Yemen'de 'Stockholm Anlaşması iptal edilsin' sesleri yükseliyor

Yemen'deki İran destekli Husilerin, hükümetin son kalesi konumundaki Marib iline saldırılarını artırmasıyla birlikte taraflar arasında imzalanan Stockholm Anlaşması'nın feshedilmesi yönünde sesler yükselmeye başladı.
Yemen'de 'Stockholm Anlaşması iptal edilsin' sesleri yükseliyor

Yemen'deki İran destekli Husilerin, hükümetin ülkenin batısı ve kuzey bölgelerinde elinde tuttuğu son kalesi konumundaki Marib iline saldırılarını artırmasıyla birlikte taraflar arasında imzalanan Stockholm Anlaşması'nın feshedilmesi yönünde sesler yükselmeye başladı.

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths, Yemenli tarafları 2 yıl önce İsveç'in başkenti Stockholm'de bir araya getirmiş, krizin çözümü için Husiler ile hükümet yetkilileri arasında 6 Aralık 2018'de başlayan görüşmeler 13 Aralık 2018'de anlaşmayla sona ermişti.

Yemen hükümeti ile Husiler arasında esir değişimi, Hudeyde'de ateşkes, limanlar ve Taiz'in durumuyla ilgili Stockholm Anlaşması imzalanmıştı.

Ancak tarafların birbirlerine yaptıkları suçlamalar nedeniyle anlaşma uygulanamadı.

Yemen Meclisinin üst kanadı olan Şura Meclisinin 26 üyesi, 14 Eylül Pazartesi günü Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'den Stockholm Anlaşması'nın feshedilmesini ve 6 yıldır Husilerin kontrolünde olan Hudeyde kentinin kurtarılması için harekete geçilmesi talebinde bulundu.

Meclisin alt kanadı olan Temsilciler Meclisinden 28 milletvekili de birkaç gün önce benzer talepte bulunmuştu.

Yemen Dışişleri Bakanı Muhammed el-Hadrami, 13 Eylül Pazar günü Griffiths'e, Stockholm Anlaşması'nın artık yararlı ve önemli olmadığını söyledi.

Hadrami, BM Güvenlik Konseyinin sorumluluklarını yerine getirmesi, süre gelen gerginlik ve Husi ihlallerini kınaması gerektiğini vurgulayarak, Marib'in birçoğu "Husilerin saçma saldırıları" nedeniyle yerlerinden edilmişler dahil 3 milyondan fazla Yemenliye ev sahipliği yaptığını vurguladı.

Yemen Meclis Başkanı Sultan el-Burkani, 29 Ağustos'ta Griffiths ile yaptığı görüşmede, ülkenin doğusundaki Marib ve bazı bölgelerde askeri tırmanışın yanı sıra Husiler tarafından gerçekleştirilen ihlal ve saldırılar sebebiyle Stockholm Anlaşması'nın durdurulması veya iptal edilmesi için ülke içinden büyük baskıya maruz kaldıklarını ifade etti.

Anlaşmanın temel amacı, bugüne kadar Husiler tarafından kontrol edilen ve Yemen'in ithalatının yaklaşık yüzde 70'inin gerçekleştiği ülkenin en büyük hayati limanını barındıran Hudeyde kentindeki şiddetli çatışmaları durdurmaktı.

Uluslararası ve BM baskılarıyla hayata geçen anlaşma, hükümet yanlısı güçlerin Hudeyde merkezini kontrol eden Husilere yönelik saldırılarını durdurdu.

Eğer uluslararası baskılarla halkın ve limanın zarar görebileceğine dair ciddi uyarılar olmasaydı hükümet yanlısı güçler, Hudeyde'nin bazı mahallelerini ve kent merkezine çok yakın doğu kapısını Husilerden geri alabilirlerdi.

Husiler ile hükümet Stockholm Anlaşması'ndan sonra sahada herhangi bir ilerleme kaydetmedi, taraflar arasında karşılıklı ateşkesi ihlal suçlamaları devam etti.

Stockholm Anlaşması'nın amacı, tam olarak ilan edilmese de Hudeyde'deki ateşkes örneğini tüm Yemen'de uygulamaktı ancak Husiler, ateşkesten yararlanarak güçlerini farklı alanlara kaydırmakla suçlandı.

Husi milislerin Sana'nın Nehm ilçesinde büyük oranda ilerlemesi ve Cevf ilinin merkezi Hazm ilçesini ele geçirmesi başta olmak üzere birçok bölgede kaydettiği ilerleme hükümeti kızdırdı.

"Stockholm Anlaşması, Husiler için dokunulmazlığa dönüştü"

Siyasi analist Yakup el-Atvani AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, "Stockholm Anlaşması Husiler için adeta uluslararası bir dokunulmazlığa dönüştü." dedi.

Atvani, "Bu anlaşmanın yansımaları Husilerde rahatça görülebilir. Husiler Hudeyde'de kendisini güvene alarak bu anlaşmadan fayda sağladı. Daha sonra güçlerini Cevf, Marib ve Beyda'daki cephelere kaydırdı." ifadelerini kullandı.

Hükümetin bu anlaşmanın bir aldatmaca olduğunu düşündüğünü belirten Atvani, hükümetin anlaşma imzalandığından bu yana, Hudeyde'de kontrolünün çoğunu kaybettiğini, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından desteklenen güçler üzerinde etkisinin azaldığını, bu sebeple anlaşmayı gözden geçirmek ve gerekirse ondan çekilme isteğini ifade etmek zorunda kaldığını söyledi.

Atvani, şöyle devam etti:

"Resmi ağızlardan birçok kez yapılan anlaşmadan çekilme çağrıları kesin bir çekilme kararına dönüşebilir, ancak BM, Husilere Marib'e düzenlediği saldırılara son verme baskısı yaparsa karar durdurulabilir."

Hükümetin kuzey bölgelerindeki son kalesi Marib, saldırı altında

Yemen'in meşru hükümetinin batı ve kuzey bölgelerindeki son kalesi konumundaki Marib ilinde Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığının karargahı da bulunuyor. Ayrıca kent yerinden edilen yaklaşık bir milyon kişiye ev sahipliği yapıyor.

Husiler, haftalardır Marib merkeze ulaşmak için düzenlediği saldırılarda, Rahabe ile Mehiliye ilçelerinde ilerleme kaydetti.

Husiler Marib'i almak için daha önce benzeri görülmemiş bir askeri destekle "Marib'i kurtarma savaşı" ismiyle saldırılarına başladı.

Yemen ordusundan bir kaynak ise Stockholm Anlaşması'nın iptali yönündeki tekrarlanan taleplerin sadece Husilerin Marib'e uyguladığı büyük askeri baskıyı ortadan kaldırmak için olduğunu söyledi.

Kaynak, "Husiler, hükümet ve hatta koalisyon güçleri için hayati önemi haiz Marib kentini ele geçirmek için saldırılar düzenlemeye devam ediyorlar." diye konuştu.

Husilerin saldırılarına, savaştan zarar görmüş büyük bir nüfusu barındıran bu şehri İran destekli milislerin ele geçirmesini umursamayan başta İngiltere olmak üzere uluslararası toplumun yeşil ışık yakmasının üzücü olduğunu belirten kaynak şunları söyledi:

"Hudeyde'ye olan ilerleyişimiz insani gerekçelerle Stockholm Anlaşması sonucu durduruldu. Ancak Marib Yemen'de en fazla mülteciyi ve nüfusu barındırmasına rağmen Husilerin buraya olan saldırıları durdurulmadı? Açıklayamayacağımız hesaplar var. Husilerin Marib'de ilerlediği süreçte ordu da Cevf'in merkezi Hazm'a doğru ilerledi."

Haftalardır devam eden ve çok sayıda Husi milisin öldürüldüğü Marib çatışmaları, Yemen'de savaşın başlamasından bu yana en şiddetli çatışmalar olarak nitelendiriliyor.

Husiler Cevf ve Marib'e yönelik saldırılarında saha komutanlarından tümgeneral ve tuğgeneral rütbesinde kayıplar verdi. Bu da Husilerin hükümet güçleri tarafından askeri olarak kırılmadıkça savaşı sürdüreceklerinin bir göstergesi olarak kabul ediliyor.

Öte yandan hükümet güçleri de Marib ve diğer bölgeleri savunurken üst rütbeli olanlar dahil birçok askeri kayıp verdi.