Yeni Haber'de Ramazan | Film ve Kitap Önerileri - 16 Nisan

Ramazan ayı, oruç ile geçirdiğimiz manevi yönden zengin en önemli aylardandır. İbadetle ve dualarla geçirilen Ramazan ayında iftar ve sahur arasında uyumayıp sahuru bekleyenler için izlenebilecek filmleri ve okunabilecek kitapları derledik.
Yeni Haber'de Ramazan | Film ve Kitap Önerileri - 16 Nisan
FİLMLER
 
GELİŞ
Film, ordu dilbilimcisi Dr. Louise Banks'in hikayesini anlatıyor. Birden çok uzay gemisi dünyaya iniş yapınca dünya adeta sarsılır. Amaçlarının ne olduğu bilinmeyen uzaylılarla iletişim kurmanın yolları aranmaya başlar. Uzaylılarla iletişim kurması için ordu dilbilimcisi Dr. Louise Banks çağrılır. Doktora yardımcı olması için de fizikçi Ian Donnelly seçilir. İkilinin artık en önemli görevi uzaylıların barışçıl mı yoksa istilacı mı olduğunu belirleyebilmektir. Bu süreçte bir diğer zorluk da ordunun ısrarcı bir şekilde saldırı yanlısı olması olacaktır. Başrollerine Superman'in sevgilisi Louis Lane rolünde boy gösteren Amy Adams ve Marvel'ın Hawkeye'ı Jeremy Renner'ı yerleştiren Arrival filminin yönetmen koltuğunda Sicario'nun yönetmeni Denis Villeneuve oturuyor. Filmin senaryosunu ise Elm Sokağında Kabus ve Son Durak 5'in senaryolarına imzasını atan Eric Heisserer yazıyor. Filmin kadrosunda Michael Stuhlbarg, Tzi Ma, Mark O’Brien ve Forest Whitaker da yer alıyor.
Yönetmen: Denis Villeneuve
Senarist: Ted Chiang, Eric Heisserer
Oyuncular: Amy Adams, Jeremy Renner, Forest Whitaker
Orijinal adı Arrival
Tür: Bilimkurgu
 
gelis-arrival-002.jpg
 
BİN DOKUZ YÜZ SEKSEN DÖRT
Distopik bir evrende geçen film 3. Dünya Savaşı'nın henüz sonlandığı dünyamızda geçer. Dünyanın en büyük devleti olan Okyanusya, günümüz Londra'sının yerine kurulmuştur. Okyanusya deyim yerindeyse tam bir korku imparatorluğudur. Bu ülkede yaşayayan herkes, yönetim diktesinin buyurduğu her şeye harfi harfine uymak zorundadır. Bu evrende ne kitap okumak serbesttir ne de aşık olmak... Hükümetin haberleşme ve sansür işlerinin yürütüldüğü bakanlıkta çalışan Winston Smith, diğer çalışanlar gibi görevi gereğince halkı farklı yalanlarla uyutmak ve sahte gerçeklikler yaratmak zorundadır. Ancak Okyanusya'ya ait her şeyin kocaman bir yalandan ibaret olduğunu öğrendiği an vatanseverliğini ve hayatını üzerine kurduğu bu sahte dünyayı sorgulamaya başlar.
 
Yönetmen: Michael Radford
Senarist: George Orwell, Jonathan Gems
Oyuncular: John Hurt, Richard Burton, Suzanna Hamilton
Orijinal adı: Nineteen Eighty-Four-1984
Tür: Bilimkurgu
 
bin-dokuz-yuz-seksen-dort-002.jpg
 
RATATUY
Şişman fare Remy, yemeğe olan düşkünlüğü nedeniyle tek bir hayale sahiptir: Aşçı olabilmek! Bu idealini gerçekleştirmek için Paris'in yolunu tutan sevimli fare kaza eseri kendisini şehrin en iyi restoranının kanalizasyonunda bulur. Restoranın yeni çöpçüsüyle ilginç bir anlaşma yapan Remy, tüm hünerlerini sergileyebileceği büyülü mutfağa ulaşmaştır. Ancak bu tek hayalini gerçekleştirmek, farelerden iğrenen bir insanlığın var olduğu bir dünyada pek kolay olmayacaktır. Walt Disney'den çıkan film, Kayıp Balık Nemo, Yukarı Bak, Oyuncak Hikayesi gibi animasyon türünün en yaratıcı örneklerinin üretildiği Pixar stüdyolarının ürünü. Yönetmenlik ve senaryo yazımını Brad Bird ve Jan Pinkava ikilisinin üstlendiği Ratatuy, gösterime girdiği yıl Akademi Ödülleri'nde 'En İyi Animasyon Film' Oscar'ını kazanmıştı.
 
Yönetmen: Brad Bird
Senarist: Jan Pinkava, Brad Bird
Orijinal adı: Ratatouille
Oyuncular: Patton Oswalt, Brad Garrett, Lou Romano
Tür: Animasyon, Komedi, Aile
 
ratatuy-002.jpg
 
SOSYAL AĞ
Tüm dünyada olduğu kadar Türkiye’de de bir fenomene dönüşmüş, milyonların sosyal paylaşım sitesi Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg ve arkadaşlarının öyküsü. Bir Ekim gecesi, yıl 2003. Mark Zuckerberg, sarhoş kafayla Harvard Üniversitesi'nin sistemine sızar. Kız arkadaşı tarafından terk edilmiştir ve bunun acısını kampüsteki tüm kızların bilgisinin olduğu bir veritabanında birleştirmek ister. Yazdığı uygulamada ekranın iki yanındaki kızların fotoğraflarını oylayarak hangisinin daha güzel olduğu seçilebilmektedir. Mark sayfanın adına Facemash adını verir. Sitenin başarısı hızla yayılır fakat Mark'ın kadınlara olan nefreti ve bu yolda gizlilik kurallarını ihlal etmiş olması Harvard Üniversitesi'nin de tepkisi çeker. Bu durum sitenin evrilerek Facebook'a dönüşmesine olanak sağlar. Öncelikle yalnızca Harvard'da kullanılan Facebook, daha sonra diğer üniversitelerde de açılır ve Ivy League'den Silikon Vadisi'ne tüm dünyada yayılmaya başlar. Sosyal medya denince günümüzde akla gelen ilk uygulamalardan olan Facebook'un arkasında yatan gerçekler, oluşumunun öyküsü ve günümüz dünyasına sunduğu artı ve eksiler Mark Zuckerberg'in hikayesinden yola çıkılarak ele alınıyor.
 
Yönetmen: David Fincher
Senarist: Aaron Sorkin, Ben Mezrich
Oyuncular: Jesse Eisenberg, Justin Timberlake, Andrew Garfield
Orijinal adı: The Social Network
Tür: Dram
 
sosyal-ag-001.jpg
 
KİTAPLAR
 
HİTLER’İN UNUTULAN ÇOCUKLARI-INGRID VON OELHAFEN, TIM TATE
Ingrid yıllar boyu annesinin onu neden sevmediğini düşündü. Neden onu yanına yaklaştırmıyordu? Neden uzaklara gönderiyordu? Çünkü o annesi değildi. Çünkü Ingrid, Heinrich Himmler’in Ari Irk yaratma projesinin bir parçasıydı. Ailelerinden kaçırılarak uzaklarda yetiştirilen yarım milyon çocuktan biri. 1942 yazında, Nazi istilası altındaki Yugoslavya’da aileler çocuklarını incelenmeleri için SS askerlerine teslim etmeye mecbur bırakıldılar. Bunlardan biri de dokuz aylık Erika Matko’ydu ve Nazi doktorlarına göre “Hitler’in Çocuğu” olabilecek kadar safkandı. Erika Almanya’ya götürülerek Nazi Partisi’ne yakın olan Oelhafen ailesine verildi. Fakat yıllarca sadece bir “proje” olarak, sevgisiz ve mutsuz yaşadı. Kalbinin sesini dinleyen Ingrid yıllar sonra gerçek kimliğinin izlerini sürmeye başladı. Naziler pek çok kaydı ortadan kaldırmış olsa da Nürnberg Mahkemeleri’nde kendi kaçırılma olayının duruşma tutanakları da dahil olmak üzere pek çok dokümana ulaştı. Doğum yerini bulduğunda ise onu o zamana kadar öğrendiklerinden çok daha büyük bir sürpriz bekliyordu: Yıllar önce annesine kendisi olduğu söylenerek başka bir bebek verilmişti. Ingrid Oelhafen, gerçek adıyla Erika Matko’nun gerçek yaşamöyküsü aynı zamanda müthiş bir tarih dersi!
 
hitlerin-unutulan-cocuklari-001.jpg
 
KAYBOLUŞ-GEORGES PEREC
Birinci mucize: Georges Perec, Fransızcanın en çok kullanılan sesli harfi olan "e"yi kullanmadan bir roman yazdı. İkinci mucize: Cemal Yardımcı, bu romanı "e" harfini kullanmadan Türkçeleştirdi.  Kayboluş, ilk yayımlandığı 1969 yılından bu yana kısıtlamanın kaçınılmaz olarak yoksullaştırdığı kuru bir anlatı olarak karşılandı hiç! Dil oyunları, çağrışımları, konusunu baş kahraman yapan kurgusuyla bir yazınsal başyapıt; doludizgin hayal gücü, insafsız mizah duygusuyla bir solukta okunacak bir roman olarak kabul gördü. İkinci Dünya Savaşı'nı, anasının, babasının kayboluşuna tanık olan bir çocuk olarak yaşayan yazar, hayatına damgasını vuran boşluğu bu olağanüstü romanında bir harfi ortadan kaldırarak yansıtır. Ama daima yaptığı gibi, hüznünü coşkulu bir mizahla sarıp sarmalayarak, acı olanı gülünç, anlamsız olanı kurgusal kılarak, sıkıntılarından oyunlar çıkararak açığa vurur bu boşluğu. Bu paradoksal yaklaşım baştan sona romana sinmiştir. Bir açıdan has yazından yana olanların tat alacağı bir yazınsal oyundur bu yapıt. bir başka açıdan hoş bir fantastik komplo öyküsüdür. Bir bakıma bir tür "roman-karşıtı" romandır.
 
kaybolus-001.jpg
 
KIRMIZI PAZARTESİ-GABRIEL GARCIA MARQUEZ
Kolombiyalı büyük yazar Gabriel García Márquez’in 1981’de yayımlanan yedinci romanı Kırmızı Pazartesi, işleneceğini herkesin bildiği, engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir namus cinayetinin öyküsü. Hem Kolombiya’da hem de yayımlandığı dünyanın dört bir yanındaki pek çok ülkede sarsıcı etkileri olmuş bir roman. Usta yazar, çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış bir cinayet olayını aktarıyor. Romanın kahramanı Santiago Nasar’ın öldürüleceği daha ilk satırlardan belli. Kırmızı Pazartesi, yalnızca bir cinayetin arka planını değil, bir halkın ortak davranış biçimlerinin portresini de çiziyor. Böylece, sonuna dek ilgiyle okuyacağınız bu kısa ve ölümsüz roman, bir toplumsal ruh çözümü niteliği de kazanmış oluyor.
 
kirmizi-pazartesi.jpg
 
ALTINCI KOĞUŞ-ANTON ÇEHOV
Çehov, bir taşra kasabasındaki akıl hastanesinde geçen bu romanında, eğitimli bir hasta olan İvan Dmitriç ile Doktor Andrey Yefimıç arasındaki felsefi çatışmaya odaklanır. İvan Dmitriç maruz kaldıkları adaletsizliğe, içinde yaşamaya zorlandıkları berbat koşullara karşı çıkarken, Andrey Yefimıç bunları görmezden gelmekte ısrar eder ve durumu değiştirmek için kılını bile kıpırdatmaz. Doktor sonunda içine düştüğü “felsefi” yanılgının farkına vardığında ise artık iş işten geçmiştir. Altıncı Koğuş, Rusya’nın ve ülkenin sorunlarıyla ilgilenmek yerine onları uzaktan izlemeyi tercih eden elit Rus aydınının “deliliği”nin simgesidir adeta. Altıncı Koğuş, Russkaya Mısl dergisinin 1892 kasım sayısında yayımlandığında büyük ilgi görmüştü. Hatta Lenin’in de yapıtı okuduktan sonra dehşete kapıldığı, “Kendimi Altıncı Koğuş’a kapatılmış gibi hissettim” dediği rivayet edilir.
 
altinci-kogus.jpg