bina analizi ve performans analizi olmak üzere iki tane yönetmeliğin olduğuna değinen Başkan Süleyman Kamil Akın, “Riskli yapı analizi yapıldığında bina riskli çıkarsa her halükarda o bina yıkılır ya da mutlaka güçlendirilmek zorunda kalır. Riskli bina başvurusu için lisanslandırılmış kuruluşlar vardır. Bu başvuru Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ilgili sayfasından yapılabilir. Performans analizini, ‘iş yeri tescil belgesi’ sahibi mühendislik bürolarındaki uzman inşaat mühendisleri yapabilirler. Performans analizi yapıldığında çıkan sonuç kişiye mahsus bir sonuçtur. Bu resmi bir makama bildirilmez. Kentsel dönüşüm kanuna göre yaptırıldığında ise dilekçeye başvurulur ve her adım ilgili bakanlık tarafından izlenir. Lisanslı kuruluşun hazırladığı rapor değerlendirilir ve tüm kat maliklerine bildirilir. Ve ona göre güçlendirme ya da yıkım kararı verilebilir” diye aktardı.

‘HER RİSKLİ BİNA GÜÇLENDİRİLMEZ’
“Her çorbaya limon sıkılamayacağı gibi her riskli bina da güçlendirilemez” diyen Akın, “ Bunların hepsini uzman inşaat mühendisleriyle birlikte değerlendirmek lazım. Güçlendirme maliyeti yeni yapım maliyetinin üzerine çıkan bir sürü yapı var. Ya da genel olarak yeni yapım maliyetinin yüzde 40’ından aşağıya olanları güçlendiriyoruz. Güçlendirmek için de belli kriterlerimiz var. Binanın yaşı, mevcut beton kalitesi, mevcut çelik kalitesine bakılması gerekir. Mesela bodrum katı çok nem almış, tamamen korozyona uğramış yapının ortada demiri kalmamış. Bu binayı güçlendirmek bir işe yaramaz. Bu binanın insanı taşıma şansı yok. Her yapı güçlendirilir demek her çorbaya limon sıkmakla eşdeğerdir. Güçlendirmenin uzman mühendisler tarafından özel olarak yapılması gerekir. Ben güçlendirme yapıyorum diyerek iki üç tane kolona mantolanıp üstünü serbest bırakan bir sürü yapı biliyorum. Bunun adı güçlendirme değil göz boyamadır” ifadelerini kullandı.
‘BİNALARIN DENETİMİ ZORUNLU HALE GELMELİDİR’
Binaların denetiminin zorunlu hale gelmesi gerektiğini savunan Akın, “ Binaların denetimi için vatandaşları zorlayıcı faktörlerin devreye girmesi ön plana çıkmalıdır. Denetim için merkezi yönetimin bir karar alıp bunu yerel yönetimlere bildirmesi gerekmektedir. Yerel yönetimlerin de bir risk faktörü belirleyerek bunun için de bir süre belirlemesi gerekmektedir. Bu doğrultuda yerel yönetimlerin vatandaşlardan binalara denetim yapılmasını istemesi bir zorunluluk haline getirilmesi gerekmektedir. İlk başta yüksek katlı binaların denetimin yapılması daha sonra da daha düşük katlı binaların denetiminin yapılması daha makuldür. Hepsini bir anda yapalım dersek bu işin içinden çıkma şansımız yok. O nedenle doğru bir değerlendirme yapmış olmayız. Yani merkezi yönetim yapılar için belli bir süre verecek yerel yönetimler de bunun dağılımını kendileri isteyecekler” ifadelerine yer verdi.
‘YÖNETMELİĞE GÖRE YAPILMIŞ BİNALAR RİSKLİ DEĞİLDİR’
Performans analizleri yapılmadan konut güvenirliğinin ölçülemeyeceğine vurgu yapan Akın, “97 yönetmeliğine göre yapılmış yeni binaların olası depremlerde hasar görmesini beklemiyorum. Bunun da ön şartları var. Eğer düzgün kontrol edilmişse, binaya bir müdahale yapılmamışsa, binada korozyon ve benzeri sebeplerle belli katlarda donatılar tamamen kaybolmadıysa bu binalar hasar görmez. Denetimlerin; şehir merkezlerinden, nüfus yoğunluğu fazla olan yerlerden, yüksek katlı binalardan, eğitim binalarından, kütüphanelerden, hastanelerden başlanarak yapılması en doğru olanıdır. Konya’daki binaların çok eski bir yapı stoku vardır. Özellikle tarihi kent dediğimiz Alaaddin ve çevresinde, İhsaniye’de, Nalçacı’da, Aydınlık Evler’de, Cumhuriyet Mahallesi’nde, Karatay Bölgesinde, Meram’ın büyük bir kısmında yapı stokumuz eskidir. Bunların içinde en ufak depremde yıkılacak olan birçok yapısı bulunmaktadır” diye konuştu.
‘BİNANIN OMURGASI OYNUYOR DEMEKTİR’
Bir binanın riskli olup olmadığını anlamak için bilinmesi gerekenleri anlatan Akın, “Vatandaşlar mümkün olduğu kadar kapılarına ve pencerelerine dikkat etsinler, kapıları zor bir şekilde örtülüp açılmaya başlandıysa, duvarlarında çatlaklar varsa, eskiden çok rahat örtülen kapı ve pencere şimdi örtülmüyorsa binanın omurgası oynuyor demektir. Vatandaşlar kolonların kirişlerine, bodruma, demirlerin dışarı çıktığı, beton döküldüğü yerler var mı yok mu onlara baksınlar. Vatandaş bilinçli olursa hasardan çok daha rahat dönülebilir. Bu çalışmalar yapıldıktan sonra binaların belli aralıklarla kontrol edilmesi gerekir. Performans analizinden sonra binaların puanlanırsa insanlar konut alırken dikkat eder hale gelecekler ve bu durum da binaların yıkılıp tekrar yapılmasını sağlayacaktır” diye belirtti.
‘YAPI GÜVENLİĞİ TÜRKİYE’NİN EN ÖNEMLİ KONUSUDUR’
Yapı güvenliğinin Türkiye’nin en önemli konusu olduğunun altını çizen Akın, “Yara sarmak yerine yarayı oluşturan bir toplumuz. Felaketler yaşandıktan sonra alınan önlemin çok bir önemi yok. İnsanlar öldüğüyle kalmamalıdır. Yanlış yapanın cezası ağır olmadır. Yapı denetim firmalarımız ne kadar etkin çalışırlarsa yapı güvenliğimiz o kadar artar. Meslek odaları olarak bizler bu ülkenin evlatlarıyız ve bu ülkeye de hizmet etmek zorundayız. Hükümetin meslek odalarıyla birlikte hareket etmesi milletimiz için büyük menfaat sağlayacaktır. Şantiye şeflerinin taşıyıcı sistemden anlayan, inşaat mühendisi ve mimarlardan oluşmasının zorunlu hale getirilmesi de toplumun yararına olacaktır” diyerek sözlerini tamamladı.
SÜMEYRA KENESARI / YENİ HABER GAZETESİ
