Zulüm bitmiyor

Zulüm bitmiyor

Dünyanın hemen hemen her yerinde Müslümanlara yapılan zulümler bitmek bilmiyor. IHH Konya Basın Koordinatörü Selim Tosun, Arakanlı Müslümanlara yönelik son zamanlarda yeniden yoğunlaşan saldırıların soykırım boyutuna ulaştığını söyledi.    

1962’den itibaren askerî rejimle yönetilen Myanmar’da 2008’de yapılan anayasa referandumu ile başlayan süreçte ülkede bir dizi demokratik reform hayata geçirildiğini ifade eden İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) Konya Basın Koordinatörü Selim Tosun, “2010 yılındaki parlamento seçimleri de her ne kadar şeffaflığı sorgulansa da memnuniyetle karşılandı.  Seçimlerin akabinde iktidara gelen sivil hükümetin hayata geçirdiği liberal demokrasi ve pazar ekonomisine yönelik reformlar, Avrupa ülkeleri ve uluslararası camia nezdinde yarım yüzyıllık otoriter rejimden kurtulma çabaları olarak yorumlandı ve desteklendi. Ancak bugün Myanmar, otoriter rejimin halk üzerindeki askerî kontrolünü gevşetmesiyle birlikte Balkanlarda Yugoslavya’nın çöküşünün ardından bir benzeri yaşanan ırk üstünlüğüne dayalı nefret söylemleri ve soykırıma varan şiddet olaylarına sahne oluyor” dedi. 

arakan-haber-5.jpg


DÖRT YILDIR SALDIRILAR YOĞUNLAŞTI
“Son dört yıldır Myanmar genelinde Arakanlı Müslümanlara yönelik yoğunlaşan saldırıların en önemli sorumlularından biri, Ashin Wirathu adlı aşırılıkçı bir Budist rahibin manevi önderliğini yaptığı Mandalay merkezli 969 Hareketi” diyen Selim Tosun, “Myanmar’ın ikinci büyük şehri 1 milyon nüfuslu Mandalay’da 60 rahibe ev sahipliği yapan ve 2.500 kişiye yakın cemaati bulunan Masoyein Manastırı’nın başrahibi olan Wirathu, 16 yaşında okulu terk ederek Budist bir rahip olmuş. 2001 yılında da milliyetçi ve İslam karşıtı 969 Hareketi’ne intisap etmiş. 2003 yılında verdiği vaazlar nedeniyle tutuklanarak 25 yıl hapis cezasına çarptırılan Wirathu, 2010 yılında ülkede başlayan reform hareketleri sonucunda diğer pek çok siyasi tutuklu ile birlikte salıverilmiş. Şehir şehir dolaşarak vaazlarında İslam’ın Myanmar’da giderek yayıldığı ve Budist toplumun ve değerlerinin tehdit altında olduğu iddialarını işleyen Wirathu, müritlerine Müslümanlara ait iş yerlerinden alışveriş yapmayarak boykot etme, Müslüman toplulukları sosyal hayattan dışlama ve Müslümanlar ile Budistler arasındaki evliliklerin engellenmesi yönünde çağrıda bulunuyor” diye konuştu.


TÜM VATANDAŞLIK HAKLARI YOK SAYILIYOR
Arakan’da etnik temizlik Ülkelerinde eğitimden sağlığa, çalışma hayatından aile hayatına kadar her alanda tüm vatandaşlık hakları yok sayılan Rohingya Müslümanları dört yıla yakın bir zamandır şiddet olaylarına maruz kaldığını vurgulayan Tosun, “2012 yılında Arakan’da, resmî adıyla Rakhine eyaletinde, Rohingya Müslümanlarının hedef alındığı, geride 192 ölü ve 140 bin mülteci bırakan yüzlerce olay yaşanmıştı. Aynı yıl haziran ayında dört köyde Rohingya Müslümanları Budist çetelerin saldırılarının kurbanı olmuş, ekim ayında çatışmalar dokuz köye daha yayılmış ve şiddet olayları Arakan’ı Müslüman Kaman ve Rohingya topluluklarından “temizleme”ye yönelik organize bir kampanyaya dönüşmüştü.  Yine yakın zamanda benzer saldırıların yaşandığı Myanmar’da Yangon’a 450 km uzaklıktaki Meiktila’da Müslümanlara ait bir kuyumcuda çıkan küçük bir tartışmanın alevlendirdiği olaylar sonucunda 44 kişi ölmüş, ekserisi Müslüman en az 8 bin kişi de can güvenlikleri kalmadığı için evlerini terk etmek zorunda kalmıştı. Yine  Yangon’un 100 kilometre kuzeyinde Oakkan’da Müslüman bir kadının Budist bir rahibe çarptığı iddiası üzerinde Budistler ayaklanmış ve çıkan olaylar sonucunda bir Müslüman öldürülmüş, bir cami yakılmış, Müslümanlara ait 77 hane ateşe verilmişti” ifadelerini kullandı. 

arakan-haber-7.jpg


ZULÜM BİTMİYOR
Müslümanlara karşı zulmün bitmek bilmediğini belirten Tosun, “Son olarak Myanmar’ın kuzeydoğusundaki Shan eyaletinde yaşananlar Müslümanlara karşı girişilen Eski başkent Yangon’un 700 kilometre kuzeydoğusunda 2 bini Müslüman 130 bin nüfuslu Lashio kasabasında bir petrol istasyonunda çıkan tartışmada, bir Müslüman’ın Budist bir rahibi ateşe verdiği iddiası Budistler arasında infiale sebep olmuş ve Budist çeteler Müslümanlara ait bir yetimhaneyi, bir camiyi ve çok sayıda dükkânı yerle bir etmişti.  Görgü tanıklarının ifadelerine göre iş yerlerinin ateşe verildiği kasabada polis ve itfaiye görevlileri olaylara müdahale etmeyerek yaşananlara seyirci kalmıştı. Sittwe: Yarı açık cezaevi Arakan eyaletinin başkenti Sittwe’de, geçtiğimiz yıl Budist çetelerin saldırılarından kaçarak evlerini terk eden 85 bin Arakanlı âdeta yarı açık cezaevlerini andıran mülteci kamplarında yaşıyor.  Acil ihtiyacı karşılamak üzere çorak tarlalar üzerine kurulmuş derme çatma barınaklar, kamplardan dışarı adım atmaları yasak olan mülteciler için “kalıcı konut” hâline gelmiş durumda. Kamplarda çalışan Arakan’da soykırım STK ve yardım kuruluşlarının görevlileri ise tehdit altında ve can güvenlikleri sağlanmadığı için kamplardan çekilmiş” şeklinde konuştu. 


NÜFUSUN YARISI MÜSLÜMAN 
“Nüfusunun neredeyse yarısını oluşturan 73 bin Müslüman’ın yaşadığı Sittwe’nin sokakları bugün yerel yetkililer ve Rakhine çeteleri sayesinde Müslümanlardan “temizlenmiş” durumda” diyen Tosun, “Uluslararası camia sessizliğini koruyor Birleşmiş Milletler’in kullandığı tabirle dünyanın en çok zulme uğrayan halkı olan Rohingya Müslümanlarının dramı yeni değil. Etnik gruplar arası şiddet olayları on yıllar öncesine dayanıyor. Myanmar’da etnik nefret söylemleri ve ayrımcılık sadece Müslümanları değil, Hristiyan ve diğer etnik grupları da hedef alıyor. Rohingya Müslümanlarına yönelik nefret ise, ırk ayrımcılığının da ötesine geçerek onları âdeta insandan aşağı “hayvani” bir statüye indirgiyor. Budist değerler ve yaşam tarzını korumak bahanesi ile Rohingya Müslümanlarına uygulanan şiddet devletin resmî makamlarınca görmezden geliniyor veya göstermelik ufak cezalar verilen saldırganlar kısa sürede serbest bırakılıyor” dedi. 


BATILI ÜLKELER ÜÇ MAYMUNU OYNUYOR
Myanmar’da nüfusun yüzde 90’ının kucaklayıcı, hoşgörülü, merhametli, barışçıl, alçakgönüllü gibi değerlerle karakterize edilen Budizm dinine mensup olduğunu ifade eden Tosun, “Ancak ülkede yaşanan şiddet olayları kelimenin tam anlamıyla insanlığa karşı suç niteliği taşıyor. İnsan hakları savunuculuğunu kimseye bırakmayan Batılı ülkeler ise Myanmar’da yaşananlara dair üç maymunu oynuyor.  Nobel Barış Ödülü’ne layık görülmüş olan Aung San Suu Kyi de hiçbir vatandaşlık hakkı bulunmayan ve hükümette temsil imkânı tanınmayan 8 yüz bin Arakanlı Müslüman hakkında kendisine yöneltilen sorular karşısında sadece şiddete karşı olduğunu söylemekle yetiniyor. Ülkesinde demokrasinin mimarı ve ateşli bir insan hakları savunucusu olarak görülen ve barış yanlısı bu siyasetçinin bile sahip çıkmadığı Arakanlıların mülteci olarak kapılarına dayandıkları komşu ülkelerde de hoşça karşılandıklarını söylemek maalesef mümkün değil” şeklinde görüş belirtti. 


İSMAİL POÇAN / YENİ HABER