Ömer Kocabaş
Ömer Kocabaş Yenilgi Alman usulü üstlenilmeli

Yenilgi Alman usulü üstlenilmeli

Yerel seçimin üzerinden bir hafta geçti. Tablo büyük ölçüde netleşti. AK Parti içerisinde en net mesajı Cumhurbaşkanı Erdoğan verdi. Milletvekilleri, teşkilatlar ise hâlâ top çevirmekle meşguller(!) Zafere sahip çıkan çok olur, yenilgi genelde yetim kalır derler. Seçimin ardından gerek siyaset sahnesinde gerekse de basında biz demiştik diyenlerin sayısı bir hayli fazla. Kusura bakmasınlar da büyük çoğunluğu bir şey demedi. Kendi kendilerine konuştularsa ya da arkadaş sohbetlerinde gidişatın iyiye doğru olmadığından bahsetmişlerse bilemeyiz. Sürekli tozpembe bir ortam varmış gibi konuşanlar, aday parlatma derdine düşenlerin bugün yaptıkları eleştirinin de bir değeri kalmıyor. Önemli olan zamanında konuşmak, yazıp çizmekti. Söylenenler ne kadar dikkate alınırdı orası tartışılır ama en azından sorumluluk üzerinden atılmış olurdu.

AK Parti seçmeni ekonomi başta olmak üzere partisine olan kırgınlığını net bir şekilde ortaya koydu. Seçime katılım düşüktü. Sandığa gitmeyerek bir mesaj verildi. Başta Konya olmak üzere Anadolu’da sandığa giden seçmen Yeniden Refah Partisi’ni kendisine alternatif olarak gördü. Gerek parti içi gerekse de basın ve sosyal medyadaki bazı ukala ve kibir abideleri hâlâ ya gerçeği göremiyor ya da işlerine gelmediğinden görmezden gelmeye çalışıyor. Ekonomideki sıkıntının Cumhurbaşkanlığı seçiminde de olduğunu falan söylüyorlar. Seçmenin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olan sevgisinin, güvenin AK Parti’nin çok üzerinde olduğunu anlamayanlar bir zahmet her ortamda kenara çekilsin. Seçmen, anlamak isteyen için Cumhurbaşkanlığı seçiminde de mesajı vermişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verilen oy AK Parti’ye verilenden fazlaydı. Yazıyı rakamlara boğmak istemiyorum, merak eden baksın…

Cumhurbaşkanlığı seçiminin öncesinde ve sonrasında estirilen ekonomideki Mehmet Şimşek rüzgârının da geçen ortalama bir yılda piyasaya olumlu bir etkisinin de olmaması vatandaşın tercihini etkiledi. Ekonomideki soyut büyüme rakamlarının, ihracat rekorlarının gündelik hayatta bir karşılığı yok. Buna rağmen aynı ekonomi dilinde ısrar ediliyor. Vatandaşın ekonomi iyi diyebilmesi için alım gücünün artması, döviz kurlarının düşmesi gerekiyor. Bunlar sağlanamadığı sürece konuşulan her şey boştur. Ekonomi üzerine aynı şeyleri söylemekten bıktık usandık lakin bir adım ileri gidildiği yok. Ondan sonra vatandaşın tercihi eleştirilmeye çalışılıyor. Vatandaşı eleştirmeden önce beş, altı yıldır gündemde olmasına rağmen bir türlü hayata geçirilemeyen hâl yasası çıkarılsın. Tarlada beş, pazarda, markette 15 saçmalığı bitsin.

Vatandaş, ülkenin geleceği için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı desteklemişti. Yerel seçimde ise birçok noktada belediyeciliğin rant kapısı olarak görülmesinden dolayı böyle bir tercihte bulunarak hükümete bir mesaj verdi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtiğimizden beri vatandaşın hükümete sesini duyurması güçleşti. Milletvekillerinin, meclisinin eski fonksiyonu kalmadı. Külliyede ise herkes kendi kafasına göre takılmaya başladı.

AK Parti iktidarından önce eleştirilen bürokrasi yeniden hortladı. Kamu kurumlarında alınan keyfi kararlara külliyenin talimatı böyle diye afili bahaneler bulunuyor. Çok katmanlı bir yapı oluştu. Çoğu kişi kendisini bulunmaz Hint kumaşı zannediyor. Sayfalar dolusu özgeçmişleri var, yabancı okullarda okumuşlar, lafa geldiği zaman bir dönüm yerde işlerini halledemiyorlar ama vatandaşın derdinden, sokaktan bir haberler. Sonra da utanmadan vatandaşı nankörlükle suçlayabiliyorlar. Bu isimlerle yola devam edilmemeli. Gerçek dava delileri yeniden ön plâna çıkarılmalı.

Seçimde sınıfta kalan bir diğer kesim de basın oldu. Gerek gazeteler gerekse de haber kanalları rezil oldu. Yerel basının hâli de çok farklı değil. Gazetecilikte takip mesafesi çok önemlidir. Eleştirirken de överken de belli bir mesafe durulmalı. Günümüzde yerel gazetelerimiz belediye bülteni gibi çıkıyor. İnternet siteleri ise artık birer tık tuzağına dönüştü. İçerik kimsenin umurunda değil, önemli olan tıklanma sayısı. Bu kafayla gidilirse en fazla beş yıl içerisinde internet haberciliği de doyuma ulaşır. Çünkü vatandaş tuzakları öğrendi, başlıktan haberin içeriğini çözmeye başladı. Gazeteciliğin değerini bizzat gazeteciler ayaklar altına aldığı sürece bir yere varılamaz.

Konya’da yerel basının yeniden takip mesafesine çekilmesi gerekiyor. Belediyeler, siyaset ancak yapıcı eleştiri ile ilerleyebilir. Eleştiri derken “falanca belediyeye bir çaktık, ortalık fena karışacak” seviyesizliğinden bahsetmiyorum. Yerel basınımızın büyük bir kısmı sabah akşam belediyeleri, hükümeti övüyor. Gereğinden fazla yapılan övgü sadece zarar verir. Şehrimizde muhalif olarak takılan gazete ve TV kanalı ise Sözcü gazetesi, Halk TV kıvamında olduğundan yaptığı eleştirinin de bir gerçekliği kalmıyor. Uzun süredir bir emekliler derneğine dönen Saadet Partisi’ni parlatma çabasından vazgeçemediler. Seçimden sonra ise parti ile alâkalı tek kelam edemiyorlar. Onların da muhalifliği anca bu kadar olabiliyor.

İşin sonunda herkes hesabı bir başkasına yıkmanın derdinde. Bu kafayla bir yere gidilmez. Gerek hükümet kanadı gerekse de basın özeleştiri yapıp üzerine düşen sorumluluğu üstlenmeli. Vatandaşla inatlaşmanın kimseye bir yarar sağlamayacağı ortada. Alman usulü ödenecek hesapla yeni bir başlangıç yapılmalı. Diğer türlü 2028 yılı için şimdiden “ben demiştim” denilmeye başlanır…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi