TÜBA Ödül Töreni

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (1)- "Birkaç yüzyıl öncesine kadar dünyanın tüm önemli bilim insanlarının çekim merkezi olan coğrafyamız bugün sefalet ve acı içerisinde kıvranıyorsa önce kendimizi sorgulayacağız. Nerede yanlış yaptık, yanlışımız nerede, nerelerde
TÜBA Ödül Töreni

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Birkaç yüzyıl öncesine kadar dünyanın tüm önemli bilim insanlarının çekim merkezi olan coğrafyamız bugün sefalet ve acı içerisinde kıvranıyorsa önce kendimizi sorgulayacağız. Nerede yanlış yaptık, yanlışımız nerede, nerelerde aksaklıklarımız var? Bunları bir defa aşmamız lazım. Teşhisi doğru koymazsak, tespitleri doğru yapmazsak, bundan sonra ne olması gerektiğini de doğru şekilde belirleyemeyiz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Ödül Töreni'ne katıldı.

Ödül almaya hak kazanan tüm bilim insanlarını tebrik eden Erdoğan, bilim insanlarının isimlerini açıkladı.

Erdoğan, fen ve mühendislik alanında "Kablosuz İletişim Sistemi" konusundaki çalışmalarıyla İstanbul Medipol Üniversitesinden Prof. Dr. Hüseyin Arslan, sağlık ve yaşam bilimleri alanında migren, inme ve beyin hasarı gibi nörolojik hastalıklarla ilgili çalışmalarıyla Harward Üniversitesi'nden Prof. Dr. Cenk Ayata, sosyal ve beşeri bilimler alanında ise hukuk tarihi ve karşılaştırmalı hukuk çalışmalarıyla Macaristan Bilimler Akademisi ve Eötvös Lorand Üniversitesi'nden Prof. Dr. Gabor Hamza'nın ödüle hak kazandığını bildirdi.

Ödül almaya hak kazanan üç bilim insanını da tebrik eden ve çalışmalarında başarılar dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hüseyin Aydın ve Cenk Ayata Hocamız'ın henüz 50 yaşına basmadıklarını öğrendim. İnşallah bu Hocalarımız'dan daha uzun yıllar boyunca çok önemli hizmetler, çok önemli çalışmalar bekliyoruz. Macaristanlı dostumuz Prof. Dr. Gabor Hamza, hem Gabor hem Hamza bu yönüyle tabii çok çok ilginç, hukuk alanında dünyanın pek çok ülkesinde çalışma yürütmüş ve pek çok önemli ödül kazanmış bir bilim insanıdır." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hamza'nın birikimi ile hukuk alanında insanlığın geleceğine ışık tutacak kıymetli çalışmalara imza atacağına inandığını ifade etti.

TÜBA'nın bir de üstün başarılı genç bilim insanı ödülleri olduğunu ve çeşitli üniversitelerden, çeşitli branşlardan yardımcı doçent ve doçent seviyesindeki 39 genç bilim insanına da ödüllerin takdim edileceğini belirten Erdoğan, "Ankara ve İstanbul'un yanı sıra Erzurum'dan İzmir'e, Antalya'dan Zonguldak'a bütün bu şehirlerimizde, ülkemizin her köşesindeki bilim insanlarımızı bu listede görmekten memnuniyet duyuyorum." dedi.

Bir başka ödül kategorisinin de "Bilimsel Telif Eser ve Halil İnalcık Özel Ödülü" olduğunu anlatan Erdoğan, merhum Prof. Dr. Halil İnalcık adına verilen ödülü "Osmanlı Dönemindeki Sosyo-Ekonomik ve Sosyo-Politik Değişim" konusundaki incelemesiyle Hacettepe Üniversitesi'nden Doç. Dr. Fatih Yeşil'e, kayda değer eser ödüllerini de "Mühendislik Alanındaki İleri Dinamik" isimli çalışmasıyla TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nden Prof. Dr. Yücel Ercan ile "Hazreti Muhammed Döneminde Yahudiler" isimli çalışmasıyla Marmara Üniversitesi'nden Prof. Dr. Nuh Arslantaş'a takdim edileceğini aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de bilimin ve bilimsel çalışmaların gelişmesine verdikleri katkı için akademinin tüm mensuplarına şükranlarını sunarak, "Bilim, insanoğlunun fıtratında var olan merakla yürüttüğü ve hiç bitmeyecek olan bir arayışın, bir keşfin adıdır. Tarih boyunca bilimi yaratıcının büyüklüğünün ispatı olarak kullanan da yaratıcıya isyanının gerekçesi haline dönüştüren de olmuştur. Medeniyetler arasındaki fark bilimin bizatihi kendisinden ziyade işte bu fikri ayrışmadan kaynaklanıyor. Yoksa tedavisi bulunan her hastalık, daha gelişmişi üretilen her teknolojik araç, daha kapsamlısı ortaya konan her sosyal çalışma tüm insanlığa hizmet eder." değerlendirmesinde bulundu.

İnsanların elindeki imkanları hangi amaçla kullanacağının tamamen kendi hayatı ve dünyayı algılama biçimiyle ilgili olduğuna işaret eden Erdoğan, "Mesela atomu parçaladıktan sonra bomba da yapabilirsiniz, herkese yetecek elektrik enerjisi de üretebilirsiniz. Barutu en güçlü bombaları imal etmek için de geçit vermez dağları delip geçmek için de kullanabilirsiniz. Eğitimde, öğretimde bulduğunuz yeni bir yöntemden ayrımcılığı körüklemek için de yürekleri birleştirmek için de faydalanabilirsiniz. Bu tercihler tamamen size kalmıştır. Biz bilimin insanlığın ortak faydasına hizmet edecek çıktılar üretmesinden yanayız." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tesla markasıyla elektrikli araçlar üreten Elon Musk'ın kendisini ziyaret ettiğini ve görüşme gerçekleştirdiklerini anımsatarak, şöyle devam etti:

"Kendisinin gerçekten ne denli heyecan dolu olduğunu, ne denli aşk dolu olduğunu gördüm. Kendisinin hayalleri, heyecanı, gayreti gerçekten takdire şayandı. Elektrikli araç projesinin tek başına insanlığın son 1-1,5 asrına damga vuran petrol odaklı çatışmaların, yıkımların, acıların dinmesi anlamına geleceğine inanıyorum. Bu gelişmelerin ülkemizin çevresindeki geniş coğrafyada süren enerji kaynaklarına hakim olma kavgasının bir an önce bitmesine vesile olmasını tüm samimiyetimle temenni ediyorum. Masumları, dünyaya sadece güç ve para gözüyle bakan, insanlığın ortak malı olan kaynakları asırlardır sömürdükleri halde hala doymayan güçlerin tasallutundan kurtaracak her gelişme bizi elbette sevindirir. Tabi gönül ister ki dünyanın huzuruna ve refahına katkıda bulunacak bilimsel çalışmalar bizim ülkemizden çıksın, bizim bilim insanlarımızın damgasını taşısın. Her konu gibi maalesef bilim de belli ülkelerin tasallutu altındadır."

"Elbette burada tüm suçu tüm günahı karşı tarafa yıkıp da kendimizi rahatlatma kolaylığına kapılmıyoruz, böyle bir lüksümüz yok." ifadesini kullanan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Hiç şüphesiz bizim de eksiklerimiz, bizim de hatalarımız, yanlışlarımız var. Birkaç yüzyıl öncesine kadar dünyanın tüm önemli bilim insanlarının çekim merkezi olan coğrafyamız bugün sefalet ve acı içerisinde kıvranıyorsa önce kendimizi sorgulayacağız. Nerede yanlış yaptık, yanlışımız nerede, nerelerde aksaklıklarımız var? Bunları bir defa aşmamız lazım. Teşhisi doğru koymazsak, tespitleri doğru yapmazsak bundan sonra ne olması gerektiğini de doğru şekilde belirleyemeyiz. İşte bunun için öncelikle bilimin, bilimsel çalışmaların ve insanlığın bu yolda verdiği mesainin anlamını zihinlerimizde doğru yere oturtmalıyız. Stratejimizi isabetli bir şekilde belirledikten sonra inanıyorum ki işimiz daha kolaydır aksi takdirde taklitçilikten öteye geçemeyiz. Türkiye her alanda olduğu gibi bilimsel çalışmalarda da bölgesinde öncülük etmek mecburiyetindedir. Bunun bir iklim meselesi olduğunu biliyoruz."

İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy'un "Yıkmak insanlara yapmak gibi kıymet mi verir? Onu en çolpa herifler de emin ol becerir. Sade sen gösteriver, 'işte budur kubbe' diye, iki ırgatla iner şimdi Süleymaniye ama gel kaldıralım dendi mi heyhat o zaman, bir Süleyman daha lazım yeniden bir de Sinan. Bunların var mı sizin listede hiç benzeri, yok. Ya ne var? Bir kuru dil, siz buyurun, karnım tok." şeklindeki dizelerini aktaran Erdoğan, "Süleyman ile Sinan bir araya gelmeden eser ortaya çıkmıyor, yani mimar ve lider. Ne tek başına Süleyman'ın ne de tek başına Sinan'ın buna gücü yetmez. Mutlaka ikisi birlikte olacak. Öyle kuru sözle, sadece konuşmakla, sadece eleştirmekle, sadece iftira atmakla bir yere varılmıyor." değerlendirmesinde bulundu.

(Sürecek)

















Kaynak: