Tasarruf devam etmeli

Sanayi üretiminde ve istihdamda toparlanma sürecine girildiğini dile getiren Konya Sanayi Odası Başkanı Memiş Kütükcü, “Geçtiğimiz bir buçuk yıllık süreci iyi analiz etmemiz gerekiyor.Bundan sonraki süreçte önceliğimiz uzun vadede sürdürebilir hedefler olmalıdır. Tasarruf politikasının ise uzun süre devam etmesi gereklidir” dedi
Tasarruf devam etmeli

Tasarruf politikasının uzun süre devam etmesi gerektiğini dile getiren Konya Sanayi Odası Başkanı Memiş Kütükcü, “Tasarruf politikası toplumumuz için bir yaşam şekli olmalıdır. Gelişmiş ülkelerde bu politika günlük yaşamın bir parçası haline gelmiş durumdadır. Ülkemiz için bu süreç 20-30 yıllık bir zaman zarfı diye tahmin ediyorum. Toplumda ciddi bir sosyal değişim ve dönüşüm var. Toplum bizim olmasını arzu ve hayal ettiğimiz noktaya doğru gidiyor. Bunu iyi analiz etmek lazım. Toplumun öncelikleri gelecekle ilgili sürdürülebilir bir gelecek kurgusu mu, yoksa bugünkü konforu mu? Şuanda toplumun önceliği maalesef bugünkü konforu gibi görünüyor.  Bu, toplumun fertleri için böyle olduğu gibi şirketler için de, devlet için de böyle. Toplumun da, şirketlerin de, devletin de önceliği uzun vade sürdürebilir hedefler olmalıdır. Bunun için de öncelikle kısa, orta ve uzun vade politikalar master planı içinde kullanılmalıdır. Son bir buçuk yıllık süreci iyi analiz etmemiz gerekiyor” dedi.

‘İHRACATIN ÖNEMİ ARTTI’

Geçtiğimiz süreçte ekonomik daralmadan çoğunlukla iç piyasaya çalışan firmaların etkilendiğini söyleyen Kütükcü, “Yatırım malı üreten firmalar da bu süreçten etkilendi. Çünkü biz evet ihracatın ne kadar önemli olduğunu biliyorduk. İhracata sürekli destek verdik, teşvik verdik ancak firmaların iç pazarda satış şansı olduğu sürece buradan kendini çevirebildiği, sürdürebildiği, döndürebildiği sürece zor olana çok fazla talep oluşmadı. Çünkü ihracat dünyada rekabet gerektiriyor. İhracat dünyadaki rakiplerinizin seviyesinde üretim ve kalite gerektiriyor. Dolayısıyla bu süreçte bu mücadeleye girmekte geç kalmış olan firmalar en çok zorlananlar arasında yer aldı. Bir de yatırım malı üretenler zorlandı. Çünkü 2019 başında devlet yatırım yapmayacağını ilan etti. Bitmeye yakın yatırımlarını tamamlayacağını, daha düşük seviyede olanları tasfiye edeceğini ilan etti. Dolayısıyla yatırım durunca yatırım üretenler de durdu” ifadelerini kullandı.

memis-kutukcu-1.JPG

‘SANAYİ ÜRETİM ENDEKSİ VE ELEKTRİK TÜKETİMİ YÜKSELİYOR’

Sanayi üretim endeksinin pozitife döndüğünü ifade eden Kütükcü, “Son 3-4 aydır biz birkaç veriyi takip ediyoruz. Bunlardan bir tanesi sanayi üretim endeksi. Eylül’den bu yana pozitife döndü. Biz bir de elektrik tüketimini takip ediyoruz. Organize Sanayi Bölgemizde elektrik tüketimi Eylül ayına kadar negatifti. Eylül ayından itibaren pozitife döndü. Elektrik tüketim artışını biz bir önceki yıla kadar baktığımız zaman takvim etkisinden dolayı artıyor diyebiliriz ama bir önceki aya baktığımız zaman piyasanın regüle olma, piyasanın devinme eğrisini de oradan görebiliyoruz. Her ay bir önceki aya göre de artışta devam ediyor. Bu da, piyasanın deviniminin artmaya başladığını gösteriyor. Eylül, Ekim, Kasım’da pozitifti, Aralık ayında tüketim bir önceki aya kadar biraz daha arttı. Bu muhtemelen sanayi üretim endeksinin de Aralıkta biraz yüksek çıkacağını işaret ediyor. Bunların tamamı da 2020’de toparlanmanın devam edeceğine işaret ediyor. Bir şartla, dünyada, bölgemizde beklenmedik bir jeopolitik bir gelişme yaşanmasın. Çünkü bu artık günümüz dünyasında düşünmemiz gereken zorunlu bir dipnot haline geldi. Çünkü dünyada istikrarsız devlet yöneticileri ve dünya liderleri döneminden geçiyoruz” diye konuştu.

osb.jpg

‘YATIRIMLAR YENİDEN CANLANMALI’

Yatırım politikaları negatifte olduğu için, iç pazara çalışanların ya da yatırım malı üretenlerin hala sıkıntılı süreç yaşadıklarını dile getiren Kütükcü, “Bu alanların toparlanmasıyla ilgili olarak da yatımların pozitife dönmesine ihtiyaç var. İkincisi, belki de daha önemlisi işsizliğin kalıcı bir şekilde düşüşe geçmesi için de yatırımların pozitife dönmesine ihtiyaç var. Büyümek lazım. Belli bir oranda büyümezsek istihdamı çözemeyiz. Dolayısıyla yatırımlarda kamunun da özel sektörün de mutlaka yeniden yatırımların hareketlendirilmesiyle ilgili aksiyon alması gerekiyor” dedi.

‘İSTİHDAM ÖDÜLLENDİRİLİYOR

Devletin destek mekanizmalarının sanayide ve üreticide büyük karşılık bulduğunu söyleyen Kütükcü, “Bu destek mekanizmalarının en önemlilerinden iki tanesi bence en doğru adımlar oldu. Birincisi ivme kredisiyle, yerli ürünü ve üretimi destekleyen bir mekanizma oluşturuldu. İkincisi, istihdam destek paketiyle hem istihdamı ödüllendiren hem de finansman modeli olarak doğru bir finansman modeliyle istihdam destekli bir kredi finansman desteği oluşturuldu. Bunların da sanayide, üreticide karşılık bulduğunu görüyoruz.  Bu tür destek mekanizmaları da önümüzdeki dönemde pozitif sonuçlar verecektir. Çünkü istihdam 2018’de ve 2019’da zaten alt seviyelere inmişti. İstihdamın yeniden toparlanması sürecinde, istihdama katkısı olan şirketleri ödüllendiren bir yaklaşımla istihdam paketi hayata geçirildi. Her yeni istihdam başına 200 bin TL kredi kullandırılabiliyor şirketlere. Yani siz şirketinize 10 kişi aldığınız zaman 2 milyon lira kredi kullandırılıyor. Bu süreci kamu bankaları yürütüyor. Bu istihdamı ödüllendiren bir modeldir. Doğru da bir modeldir. İstihdamın artmasını beklediğimiz bu toparlanma sürecinde bunun bir şekilde finansman modeli olarak da sahaya geri dönüşünü umuyoruz” şeklinde konuştu.

memis-kutukcu-2-001.jpg

‘KONYA’DA DA TOPARLANMA EĞİLİMİ YÜKSEK’

Konya’da da bir toparlanma eğilimi görüldüğünü ifade eden Kütükcü, “Bunu iki şekilde görüyoruz. Birincisi, Konya Organize Sanayi bölgesindeki elektrik tüketimi, Aralık ayında, bir önceki yıla göre 5.7, bir önceki aya göre yüzde 12 artmış. Bu, Konya açısından iyi bir göstergedir. Ve daha önemli gösterge de; son sürecin bize yaptığı ihracat mecburiyeti. Türkiye’nin ihracat artış oranı 2019’da bir önceki yıla göre yüzde 2.04’ken, Konya’nın ihracat artış oranı yüzde 11.7 olarak gerçekleşti. Bu, Türkiye ortalamasının yaklaşık 6 katının üstünde bir ihracat artış oranına işaret ediyor. Bunun kalıcı olması önemlidir. Rakamsal olarak 2 milyar dolar psikolojik eşikti, bunu önemsiyorum. Bu psikolojik eşiği aştık. Bundan sonra ivmenin artacağını düşünüyorum. Yani aynı ivmeyle devam edersek yüzde 11 ihracat artış oranını eğer koruyabilirsek 2 milyar 200 milyon dolar bir ihracat artış hedefi koyabiliriz. İvme bence bunun altına düşmez, üstüne çıkabilir. Çünkü yaşanan süreç insanları ihracat kapasitelerini artırmaya doğru zorladı” dedi.

‘GELİŞEN PAZARLARA YÖNELMEK ZORUNDAYIZ’

Türkiye’nin gelişen pazarlara yönelmek zorunda olduğunu ifade eden Kütükcü, “Bizim ticaretimizin yüzde 50’si Avrupa’yla, yüzde 50’si de dünyanın diğer pazarlarıyladır. Avrupa’yla ilişkilerimizi normalleştirmemiz önemli. Önümüzdeki dönemde Avrupa’da da dünyada da resesyon bekleniyor. Buna hazırlanmamız gerekiyor. Gelişen pazarlara yönelmek zorundayız. Gelişen pazarlara yöneldiğimizde bu resesyondan daha az etkilenmemiz söz konusu olabilir. Çünkü gelişen ve büyüyen pazarlarda büyüme devam ediyor. Ama büyüme artık Çin’de bile yüzde 5’lere düştü. Dolayısıyla hem firmalar olarak hem de ülke olarak, dünya ekonomisinin daha durağan yaşayacağı bir döneme de hazırlanmamız lazım. 2020 ve sonrasında böyle bir resim görünüyor. Ama bütün bunların içinde bizi ümitlendiren, bizi daha yüreklendiren şu; Türkiye’de yerli ve milli duruş yükselişi var. Bunu eğer doğru yönetebilirsek bu ülke için çok ciddi bir güç olarak önümüzdeki sürece katkı verebilir. Buna dair de devletin çalışmaları var. Farkındalık çalışmaları var” diye konuştu.

‘DIŞ TİCARET DENGESİNDE POZİTİFE GEÇMEMİZ LAZIM’

Bir buçuk yıl önce 16 Ağustos gecesi ne olduğunu doğru okumamız lazım diyen Kütükcü şu ifadeleri kullandı: Aslında uzun zamandan beri bildiğimiz ama kolay yönetebildiğimiz dönemde adeta yok saydığımız, dikkate almadığımız cari açık gerçeğiyle yüzleştik. Çünkü bol para döneminde cari açığı çok kolay kapatabildiğimiz için cari açığımız sanki hiç yokmuş gibi hareket ettik. Sonra kıt para dönemi başlayınca bu gerçekle yüz yüze geldik. İhracatımızla kazandığımız döviz, ithalatımızı karşılamaya yetmiyor. Döviz açığımız var. Döviz açığımızın olduğunu da bildiklerinden yumuşak karnımızdan dövmeye başladılar. Bizim mutlaka cari açık handikabından çıkmamız ve dış ticaret dengesinde pozitife geçmemiz lazım. Şuanda Sanayi Bakanlığımız, cari açık oluşturan ithalat bağımlısı olduğumuz ürünlere yönelik doğrudan teşvik mekanizması başlattı. Buradan eğer sonuç alabilirsek, ithalat bağımlısı olduğumuz teknolojik ürünlerden özellikle yerli üretimle çıkabilirsek bir bu önemli, iki, enerjide dışa bağımlılık önemli. Türkiye’nin enerji açığı ortada. Türkiye enerji ithalatçısı bir ülkedir. Bundan dolayı de enerji kaynakları Türkiye için son derece önemlidir. Türkiye kendi enerji kaynaklarını yerli ve milli imkanlarla oluşturabilmek için uzun süredir farklı mücadeleler yürütüyor. Yenilenebilir enerjiyle ilgili çok ciddi bir çalışma yürütülüyor. Bir taraftan da diğer enerji kaynaklarıyla ilgili bir çalışma yürütülüyor. Çevremizde yeraltı kaynakları açısından, zengin bir coğrafyanın tam ortasında fakir bir ülke konumundayız. Doğu Akdeniz’de bir ışık görüldü ve bütün dünyanın dikkati oraya yoğunlaştı. Türkiye de geçmişte belki de hiç yapmadığı bir refleksle doğrudan o bölgede konum almak noktasında bir karar aldı. Siyasi değerlendirmesini siyasilere bırakıyorum ama ekonomik olarak bizim açımızdan çok doğru ve gerekli bir hamleydi. İnşallah ülkemiz enerji ihtiyacını kendi yerli ve milli imkanlarıyla karşılayabilecek konuma gelir. Enerji ihtiyacını kapatan bir Türkiye, inanılmaz güçlü bir ülke olur.

•SEYFULLAH KOYUNCU / YENİ HABER