"Trump'a Türkiye üzerinden sopa gösteriliyor"

Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Kasım Han:- "ABD iç siyaseti kendi içinde büyük bölünme ve kutuplaşma yaşıyor. Türkiye, ABD iç siyasetine malzeme edilmiş durumda. Türkiye üzerinden Başkan Donald Trump'a sopa gösteriliyor. Türkiye b
"Trump'a Türkiye üzerinden sopa gösteriliyor"

İSTANBUL (AA) - GÜLSÜM İNCEKAYA - Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, ABD iç siyasetinin kendi içinde büyük bölünme ve kutuplaşma yaşadığını belirterek, "Türkiye, ABD iç siyasetine malzeme edilmiş durumda. Türkiye üzerinden Başkan Donald Trump'a sopa gösteriliyor. Türkiye bu çatışmanın simgesi haline dönüşmüş durumda." dedi.

ABD Temsilciler Meclisinin Türkiye'ye yönelik yaptırım kararı ve 1915 olaylarını Ermeni soykırımı olarak tanımasını AA muhabirine değerlendiren uzmanlar, ABD Başkanı Trump'ın kararı veto edebileceği ve mümkün olduğu kadar erteleyebileceği görüşünü ileri sürdü.

Prof. Dr. Ahmet Kasım Han, ABD Temsilciler Meclisinin Türkiye aleyhine aldığı yaptırım kararı ve 1915 olaylarını soykırım olarak tanımasının birkaç nedeninden bahsedilebileceğini söyledi.

Bunlardan birinin, Temsilciler Meclisi ve Senatonun Türkiye üzerinden Başkan Trump'ı köşeye sıkıştırma, sopa gösterme çabası olduğunu kaydeden Prof. Dr. Han, "Bunlar çok nahoş gelişmelerdir. Çünkü Türkiye, ABD iç politikasına malzeme edilmiş durumda. ABD iç politikası çok büyük bir bölünmüşlük ve kutuplaşma yaşıyor. Bu kadar kutuplaşma beraberinde çatışmayı da getiriyor. Türkiye bu çatışmanın merkezine oturtulmuş durumda." diye konuştu.

Prof. Dr. Han, Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin de uzun zamandır Ermeni iddialarına destek veren bir siyasetçi olduğunun bilindiğini, bu tasarının onaylanmasında bu unsurun da rolü bulunduğunu söyledi.

Türkiye ile İsrail'in ilişkilerinin iyi olduğu dönemde bu tasarının reddedildiğini hatırlatan Prof. Dr. Han, şunları kaydetti:

"Temsilciler Meclisinin önüne gelen Türkiye aleyhindeki tasarılar, Yahudi lobisinin de katkısıyla, Türkiye'nin önemli bir müttefik olduğu, NATO'da stratejik rol oynadığı bu sebeple Türkiye - ABD ilişkilerin gücünün korunması gerektiği yönündeki gerekçelerle reddedilirdi. Bu günlerde Türkiye-İsrail ilişkileri zayıf. S-400 alımı kararı, Barış Pınarı Harekatı'nın yarattığı olumsuz hava çok güçlü ve Türkiye aleyhtarı lobiler için oldukça elverişli bir ortam oluşturdu. Lobiler de bunu değerlendiriyorlar gibi görünüyor.

Bu ortam, Ermeni tasarısı meraklıları için de bir anlamda fırsat doğurdu. Onlar da bu fırsatı kullandılar. Bunlar haksız ve mesnetsiz kararlardır. Hele hele Ermeni iddialarının kabul edilmesi vicdanları da kanatan bir durumdur. Bu, tarihin siyasi fırsatçılığa malzeme haline getirilmesinin şahikasıdır. NATO müttefikliği ve stratejik ortaklık gibi argümanlar nasıl Türkiye'de sorgulanıyorsa bu sorgulama Washington'da en azından bir kesimde de var. Hele de Kongre'nin Trump ile ilişkileri bu kadar sorunlu iken bu iş iyice şirazesinden çıkmış durumda."

Tasarıların kabul edilme oranlarına bakıldığında sadece demokratların değil Cumhuriyetçilerin de destek verdiğini dile getiren Prof. Dr. Han şu ifadeleri kullandı:

"Yani ABD Başkanının veto yetkisini zora sokacak bir aritmetiğin ortaya çıktığını görüyoruz. Eğer Senatodan da 3'te 2 çoğunlukla bu tasarı geçerse başkan veto ettiğinde tekrar önüne aynı oranlarla onaylanarak gelmesi riski var. Böyle olursa da Başkanın veto yetkisini aşarak yasalaşacak."

- "Yaptırım kararının zamanı belli değil, bekletilebilir"

Prof. Dr Han, yaptırımların yasalaşması durumunda Türk-Amerikan ilişkilerinin ciddi darbe yiyeceğini, ancak Türkiye istemediği sürece NATO üyeliğini etkileyemeyeceğini vurguladı.

Yaptırım kararlarının silah ambargosu anlamına gelecek bir yönünün de bulunduğunu açıklayan Han, "Bu da Türkiye'nin bilmediği bir şey değil. 1975’te benzer yaptırımlara maruz kalmıştı. Tabii çevresinden bu kadar yoğun tehdit algıladığı bir dönemde silah yaptırımı Türkiye tarafından hiç hoş karşılanmayacaktır. Türkiye'nin ihtiyaçlarını başka kaynaklardan temin etmesi yönünde baskı oluşturacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye ile ilgili gelişmelerin Trump yönetiminin Senatoda 3'te 1 artı 1 senatörü ikna etmesine bağlı olduğunu kaydeden Han şöyle devam etti:

"Senato liderliğinin açıklamalarından silah ambargosunun doğuracağı vahametin kısmen farkında oldukları anlaşılıyor. Bu nedenle Temsilciler Meclisinin yaptırım kararının dikkatle değerlendirilmesi gerektiği görüşü ağır basabilir. Temsilciler Meclisi kararının Senatoya gelmesinde bir zaman sınırlaması yok. Bekletilmesi de mümkün. Benim çok önemsediğim bir konu da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 13 Kasım'da ABD Başkanı ile görüşüp görüşmeyeceğidir. Ben böyle bir ortamda bu görüşmenin muhakkak yapılması gerektiği görüşündeyim. Ama şartların da böyle bir görüşme için o kadar kolaylaştırıcı olmadığı açık."

- "Türkiye aleyhine toplam 13 tane farklı yaptırım tasarısı sunuldu"

Bahçeşehir Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Burak Küntay, Trump'ın 'Türkiye'ye yaptırım uyguluyorum' demeden önce Temsilciler Meclisine ve Senatoya Türkiye aleyhine toplam 13 tane farklı yaptırım tasarısı sunulduğunu hatırlattı.

Trump'ın yürütme yetkisi, Temsilciler Meclisinin, Senatonun ve Kongrenin ise elinde ayrıca yetkiler bulunduğunu söyleyen Küntay, "Yaptırım kararının Senatoda onaylanması gerecek. Eğer Senatodan geçerse Başkana sunulacak. Başkan da bunu onaylarsa artık bu kanun oluyor. Yani ABD Başkanı ondan dışarıya çıkamaz." şeklinde konuştu.

Trump hükümetinin Temsilciler Meclisinin aldığı kararı onaylamadığına dair belirtilerin olduğunu söyleyen Doç. Dr. Küntay, şunları kaydetti:

"Temsilciler Meclisinden çıkan bu kanunun oy oranına baktığımızda, çok ezici bir oranla çıktı. Senatoda da 3'te 2'ye yakın kabul edilme ihtimali yüksek. Eğer Senatodan da geçerse o zaman bu tasarı önüne geldiğinde Trump bir kaç şey yapabilir. Birincisi bu işi germek istemeyecektir ve veto hakkını kullanacaktır. ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'in kardeşi Türkiye'yi savunan bir oy kullandı. Şimdi buradan az çok ABD hükümetinin yani Trump'ın bu işin olmasını istemediğini görebiliyoruz.

Diyelim ki Trump bunu veto etti. Veto ettikten sonra bu tekrar meclise ve senatoya gider tekrar aynı çoğunlukla kabul edilip Trump'ın önüne gelirse Trump'ın ikinci kez veto etme hakkı kalmaz. Böyle büyük çoğunlukla geçen kararlara vetoyu geçersiz kılan veto-proof diyoruz. Bunun için Senatoda yapılacak oylamanın sonucunu görmemiz lazım."

- "Türk halkı için yaptırımların önemi yok"

Küntay, Ermeni tasarısında durumun farklı olduğuna değinerek bunun bir Meclis tasarısı olduğunu ve herhangi bir bağlayıcılığı olmadığını söyledi.

"Karşımızda terör örgütü YPG/PKK'yı destekleyip 'Sizi Türkiye'den koruyacağız' diyen bir ABD var" ifadesini kullanan Küntay, şöyle devam etti:

"NATO müttefiki ve stratejik ortak olan Türkiye ile Amerika ilişkileri en kötü noktaya gelmiş durumda. Müttefiklik kalmamış, ittifak kalmamış. Ermeni tasarısını kabul etse ne olur? Dolayısıyla bu süreçte iki ülke ilişkilerinin evrileceği noktayı çok da ciddiye almamak lazım. ABD'de Türkiye'yi ve Türk halkını anlamama yönünde bir gelişme var.

Terörle mücadele eden Türk milletidir. Terörle mücadele ettiği için yaptırım gören Türk halkı için bu saatten sonra, terör örgütlerine yardım eden, onlara 'müttefikimiz' diyen ABD'nin de yaptırımlarının da hiçbir önemi kalmamıştır. George Washington, Thomas Jefferson, John Adams ve Benjamin Franklin'lerden gelen o tarihi demokrasi duruşunu gözden geçirmesi gereken bir döneme doğru asıl Amerika gidiyor."

Dünyada soğuk savaş dönemindeki bloklaşmanın kalmadığını, bunun yerine günlük ittifakların kurulduğunu söyleyen Küntay, "Bugün ABD ile ilişkilerimize baktığımızda bütün geçmişine rağmen bir müttefiklik ilişkisinden söz edilemez. Rusya ise Türkiye'nin kaygılarını anlar, daha büyük bir devlet gibi hareket ederse 1947'lerde Stalin'in kaçırıp Truman'ın yakaladığı fırsatı, Trump'ın Amerikası kaçırmış Putin'in Rusyası yakalamış olur." değerlendirmesini yaptı.

Kaynak: