Geçtiğimiz hafta şehre hakim olan beyaz bereket bir nebze de olsa çiftçiyi rahatlattı. Yağışların ovadaki bereketi arttırdığını söyleyen Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Soylu, “Bu yıl bildiğimiz üzere tarımsal sezon dediğimiz Ekim ayıyla başlayan hububat sezonu çok farklı geçiyor. Özellikle Ekim-Kasım-Aralık  ayları uzun yılların çok gerisinde aşırı kurak geçti. Sonrasında yağışlı bir Ocak devamında tekrar kurak bir Şubat geçti. O yüzden sahada ekili olan buğday, arpa bitkileri ciddi anlamda kuraklık riskiyle karşı karşıyaydı. Mart ayındaki yağışlar çiftçiyi çok rahatlattı” ifadelerini kullandı.

‘GEÇEN YILA GÖRE REKOLTEDE DÜŞÜŞ OLABİLİR’

Yağışların düzensizliği nedeniyle bu yıl verimde düşüş olabileceğini ifade eden Süleyman Soylu, “Verim Nisan- Mayıs yağışlarına da bağlı ama şu an için verim çok olumlu etkilenecek. Her ne kadar Mart ayı yağışlı geçse de baktığımız zaman toplamında hala normallerin gerisindeyiz. Dolayısıyla tarımda yağışın bir anda yağması değil aylara dağılım önemlidir. Bu yıl bu dağılımda bir düzensizlik oldu. Bu nedenle her ne kadar yağışlı bir Mart ayı geçirsek de geçmiş aylardan gelen sıkıntı nedeniyle geçen yılki rekolteye göre bu yıl daha düşük olacağını tahmin ediyoruz. Özellikle Ekim-Kasım-Aralık ayında Buğday ve arpa rekoltesinin geçen yıla göre daha düşük olacağını düşünüyoruz. Mart ayında aldığımız yağışlarla Nisan’ın ortasına kadar olan dönemi kurtardık. Yani burada günü kurtardığımızı söyleyebiliriz. Mutlaka Nisan ve Mayıs ayında da yeterli yağışların düşmesi lazım ki bitkiler gerçek performanslarını gösterip yüksek verimliliğe ulaşabilsinler” şeklinde konuştu.

‘YAĞIŞLAR BAHARLIK ÜRÜNLER İÇİN DE FAYDALI OLDU’

Yağışların baharlık ürünler için de oldukça faydalı olduğunu dile getiren Soylu, “Mart yağışları sadece buğday arpa için değil baharlık ekilecek şeker pancarı, mısır, ayçiçeği, patates gibi diğer baharlık ürünler için de son derece faydalı oldu. Çiftçi için iyi bir tohum yatağı ekimi için uygun bir ortam hazırladı. Bu açıdan da oldukça önem arz ediyor. Artı olarak Konya çevresine baktığımız zaman barajlardaki doluluk oranı oldukça gerilemişti. Bunu rahatlatması açısından da olumlu oldu. Yağışın kötüsü olmaz ama tarımsal açıdan baktığımız zaman mutlaka dağılımının bitkinin yetiştiği döneme göre dengede olması gerekiyor ki yüksek verimliliği yakalayabilelim. Tarımsal kuraklıkla normal iklimsel kuraklığı birbirinden ayırt etmek gerekmektedir. Bazen olur ki her ay az da olsa yağış gelir bitkiler strese girmez yüksek verimliliği yakarlarsınız ama bazen de bir ay yağar bir ay yağmaz, bir ay çok iyi yağar öbür ay tekrar yağmaz buradan bitkiler olumsuz etkilenir ve bu seferde rekolte düşme riskiyle karşı karşıya kalırız” diye aktardı.

‘EKİLEN ÜRÜNLERDE BİR SORUN OLMADI’

Soğuk havanın ekilen ürünleri olumsuz yönde etkilemediğini ifade eden Soylu, şöyle konuştu: “Şeker pancarı falan yeni ekilmeye başlamıştı. O yüzden yeni ekilen bir baharlık ürün olmadı. Buğday ve Arpa da genellikle soğuğa dayanıklı olduğu için çok nadir aşırı gelişmiş buğday arpa dışında normal seyrinde olan bitkilerde herhangi bir zarar oluşmadı, oluşması da beklenmiyor ama uygun olmayan kışa ve soğuğa dayanıksız çeşit eken çiftçilerimiz oluyor. Onların ki belki zarar görebilir ama onun dışında bir zarar olacağını düşünmüyoruz. Bir tek bazı bölgelerde  madem ağaçları, meyve ağaçları çiçek açtı. Soğuk hava onlara zarar verebilir ama onun dışında çok bir zararı olmaz. Bu yıl Konya’da en fazla buğday ve arpa ekildi. Devamında mısır, şeker pancarı, ayçiçeği, patates, yonca ekildi. Yoncaların yeni ekili olanları da geçmişte ekili olanları da var. Mercimek ve nohutta bunlar yeni ekilen veya yeni ekilmekte olan ekinlerdir.”

‘BÖLGENİN KADERİNİ SU DEĞİŞTİRECEK’

Konya tarımı için suyun önemine dikkat çeken Soylu, “Konya’da tarım demek su demektir. Konya’daki tarımı belli bir noktaya getirmek, verimi, rekolteyi garanti altına almak istiyorsak mutlaka sulanan alan miktarını artırmamız lazım. Mevcut yer altı sularımızın da kapasitesi belli mutlaka Konya ovasına dış havzalardan su getirmemiz lazım ki böyle kurak yıllarda veya diğer yıllarda yüksek rekolte ve ürün çeşitliliği sağlayabilelim. Yani su olmadığı zaman Konya havzasında tarımın bir kanadı kırık oluyor. İstediğimiz şeylere ulaşmakta zorlanıyoruz. Bir de böyle yağış dengesiz gittiği zaman daha da sıkıntıya giriyoruz. O nedenle Konya’da çiftçinin bilgi birikimi üst düzeyde ama maalesef tek sıkıntımız sulanan alan miktarının sınırlı olması, sulama maliyetlerinin yüksek olması ve suyun azlığı. Özellikle dış havzalardan alternatif su kaynaklarını getirebilirsek bölgenin kaderini değiştirmiş oluruz” diyerek sözlerine son verdi.

SÜMEYRA KENESARI / YENİ HABER GAZETESİ