Uluslararası İdlib Konferansı

Dışişleri Bakanlığı Suriye'den Sorumlu Genel Müdürü Selçuk Ünal:- "Bazı ülkeler bu krizin (Suriye'deki iç savaş) nasıl başladığını, nereden çıktığını unutmuş gibi hareket ediyorlar. Rejimin onca insan hakları ihlalini, uluslararası hukuk ihlalini, bunları
Uluslararası İdlib Konferansı

İSTANBUL (AA) - Dışişleri Bakanlığı Suriye'den Sorumlu Genel Müdürü Selçuk Ünal, bazı ülkelerin Suriye'deki iç savaşın nasıl çıktığı unutmuş gibi davrandığını belirtirken, "Rejimin onca insan hakları ihlalini, uluslararası hukuk ihlalini, bunları unutmuş gibiler. Uluslararası ve bölgesel aktörler çok aktif şekilde sürecin içinde olmalı. Yoksa hiçbir şekilde jeopolitik bir konudan bahsedemeyiz. En azından bazı ülkelerin mutlaka yanlış aktörleri desteklemeyi bırakması lazım." dedi.

İletişim Başkanlığı tarafından Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde "Uluslararası İdlib Konferansı" düzenlendi.

Dışişleri Bakanlığı Suriye'den Sorumlu Genel Müdürü Selçuk Ünal, konferansın, "İdlib Krizinin Jeopolitiği" konulu üçüncü ve son oturumunda, birçok ülkenin Suriye konusundaki pozisyonunu, desteğini ve tutumunu zaman içerisinde değiştirdiğini söyledi. Bu durumun pek çok şeyi zorlaştırdığını belirten Ünal, Türkiye'nin bu süreçte tüm Batılı müttefiklerine "Bu konuda bir şey yapmalıyız" diyerek seslendiğini hatırlattı.

"Söylediklerimiz hep gözardı edildi, duyulmadı" diyen Ünal, bu durumun sonucunda en büyük acıyı Suriye halkının çektiğini ifade etti.

İdlib'de yeni bir aşamaya geçildiğini anlatan Ünal, şöyle konuştu:

"Şam rejiminin bizim askerlerimize saldırmak gibi yaptığı ölümcül bir hata var. Çok büyük bir hataydı, şu anda bedelini ödüyorlar ama tüm bu süreçte biz Türkler olarak şunu anladık; bir Nasrettin Hoca fıkrası vardır, 'hırsızın hiç mi suçu yok?' Yani zaman zaman bazı ülkeler bu krizin nasıl başladığını, nereden çıktığını unutmuş gibi hareket ediyorlar. Rejimin onca insan hakları ihlalini, uluslararası hukuk ihlalini, bunları unutmuş gibiler. Uluslararası ve bölgesel aktörler çok aktif şekilde sürecin içinde olmalı. Yoksa hiçbir şekilde jeopolitik bir konudan bahsedemeyiz. En azından bazı ülkelerin mutlaka yanlış aktörleri desteklemeyi bırakması lazım."

Batı'nın Türkiye'yi Suriye konusunda yıllar öncesinde desteklemesi gerektiğine işaret eden Ünal, "Umarım bu destek şimdi gelir, bu sayede onca masum Suriyeli vatandaşın hayatı kurtulur." dedi.

Ünal, Türkiye'nin bu konudaki onurlu duruşunu devam ettireceğini vurgularken, "Batı desteği olmadan biz bunca yıl bunları yaptık. Kendi göbeğimizi kendimiz kestik. Böyle de yapmaya devam edeceğiz." diye konuştu.

- "Rusya'nın büyük olasılıkla sorumluluğu vardı"

SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Murat Yeşiltaş, Suriye'de vekil savaşının devletler arası ihtilafa dönüştüğünü ifade etti.

Suriye konusunda ülkeler arasında siyasi ve stratejik kriz yaşandığını aktaran Yeşiltaş, "Türkiye ve Rusya arasında giderek bir yakınlaşma olduğunu görüyoruz. Ancak rejimin, Türk askeri güçlerine karşı yaptığı son saldırıdan beri durum değişti. Bu konuda operasyonel olarak, siyasi ve stratejik olarak Rusya'nın büyük olasılıkla sorumluluğu vardı. Onun için rejimin Türk askeri güçlerine saldırısı bu durumu etkiledi. Yani Türkiye ile Rusya'nın yakınlaşması açısından baktığımızda İdlib aslında çok klasik bir örnek olarak karşımıza çıkıyor; Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerin ne kadar kırılgan olduğunun çok güzel bir göstergesi. Şu anda ABD bu süreci kendi bakış açısından etkilemeye çalışıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin ABD ve Batı arasında başka konuda kriz yaşandığına işaret eden Yeşiltaş, "Batı ülkelerinin, NATO'nun bir inandırıcı desteği olduğunu görüyoruz. Ancak bu söylemin uygulamaya geçirilmesi açısından maalesef böyle bir yaklaşım görmüyoruz. Türkiye'nin kapsayıcı bir çözüm bulma girişimine katkı sağlayacak bir durum olmadığını görüyoruz." dedi.

Suriye'de rejimin stratejisinde nüfusa yönelik bilinçli yaklaşımlarda bulunabileceğine dikkati çeken Yeşiltaş, rejim güçlerinin aslında halkın olmadığı toprakları kontrol altına almak gibi bir yaklaşımda olduğunu kaydetti.

Yeşiltaş, "Bu sözde yaklaşım askeri ve siyasi açıdan ülkenin Kuzey'indeki varlığını olumsuz etkileyecektir. Özellikle de Türkiye'nin kontrolü altındaki bölümde Türkiye'nin siyasi ve askeri varlığını sorgulayacak bir ortam ortaya çıkacaktır. Bu durum Türkiye'nin bölgedeki istikrarına zarar verecektir." ifadesini kullandı.

Terörizm dinamiğinin önemine işaret eden Yeşiltaş, "Bu konudaki bakış açımızı baştan değerlendirmemiz gerekiyor. Zaten bence ABD de HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) konusundaki yaklaşımı değiştiriyor. Türkiye, ABD veya uluslararası toplum bu konuya nasıl yaklaşacak bunu da değerlendirmeniz gerekiyor. Yani HTŞ'yi terör örgütü olarak mı sınıflandıracağız, yoksa bunu bir şekilde dönüştürmeye mi çalışacağız? Bu aslında krizin önemli bir başka dinamik boyutu bence." şeklinde konuştu.

Yeşiltaş, kapsamlı bir çözüm geliştirmek isteniyorsa mutlaka HTŞ sorunuyla ya da diğer terörist örgütleriyle ilgili sahadaki yaklaşımların değiştirilmesi gerektiğini dile getirdi.

İdlib krizinin çözülmesi için yol haritasına ve Rusya ile Suriye rejiminin nasıl davranacağına bakılması gerektiğine belirten Yeşiltaş, İdlib meselesinde geçici değil, kalıcı bir çözüme ihtiyaç duyulduğunu sözlerine ekledi.

Konferans sonunda katılımcılar hatıra fotoğrafı çektirdi.


Kaynak: