Başarıları yöneticilere takılan isim: Mehmet Altıparmak!

Çocukluk ve antrenörlüğünün ilk yıllarında yolu Konya’dan da geçen Altıparmak; Başarılı olmasına rağmen Altay, Yeni Malatya, Alanyaspor, Denizlispor, Manisaspor ve Elazığspor’da yöneticilerle yaşadığı sıkıntıları dile getirdi.
Başarıları yöneticilere takılan isim: Mehmet Altıparmak!

Yeni nesil antrenörlerin arasında oynattığı pozitif ve ofansif futbolla dikkat çeken, gittiği her takımda büyük oranda başarı yakalayarak dikkatleri üzerine çekti. İlerleyen dönemlerde Türk futboluna damga vurması öngörülen Mehmet Altıparmak ile sohbet ettik. Alanyaspor’da ve Erzurumspor’da şampiyonluklar yaşayan Mehmet Hoca’nın hedefleri ise çok büyük. Çocukluk ve antrenörlüğünün ilk yıllarında yolu Konya’dan da geçen Altıparmak; Başarılı olmasına rağmen Altay, Yeni Malatya, Alanyaspor, Denizlispor, Manisaspor ve Elazığspor’da yöneticiler yaşadığı sıkıntıları dile getirdi.

mehmet-altiparmak-sportmen-dergisi---veli-ozkan-(2).jpg

 

Hocam, antrenörlük hayatınızla ilgili konuşacak birçok konu var. Sizi de yakından takip ediyorum. Soracak çok sorum var. Öncelikle Erzurum’dan ayrılık sürecinizle ilgili neler söyleyeceksiniz oradan başlayalım? Talihsiz bir fikstürün kurbanı oldunuz sanki…

 

Sezona istediğimiz transferleri yapamadan başladık. Mesela forvete çok istediğimiz Mbokani’yi alamadık. Yönetime sunduğumuz 6-7 isim daha vardı. Onlar da alınamadı. Daha sonra mecburen o isimler transfer edildi. Sezona sıkıntılı girdik yani. Bizim bir oyun felsefemiz var. Önde baskı yaparak oynamayı seviyoruz. Bunu Süper Lig’de de yapabileceğimize inandık. Görevden ayrılana kadar Erzurumspor’a hep hücum oynattım. Lige Konya maçıyla başladık. Geriden geldik, az daha kazanacaktık. Gol aradığımız dakikalarda karşı ataktan yediğimiz golle mağlup ayrıldık. İkinci haftada bir Beşiktaş maçımız var. Türkiye’de gündem oldu. Beşiktaş’ı o hallere sokan takım olmadı henüz ligde. Yine Rize ve Başakşehir maçlarımız var talihsiz bir şekilde puan kaybettiğimiz. Güzel oyunumuzu puanlarla süsleyemedik. Forvetimiz olmadığı için gol yollarında sıkıntılar yaşadık. İstediğim forvet transferi olsaydı, şuan Erzurum’un en az 12-13 puanı olurdu. Son Ankaragücü maçımızda rakip 10 kişi oynadı. Atamadık, gol atamadık. Gidiyoruz kaleye beceremiyoruz. Puan alamayınca da ipler koptu. Erzurum’dan ayrıldık. Her şey üst üste geldi. Maddi problemler sezon başında patlak vermişti. Burhan ve Nobre’nin ayrılması da takımdaki ruhu olumsuz yönde etkilemişti. İnşallah Erzurumspor, uzun süre Süper Lig’de mücadele eder ve kalıcı olur. Erzurum ve Erzurumspor’un ben de yeri hep ayrı kalacak. Gerçekten seviyorum ben orayı.

mehmet-altiparmak-sportmen-dergisi---veli-ozkan-(3).jpg

Gazişehir ile anlaştınız iyi de başladınız. Tünelin sonu aydınlığa çıkacak mı hocam?

Lig uzun ve zor bir maraton ama hep zor işlere talip olduk ve başardık. Gaziantep’te de şampiyonluğa ulaşacağıma inanıyorum. Gazişehir’e gelmeden önce herkes övgüyle bahsetmişti. Merak uyanmıştı ister istemez acaba gerçekten övdüklerinden daha iyi bir tabloyla karşılaştım. Tesislerimiz, antrenman alanlarımız ve stadımız çok iyi. Şehir ve kulüp olarak Süper Lig’e hazır bir yerdeyim. Yönetim ve futbolcular da şampiyonluğa hazır. Her antrenörün çalışmak isteyeceği bir yerdeyim. Sistemli ve işleyişi düzgün bir yerdeyim. Çalışırken kendimi borçlu hissediyorum ve bu şehrin başarısı için var gücümle çalışıyorum. Geçen sene Erzurum’un başındayken Gaziantep’i finalde yenip şampiyon olmuştuk. Bu sefer inşallah o duyguyu burada yaşarım. Kesinlikle kimse yanlış anlamasın başkan Adil Sani Konukoğlu, çok iyi bir yönetici. En çok da ona yakışacak bu şampiyonluk.

 

Şimdi dönelim en başa hocam. Antrenörlüğe ilk başladığınız zamanlar Konya’dan, Konya Şekerspor’dan yolunuz geçti. Konya şehriyle ilgili neler söylersiniz?

 

Konya’yı çok seviyorum. Antrenörlük hayatımda da bana yön verdi. Ama ben 5 yaşında geldiğimde babam PTT’de teknisyendi. O yaşta Konya’ya geldim. 2 sene burada kaldım, öğretmen evlerinde oturduk. Ondan dolayı küçüklükten bir Konya geçmişim var. Atatürk Stadı’nın etrafında küçükken çok top oynamışlığım var. İlkokula başlarken de babamın işi dolayısıyla Ankara gittik. Yıllar sonra da Konya Şekerspor’u çalıştırmak nasip oldu. Çok takımla buraya gelip maçlar oynadık. Ama özellikle Konya Şekerspor benim antrenörlüğümün yeni başladığı dönemdi. O yüzden benim için anlamlı bir kulüptü. Çünkü hem başkanlık anlamında hem de personel anlamında şu anda bile çok saygıyla andığım kişilerle çalıştım. Şu ana kadar çalıştığım kulüpler arasında en başta diyebilirim.

mehmet-altiparmak-sportmen-dergisi---veli-ozkan-(4).jpg

Kaçan şampiyonluk içinizde ukde bırakmıştır mutlaka…

O dönemki imkanlar ve şartlar olarak çok iyi bir kulüptü. Çalıştığım en iyi kulüplerden biri diyebilirim. Tabi Konyaspor gerçeği var burada. O dönemde devamlı Konyaspor’un altında olan bir Konya Şekerspor vardı. O zaman her şeyi Konyaspor’a göre ayarlamak zorundaydınız. Ben İsmail Kartal’dan sonraki dönem geldim. Bizim olduğumuz dönemde de gerçekten iyi bir kadro vardı burada. Şu an Türkiye’ye damgasını vurmuş çok oyuncu, o zaman belki kimsenin bilmediği oyunculardı. Biz onlarla çok iyi bir uyum yakaladık. İlk sezonda son maçta, Alanyaspor maçında finalleri kaçırdık. Onlar kaybetseydi düşüyordu, biz kazansak play-offlara gidiyorduk.

 

Alanyaspor maçı, olaylı bir maçtı. Hakem hatası vardı. Tolga Özkalfa çok büyük bir hata yapmıştı.

Hata değil, faciaydı. Türkiye’de ilk defa ‘gol attın da vermedim’ olayının olduğu bir maçtı. Hakikaten gol attık vermedi, gol attık vermedi. İnanılmaz şeyler oldu maçın içinde. Daha doğrusu Alanyaspor’u kurtarma gibi bir şey oldu. Hayat tesadüflerle doludur. O takım düşmüş olsa belki tarihe karışacak. Ama ben 3 sene sonra Alanyaspor ile şampiyonluk yaşadım. Alanyaspor şu anda Süper Lig’de, ligin en renkli takımlarından biri oldu. Konya Şekerspor’un o dönemde yaptıklarımızla benim antrenör olarak Türkiye piyasasında girmemde çok büyük payı vardı.

 

Konya Şekerspor’dayken 2 sene üst üste Türkiye Kupası’nda Beşiktaş ile eşleşmiştiniz.

İlk eşleşme de İnönü’de, 2. senede ise Antalya’da oynadık. O dönemde Kasımpaşa, Manisaspor Süper Lig’deydi, onları buraya getirmiştik. Trabzonspor’u da sahamıza getirmiştik. Gerçekten müthiş maçlar oynadık. Benim için çok zevkli geçen bir dönemdi. Çok da iyi bir grup yakalamıştık. Futbolcu anlamında da çok iyi bir kadromuz vardı.

 

Muhammet Reis, Cafercan Aksu, Ömer Ali Şahiner, İshak Çakmak, Ahmet Sabri Fener gibi oyuncular vardı. O dönemde maddi anlamda da varlıklıydı takım, oyuncular geliyordu.

Onur Akbay, şu anda benim yardımcılarımdan olan Süleyman Varlık, Murat Gürbüzerol, Murat Dilek, Serkan Silan gibi isimler de vardı. Gerçekten iyi bir kadroya sahiptik. O iyi takımla da yapabileceğimiz çoğu iyi şeyi yaptık. Ama ondan sonraki Konyaspor’un çok kötü durumda olması, Biz şampiyonluğa gidiyorduk. Şampiyon olduğumuzda Konyaspor ile aynı ligde olacaktık. İki takım birden 1. Lig’de olacaktık. Onun zorlukları hem söylemler hem de yaptırımlarla yaşadık. Belki de şampiyon olunacak bir sezondu. Ne yazık ki o veya bu sebepten şampiyon olunamadı.

 

Ayrılışınız biraz sıkıntılı olmuştu.

Ayrılışım pek sıkıntılı olmadı. Bize ayrıl diyen de olmadı. Ama biz artık rahatsız olmaya başlamıştık. Benim bir yapım vardır. İşler ters gittiği zaman, birilerinin bir şeyleri düzeltmesi gerekiyor. Bu kişi benim olmam gerekir. Yönetici onu yaptı, taraftar şunu yaptı, içerideki bunu yaptı. O bizi ilgilendirmiyor. Bizim futbolcularla bunu düzeltmemiz gerekiyordu. O dönemde çok iyi maçlar oynamamıza rağmen sonuçlar kötüydü. Bu durumda da sorumlu hocadır. Buradan ayrılıp ayrılmamak önemli değil. Ama burada bir Pursaklar maçı oynamıştık, ben hala hatırlıyorum. Antrenörlük hayatımda sayısız maça çıktım, bir çok kulüp çalıştırdım. Ama bir daha öyle bir maç olmayacak diye düşünüyorum. Bir takım 89 dakika tek kale oynayıp da hiç kalesine top getirmeden, ceza sahasına girilmeden 1-0 yenilmesi…

mehmet-altiparmak-sportmen-dergisi---veli-ozkan-(6).jpg

Acaba oyuncular size operasyon mu çekti?

Ben o durumlara pek inanmıyorum. Eğer bir operasyon çekildiyse de kendilerine. Ben ne yaptım da operasyon çekecek? Futbolcu topunu oynamak zorunda. Zaten bizim bir medyamız vardır. Twitter’larımız, Facebook’larımız var. Buralar ne yazık ki bilinçsiz insanların elinde olduğu için hangi kulüp olursa olsun yönlendirmeyle bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Benim yaklaşık 1 buçuk senedir çalıştığım oyuncularla ne gibi bir problemim olabilir de oyuncu beni istemez? Oyuncu istemezse yönetim de kalamaz. Oyuncu isterse kimse kalamaz. Ama oyuncuların hiçbirinin böyle bir karakteri yoktu. Hepsi aslan gibi çocuklardır.  Biz insanız, makine değiliz. 34 haftanın 34’ünü de kazanan bir takım, Dünya’da yok. 34 hafta boyunca muhteşem oynayan bir takım da yok. Muhakkak inişli-çıkışlı dönemler olacaktır. Biz inişli-çıkışlı dönemlerde hep bir bahane ararız. Mesela biz ilk 7 hafta çok güzel işler yaptık. Ondan sonra biraz kötü gidince ‘İdmanlar kötü mü acaba?’ deniyor. 7 hafta iyiydi de şimdi mi kötü? Bilgisiz ve cahil insanların konuşmalarına sosyal medyayla herkes inanmaya başlıyor. Bir yalan atıyorsun, sonra kendi yalanına inanıyorsun. Böyle bir zamandayız ne yazık ki. Bir şeyin illa sebebi olması gerekmiyor. Biz insanız. Her sabah aynı mı kalkıyorsun? Bazen çok neşeli, bazen de moralin bozuk kalkıyorsun. Oyuncu da öyle. Yağını, suyunu değiştir ve sahaya sür. Böyle olmuyor. Oyuncunun da bir özel hayatı var.

 

Konya’dan ayrıldıktan sonra düşmesi neredeyse kesinleşmiş Altay’a gittiniz.

Ertesi senenin hazırlığı için gitmiştim. 4-5 hafta vardı. Olursa olur, olmazsa devam edilir düşüncesiyle gittim. Ondan sonraki sene çok iyi başladık. Ben bıraktığımda da Altay ikinciydi. Zirvede bıraktık. Başkanlığa Ömer Hızlıok’un gelmesi bana göre Altay’ın çok geri gitmesine sebep oldu. O sene şampiyon olacak bir takım vardı. Ayrılırken kendisine de söyledim. Sırf egoları yüzünden takım play-offlara bile kalamadı. Daha sonra alt liglere kadar gitti. Allah’tan yeni bir başkan geldi de toparladı. Şu anda Altay, eski şaşalı günlerine geri döndü. Bizim de kalbimizin bir köşesinde yer alır. Şu anda bulunduğu duruma çok da seviniyorum. İnşallah Süper Lig’e Göztepe’nin yanına bir İzmir takımı daha gelir.

 

Altay’dan sonra Alanyaspor ve maceranız oldu.

Alanyaspor’un her sene benimle ilgi ve alakaları vardı. O gittiğimiz sene hem stat bitmişti. Tesislerde de yeni şeyler yapılıyordu. Hatta orada da çalıştık. O güzel bir ortam oluşmuştu. Sıfırdan iyi bir takım yaptık. Bir sene öncesinden sadece 2 tane oyuncusu vardı. Bütün takımı yeniledik. Kendi oyuncularım vardı. 2. Lig’den kaleci Haydar ve Efecan’ı aldım. İkisi de şu an da Süper Lig’de oynuyor. O zamanlar 2. Lig’de belki de kimsenin istemediği oyunculardı. Emre Akbaba diye birini kimse bilmiyordu. Antalyaspor’un oyuncusuydu. Ama Kahramanmaraş Belediyespor’a kiralık gitmişti. Kimse oynatmıyordu, biz onu aldık. İyi takımın neticesinde o sene şampiyon olduk. Lige çıktıktan sonra da devam ettik. Orada da işler iyi gidiyordu, çok kötü değildi. Bıraktığımda 6. sıradaydı. Sadece prensiplerle alakalı sıkıntı vardı. Bir Adana maçı oynadık. Devre arasında başkan soyunma odasına geldi. Hasan başkanın hiç yapmadığı bir şeydi, ilk defa geldi. O dönem biz 3 maç üst üste yenilmiştik.

 

Sizi göndermenin hesaplarını yapıyor hocam o zaman.

Onun üzerine 2-1 mağlup girdik içeri. Orada başkan geldi. Ben böyle şeylere izin vermediğinden dolayı başkanı da çok sevmeme rağmen soyunma odasının orada münakaşa ettik. ‘ Gidin, oturun. Maçı seyredin. Eğer bir şey olursa maçtan sonra yaparız. Ne işiniz var? Soyunma odasına başkan gelmez’ dedim. Maçtan sonra ayrıldık. ‘Hocam olur böyle şeyler, devam et’ dediler. Ama 2 hafta sonra yine aynısı olur. Ben 57 maç, 6 mağlubiyetle gittim. Büyük istatistik. Mağlubiyetleri 3 tanesi arka arkaya geldi. Bu tür şeyler de olunca rahatsız oluyorum. Hem de iyi bir takım vardı. Takım zaten yürüyüp gidecekti. Kulübünde önünü açma adına ayrıldım.

 

Denizlispor’dan ayrılışınız da olaylı olmuştu. Siz, ‘İkinci başkan, maaşlı çalışan’ demiştiniz.

 

Oranın da başkanı Hasan Kıbrıslıoğlu’ydu. Hasan Çavuşoğlu da çok iyi bir başkandır, Hasan Kıbrıslıoğlu da öyle. Daha önceden muhabbetimiz yoktu, sadece merhabamız vardı. Ama çalıştıktan sonra gördüm. 14 hafta kala gittim oraya. ‘Hocam biz düştük. Ne yaparız?’ dedi. ‘Başkanım senin takımın çok kötü değil, kurtulur’ dedim. ‘Hocam gelir kurtarır mısın’ dedi. ‘Kurtarırız’ dedim. Biliyorsunuz Türkiye’de bu işi çok hoca yapar. Bir tanesi de benimdir. 2-3 takımda yaptık, kurtardık çok şükür. Başkana yapılması gerekenleri söyledim. Ne söylediysek yapmaya başladı ve lig sonunda Denizlispor’u ligde tuttuk. Sonra devam ediyorduk. Şampiyonluk kadrosu kurulacaktı. Ama her yerde siyaset olayı var, Denizli’de de vardı. Ondan rahatsız olanlar oldu. Nedenini bilmiyorum. Başkan bırakmak zorunda kaldı. Biz de transfer yapmaya başlamıştık. Birkaç transferden sonra transferlerin diğerleri kaldı. Yeni başkan getirdiler. Gelen başkan maaşlı, hayatında futbol hiç oynamamış zaten. Futbol maçına 1-2 kere gitmiş. Stada 19 Mayıs gösterileri için gitmiş bir insandan bahsediyoruz.

 

Atama başkan diyebiliriz…

Kişilik, karakteri için bir şey söylemiyorum. Sadece futbol geçmişini söylüyorum. Bir başkan için vizyon önemli. Mustafa Şavluk’un bir devlet memuru gibi takım yönetmesi vardı. Hiçbir anlamda güçlü değil. Sadece Belediye tarafından getirildi. Bu tür insanlarla çalıştık. Bizim zorluğumuzu kimse bilmediği için gündem hep hocadır. Hocalara sallarlar. Her yerde olduğu gibi orada da herkesi etkiliyor. Söz verilen şeyler var, yapılmıyor. Bu onlar için normaldi. Bazı şeyler bir gün bile beklenmez. Bu şartlarda bir iyi, bir de kötü gittik. Taraftar grupları başkanın elinde olduğu için taraftar ‘ Mehmet hoca istifa!’ diye bağırınca anlıyorsun. Yönetici, kendi söyleyemediği şeyi taraftar vasıtasıyla söyletiyor. Biz de bu mesajı aldık. İzmir’de Altınordu maçında müthiş oynamamıza rağmen yenildik. Sonra da ayrılmak istediğimizi söyledik. ‘Hocam, bir daha düşün’ dediler. Teşekkür ettik, ayrıldık. Bazı şeyler kopmaya başlamıştı. Gidişat belliydi. 3 hafta sonra olacağına şimdi olsun.

 

Hocam hep şehir takımlarında çalıştınız. Malatyaspor da vardı.

Devre arasında gittim. Baştan almadım takımı. Öyle yanlış bir transfer politikası uygulanmış ki, bir sene önce 30 maç oynayan 25 tane adam transfer edilmiş. İster istemez 15 tane sorunlu adamla başlıyorsun. Bir de hepsi inanılmaz tecrübeli oyuncular. 5 tane grup vardı. Geldiğimiz biz bunların bir kısmını kadro dışı bıraktık, yolladık. Ama diğer yollamak istediğimiz gruba ya başkan engel oldu, ya yönetici engel oldu. Benim antrenörlük hayatımda en çok isteyip çok fazla bir şey yapamadığım yerlerden biridir Malatya. Çok şey vermek istedik oraya. Potansiyel de vardı. Biz onu yakalayamadık. Bizim hatamız muhakkak vardır. Ama orada devre arası bizim istediğimiz şeyler olsaydı yine düzeltecektik. 8 oyuncu yollanmasını istedik, 3-4 tanesini zor yollayabildik. Böyle olunca başarı olmadı. Başkana da söyledim. ‘Ben buraya kahır çekmeye gelmedim. Severek, isteyerek geldim bir yer’ dedim. Ama çoğu şey benden kopmaya başlamıştı.

 

Hocam, Elazığspor’a gelmeden önce bir Manisa’ya gidelim. Kaç gün çalıştınız orada?

İki tane yaptık. Transfer yasağı vardı. Ama açılacak diye gittik. Transferlerimizi yaptık, tüm oyuncuları birinci kampa kattık. İkinci kampı da yaptık, Cumartesi günü lig başlıyordu. Biz Cuma günü oradan ayrıldık.

 

Siz daha iyi bilirsiniz ama maça bir gün kala takımı bırakmak şık olur mu? En azından maçtan sonra bırakabilirdiniz.

O açıdan bakarsan sana göre olmayabilir. Maça çıkarsam bir hakkım bitiyor. Hoca olarak bir sezonda 2 takımda çalışma hakkım var. 1 tane maç oynayıp bırakacağım, bununla bir hakkım gidecek. O da başkanın, yöneticinin, taraftarın veya basının çok umurundaydı. Herkes nasıl kendini düşünüyorsa ben de kendimi düşünüyorum. Burada önemli olan o değil. Ben 1 gün de çalışırım, 2 tane hakkımı da yakarım. Ama bu kadar yalan ve sahtekarlığın olduğu yerde yalanla doğruyu ayırt edemiyorduk. Bu başkan Abdullah Mergen’den kaynaklanan bir şeydi. Abdullah Mergen, Dünya’nın en rahat insanıydı, çok rahat yalan söylüyordu. Bize yapacağı birçok şey söyledi. Ama hiçbir şey yapmadı. 6 ay, 12 ay maaş alamayanlar vardı. 6 ay alamayan bakmıyordu bile. ‘Daha benim 6 ay oldu’ diyordu. Bir kulüp müdürü ve onun altında çalışanlar vardı. Onlar da aynı kendisi gibi affedersin ama çok sahtekardı. Herkes kendine göre adam alıyor zaten kulüplere. Başkan, maç haftasında bana ‘transfer tahtasını açtık, merak etme’ dedi. Ben de idmanda çocuklara lisanslarının çıktığını söyledik. O gece geldi, ‘Hocam, transfer tahtası açılmadı’ dedi. ‘ Dünya yalan attın tamam da bunun yalanı olur mu? Ben oyuncuya söyledim. Kredi alacaklardı, okey verilmiş. Ama Abdullah Mergen adından dolayı kredi verilmemiş. ‘Ben halledeceğim. Sen maça çık’ dedi. Ben senin neyine inanayım artık?

 

Futbolcuların lisansı olmadığı için maça U21 takımıyla mı çıkacaktınız?

Onu da hazırlamıştım. Başkana ‘Merak etme lisansları çıkartmayacağını düşünerek gençleri de hazırladım. Maç konuşmasını da ben yaparım. Ama alt yapı hocanı getir, maça çıksın. Ben 12-13 transfer yapacağım. Onlar tribünde olacak, ben sahada olacağım. Ben o karakterde bir hoca değilim. Ben tribünde oturur taktik de veririm. Merak etme. Elazığspor’u da yeneriz’ dedim. Çocuklar çıktılar, Elazığspor’u da yendiler. Ama ben bırakmış oldum. Bana dedi ki ‘Maça çıkaksın’ dedi. ‘Başkan sen sözünü mü tuttun da ben maça çıkacağım? Çıkmam’ dedim. ‘Haftaya kadar sözünü tutacağını söyledi. Ben de o zaman maça haftaya çıkacağımı söyledim. Ne zaman oyuncuların lisansı çıkacaktı, ben de maça çıkacaktım. ‘Ya maça çıkarsın ya da bırakırsın’ dedi. ‘ Ben öbür hocalardan değilim. 3 gün daha maaşım yatsın diye hesap yapmam. Takım senin olsun’ dedim. Ben oradan ayrılmadım. Mecbur kaldım. ‘O zaman git’ dedi. Ben de gittim. Bu kadar şeye rağmen getirdiğim 12-13 oyuncu hatırına o zamana kadar sabrettim.

mehmet-altiparmak-sportmen-dergisi---veli-ozkan-(7).jpg

Elazığspor’a gelelim hocam. Futbol oynadığınız bir yer. Daha önce de görüşme olmuş, anlaşma sağlanamamıştı. Daha sonra oldu. Ama sonu güzel bitmedi.

Öyle dediler. Çünkü ‘İnsanın fikri neyse zikri de odur’ derler. İlk gittiğimde zaten orada inanılmaz bir grup oluşturmuşlar. 2 tane başkan. İşte tapu müdürü, daha önce telefonculuk yapan biri var Veyis diye, onu getirmişler. Her antrenör grubunun içine verdikleri Muammer Sürmeli diye bir tele kulak hocaları var. Onu da bizim yanımıza verdiler. Bu kişi benim zamanında takım arkadaşımdı. Ogün Temizkanoğlu, bizi çok uyarmıştı. Ama o kadar futbol oynamışlığımız var beraber diye düşündük karaktersiz olduğunu biliyordum ama bu kadar olduğunu bilmiyordum. Kulübün de kendi adamı olmuş zaten. İşte şimdi Orhan hoca geldi, onun da yanına verdiler. Utanmadan çalışıyor. O da kendi karaktersizliğini ortaya koyuyor zaten. Transferlerin çoğunu kendileri yapmışlar ve bir tane menajer üzerinden yapıyorlar transferleri. Mehmet Dayan diye biri var, onun üzerinden yapmışlar. Beni ilgilendiriyor mu? İlgilendirmiyor. Ama biz bir oyuncu istiyoruz, o oyuncuyla görüşmek için Mehmet Dayan aranıyor. Türkiye’de olan şeyler açıkçası. Benim için oyuncular önemli. 3 tane istiyoruz, 1 tane alıyoruz. Ama Elazığ benim futbol hayatımın en önemli yerini kaplar. Çünkü muhteşem bir şampiyonluk yaşadım orada. Süper Lig’e çıkan takımın kaptanıydım, 17 tane gol atmıştım. Çok seviyordum, hala da çok seviyorum. 4-5 kişinin yaptığı şeyler, Elazığspor’u bağlamaz.

 

Lige iyi başlamıştınız, sizinle bir şekilde iyi geçinmeleri gerekmez miydi?

Kulübün içerisinde inanılmaz bir döngü var. O döngünün içine hocalar değil, kimse giremiyor. Her şey gizli saklı yapılıyor. Para alma şansın zaten yok. Böyle başladık, çok iyi bir kamp dönemi geçirdik. Lige de çok iyi başlamıştık. Şampiyon olacak kadro vardı. Bize bıraksalar 2-3 tane daha oyuncu alacaktık. Ama dediğim olaylardan dolayı transferleri kendileri yaptılar. Yenildiğimiz maçlarda kişisel hatalardan kaybetmiştik. Bizim bir tane yabancı santraforumuz vardı. Bizden önce alınmış. Onun bizi taşımayacağı belli. Mertan Öztürk’ü almıştık. Kulüp Müdürü Mertan’ı yabancı oyuncu diye işaretleyip federasyona gönderiyor ve ondan yararlanamıyoruz. Altınordu maçıydı, yabancı golcü de çok kötüydü ve çıkarmam gerekiyordu. Başkalarından santrafor yapmaya çalıştık. Maçı 2-0 kaybettik. Orada kulübün 657’si olmuş oyuncular da var. ‘Padişah’ım çok yaşa’cılar var. Kulüp de onları çok iyi kullanıyor. O oyuncular, gelen oyunculara ‘Merak etmeyin. Paranızı alırsınız’ diyorlar. Bunlar zaten başka yerde oynayacak oyuncular değiller. Yönetimi güzel bir şekilde bağlamışlar, devam ediyorlar.

 

Bu süreçte hiç para almadılar mı oyuncular?

Oyuncular paralarını alamıyorlar. Biz de ‘Paranız kalmaz’ diyerek oyuncuları yatıştırıyoruz. 10 hafta kadar götürdük. İkinci başkan Karahan Çelik var. Antep’e maç gitmeden önce onunla oyuncularla alakalı bir tartışma yaşadık şu oyuncu oynayacak, bu oyuncu oynayacak diye. Ben zaten gereken cevabı kendisine verdim. Hafta için bu olay oldu. Hafta sonu para konusunda namus, şeref sözü verdi. Maçta da 1-0 yenildik. Maçta onun oynamasını çok istediği Kadir Bekmezci, cezalı oyuncu olması nedeniyle zaten oynayacaktı ve oynadı da. Kadir, 1. dakikada kırmızı kart gördü. Gazişehir’e 1-0 kaybettik. Pazartesi günü geldi. Para sözü verdiler. Ama ortada kimse yok. Salı günü telefon ediyorum, telefonlara bakan yok. Çarşamba günü akşam 11’de beni aradılar. ‘Kulübe gelir misin?’ dediler. Bende paralarla alakalı bir durum olduğunu düşünerek gittim. ‘Biz seninle çalışmak istemiyoruz’ dediler.

 

Para vermemek için sizi gönderdiler demeyin!

Aynen öyle oldu. para veremeyecekleri için gündem değiştirmeleri lazım. Bu arada da ligde 4. sıradayız. Geçtiğimiz günlerde açıklandı. Bunların döneminde kulübe 69 milyon para girmiş, para ortada yok. Benim haklı olduğum anlaşıldı. Ama bunu söyleyen tek kişi benim. Dünya kadar para gelip gidiyor. Bize para verilmiyor. El altından birkaç oyuncuya para veriyorlar, onu da biliyorum. Bize çok ayıp ettiler. Tek taraflı fesih oldu. Ondan önce alacaklarla alakalı konuşurken küfür eder gibi 5-6. aya çek teklif ettiler. Zaten biz hiç para alamamışız. Bizi kulüpten kovarcasına yolladılar. Türkiye Futbol Federasyonu’na konuyu taşıdık. Ama orada da güçlü oldukları için biz haksız bulunduk. Ne yazık ki böyle bir ülkede antrenörlük yapıyoruz.

 

Erzurumspor’a gittiğinizde ‘Mehmet, futbolcu ayartıyor’ dendi.

Bahsettiğim Muammer Sürmeli’ye son 4 maçta takımı verdiler. Kendini büyük hoca zannediyor. Bize de 4-1 yenildikten sonra ne konuşacak?  Çalıştırdığım bütün oyuncularla aram iyidir. Elazığspor’un hiçbir futbolcusu, antrenörü kadar karaktersiz değildir. Ne maç satar? Ne de ona yeltenir? Ben zaten şampiyon olmuşum, şampiyon takımın hocasıyım. Sanki senin oyuncun oynasa bizi yenebilecek misin? Yenemezsin. Zaten biz almışız o havayı. Hangi oyuncunu, ben neden alacağım? Benim öyle bir şeye ihtiyacım yok ki. Yapmam da zaten. Ben Elazığspor’dan ayrıldığımda Elazığspor 4.’ydü. Erzurumspor 15.’ydi. Biz oralardan geldik. Tabi bu durum zorlarına gitti. Bana iftira attılar, yalan söylediler. Ben de onların neler yaptıklarını deklare ederek gittim. Bu da zorlarına gitti. Biraz önce de söylediğim gibi, İnternet, Facebook, televizyon onlarındı. Hep aleyhimde konuştular. Taraftar da zannediyor ki onlar doğru. Şu an onların neler yaptıkları, benim doğru söylediğim ortaya çıktı. Ben çok müsterihim.

 

Erzurumspor ile Elazığspor’u yendiğinizde sevindiniz diye tepki gösterdiler. Bir de nispet yapar gibi hep bordo mont giydiniz. Sebebi neydi?

Ben ilk deplasman galibiyetini Elazığspor’a karşı aldın. Ben Erzurumspor’un hocasıyım, tabi ki sevineceğim. Siz kimsiniz de ben sevinmeyeceğim? Bordo montu herhangi bir amaç için giymedim. Tüm sezon boyunca o montu giydim. Çünkü bize alınan mont o renkti. Başka bir mont giyme şansım yoktu. Kim nasıl anlıyorsa anlasın. Şu ana kadar ne futbolculuk hayatımda ne de antrenörlük hayatımda hiçbir alengirli işin içinde olmadım. Yanlış yapabilirim, hata da yapmış olabilirim. Ama ne kendimi ne de takımımı sattırmam, o tür işlerin içine girmem. Oyuncularıma ‘Çıkın aslanlar gibi oynayın. Kendinize laf getirmeyin’ diyen bir hocayım. Ben hak edersem şampiyon olurum. Bunu da herkes gördü. Elazığspor’dayken aldığım puanların ligde kalmalarına faydası oldu. Benimle uğraşacaklarına, yarısı kadar takımla uğraşsalardı. Elazığspor takımı da yukarılarda olurdu.

 

Erzurumspor’a gelelim. Siz takımı 15. sıradan alıp şampiyon yaptınız. Neler söyleyeceksiniz?

 

Sezon başında Erzurumspor ile aynı yerde kamp yapmıştık. Hazırlık maçı da yapmıştık. İyi bir takımları vardı. Ama bazen bazı hocalarla bazı futbolcular uymuyor. Osman Özköylü ile uymamış. Biz geldikten sonra da oyun sistemi değişti. Ofansif oynatan bir hoca olduğumdan dolayı çok ofansif oynattım. Futbolcular da bunu sevdi. Ofansif oynayacak bir kadromuz da vardı. Bir de şöyle bir gerçek var. Erzurum’da rakım olayı var. O rakım olayını da kendi lehimize kullandık. Çünkü gelen takımlar alışana kadar zaman geçiyor. İlk yarı bittiğinde takımdan 7 kişi yollayıp istediğimiz 4-5 kişiyi alamamamıza rağmen sonradan 3-4 kişi alabildik. İnanılmaz bir takım birlikteliği vardı. Büyükşehir Belediye Erzurumspor, gerçekten çok düzenli bir kulüp. Bazı şeylerde eksiklik yok mu? Var. Ama Türkiye’ye baktığında Erzurumspor, bir oyuncunun gelip oynayabileceği çok ideal kulüplerden bir tanesi.

 

Erzurum şehrinde şampiyonluğa pek inanılmıyordu. ‘Mehmet hoca, bu takımı şampiyon yapamaz’ deniyordu. Ama takım, şampiyon oldu. Bu durum hakkında ne söylersiniz?

Ben Erzurumspor’a geldiğimde ‘Hocam, takım ligde kalsın yeter. Biz başka bir şey istemiyoruz’ dendi. Çünkü takım kötü durumdaydı. ‘ Merak etmeyin. Birkaç hafta sonra şampiyonluk havasına gireriz’ dedim. ‘Nasıl yani’ dediler. ‘Şampiyon oluruz’ dedim. Açıkçası her yerde söylerim. Son zamana kadar ben, teknik ekip ve futbolcular dışında inanan kimse yoktu. Ben söylüyordum. ‘Hocam hadi geç’ diyorlardı. Taraftarların yüzde 70’i böyleydi. Biz Ümraniyespor maçını kaybettiğimizde bu iş bitti gözüyle baktılar. Maç sonrası konuşmamda şampiyon olacağımızı söyledim. Tabi o zaman bana neler söylediler. 5 hafta geçti, play-offa kaldık. İnanamıyor insanlar. Düşün. Küme düşecek takım, play-offlara kalarak şampiyon oldu. Finalde kaybetsek ben vatan haini gibi bir duruma düşecektim.

 

Takımı 15. sıradan alıp şampiyon yaptığınız unutulacak. Zamanında Uğur Tütüneker’e aynısını yapmıştık. Üzülerek söylüyorum o grubun içinde ben de vardım.

 

Nereden nelere geldik bir bakın. Ben açık açık söylüyorum. Bizden ne iyi takımlar vardı. Gazişehir, Giresunspor, Ümraniyespor, Boluspor’un gerçekten çok iyi takımları vardı. Ama bizde öyle değildi. Bizdeki arkadaşlık, birliktelik kimsede yoktu. Bu konuda birinciyiz. Böyle şampiyon olduk. Tarih yazma ise tarih yazdık. İmkansızı başardık diyebilirim. Bu taraflı tarafsız herkes tarafından da kabul edilen bir şey. Bunda da bizim çok büyük emeğimiz var. Gerçekten bir antrenörlük başarısı. Mehmet Sekmen diye bir belediye başkanımız var. Her şehrin başına gelmesi gereken bir başkan. Futbolu bu kadar seven bir belediye başkanı çok zor. Sonuç olarak şu anda herkesin istediği Süper Lig’e çıktık. Bundan sonra ligde kalıcı olurlar inşallah.

 

Final gününe gelelim hocam. O günle ilgili düşünceleriniz neler?

Final maçından önce şöyle güzel bir şey oldu. Biz Ümraniyespor ile oynayacağız. Boluspor, Gazişehir ile oynayacak. Ben maçlar başlamadan önce Kulüp müdürüne ‘Hemen ara Bursa’yı. Otele yerimizi ayırt’ dedim. ‘Hocam, maçları bir oynasak ondan sonra’ dedi. İlk maç 4-3 bitti. ‘Oteli ara, tamam’ dedim. Neyse biz Ümraniyespor’u eledik. Gazişehir’de rövanş maçında devreye 2-0 önden girince başkan devre arasında otelin ayarlanmasını söylemiş. Bizim oteli aramışlar. ‘Burada Erzurumspor kalıyor, siz kalamazsınız’ demişler. ‘Nasıl olur? Daha bugün finale kaldılar. Nasıl ayarladılar’ diye sorulunca Otel de ‘Onlar 10 gün önceden ayırttı’ demiş. Onlar başka otele gitti. Biz stadın karşısındaki otelde kaldık. Ben özellikle o oteli seçtim ki oyuncular her gün onunla yatıp kalksın diye. Biz direkt İstanbul’dan Bursa’ya gittik. Bunlar ufak ama çok önemli şeyler.

 

Penaltı atışlarıyla ilgili neler söylersiniz hocam?

Herkes Hakan’ın peşinde. Arkadaşlarını çevresinden uzaklaştırdım. ‘Hakan biz ne zaman söyledik? Bizi şampiyon yapacak olan sen değil misin? Sıra sende Hakan’ dedim. Hakan durdu, futbolcular Hakan’ın yanına gidiyordu. ‘Kimse Hakan ile konuşmasın. Biz 10 gün önceden söyledik. 10 günde hazırlamıştır kendini’ dedim. Bana geçen kendisi de söyledi. ‘ Hocam kim ne derse desin duymadım o an ama sen öyle bir kelime ettin ki kafam dank etti’ dedi. İnsanı motive edenin böyle küçük dokunuşlar olduğunu söyledim. 1 saat konuşsam ne olur? Ortam belli zaten. Stadın en üst köşesinde de bizim ailelere yer vermişler. Bütün takımın arkası dönüktü. ‘Önünüze dönün. Bakın yukarıya anneniz, babanız, eşiniz, dostunuz hepsi orada. Sadece onları düşünerek hareket edin’ dedim. Hepsi baktı, kaldı. İlk penaltıyı biz kaçırdık, onlar attı. Murat hocaya ‘Hocam, şampiyon olduk. Alanyaspor’da da böyle şampiyon olmuştuk. Tarih tekerrürden ibarettir’ dedim.

 

Çok kötü başlamıştınız hocam ama penaltılara…

Penaltılar kötü gidiyor ama kulübede ‘Biz şampiyon olacağız’ dedim. Son penaltıya Webo geldi. Webo’nun kaçıracağına ihtimal veremiyorsun. Ama bizim tek güvencemiz, Hakan’ın Webo ile aynı takımda oynamış olması. Hakan da çok motiveydi ve penaltıyı çıkardı. Sonra teker teker atılırken, Gazişehirli penaltı noktasına doğru giderken sanki her şey bitmiş. Biz şampiyon olmuşuz. Onu görüyordum. Penaltıyı Hakan kurtarınca o anı daha önce yaşamış gibi oldum. Bu durum oradaki herkeste oluşmuş. Videosu var bizde. Daha penaltı kullanılırken bizim kulübe sevinmeye başlamış bile. İnanılmaz bir inanç vardı. Play-off’a kaldığımızda bize ihtimal vermiyorlardı. 3 takımdan biri olur diyorlardı. Biz şampiyon olduk. Anlatılmıyor, yaşamak lazım. Allah herkese nasip etsin.

 

Size gelelim hocam. Süper Lig’de görev aldınız. İnşallah devam da edersiniz? Adapte olmada sıkıntı yaşıyor musunuz?

Tabi büyük bir heyecan var. 20 sene Süper Lig’de oynayan bir futbolcu olarak oraların havasını çok iyi bildiğim için adapte olmakta problem yok. Belki çok daha önce gelmem lazımdı buralara. Ama biliyorsunuz. Türkiye’de her şey siyasetle, arkan olmasıyla alakalı. Ben buraya gelene kadar kimse beni arkamdan itmedi, kimse beni alıp bir yere götürmedi, kimseyle ahbap-çavuş ilişkim yoktur. Buralara kazıyarak geldim. Kazıyarak geldiğim yeri de kolay kolay bırakmam. Türkiye’de Süper Lig hocası, alt lig hocası diye bir ayrım var. Hiç inanmadığım bir ayrımdır. Bunda taraftar ve basının da payı var. Basın olarak sen benim hakkımda kararı nasıl veriyorsun? Sen kimsin de benim hakkımda yazıyorsun? Aynı durum taraftarda da var. ‘Bu bunu yapamaz’ deniyor. Yaptık işte. Ne oldu? İlla yabancı biri olacak. Yabancı yaparsa tamam. Türkiye’de en çok şampiyon olan hocalardan biri benim. Kaç kişi biliyor. Her gittiğim takımda başarım vardır. Süper Lig bizim için de ayrı bir zevk olacak. İnşallah öncelikle Büyükşehir Belediye Erzurumspor kalıcı olacak. Kendimiz için de artık bu ligin hocası olarak devam etme hedefimiz var.

mehmet-altiparmak-sportmen-dergisi---veli-ozkan-(5).jpg


En büyük hayaliniz ne hocam? Bir Anadolu takımıyla Aykut Kocaman gibi Avrupa’ya gitmek mi? Yoksa direkt büyük takımda çalışmak mı?

Benim hedefim tabi ki Avrupa’da bir takıma karşı büyük takım veya Anadolu takımıyla fark etmez karşı karşıya gelmek. Bu benim için çok önemli. Bunun için elimizden geleni yapacağız. Ama Türkiye’de büyük takım çalıştırmak bunun kısa yolu. Aykut hoca gibi yapmayı çok isterim. Konyaspor, nerelere geldi. Bunda Aykut Kocaman’ın çok büyük emeği var. Ama neredeyse döve döve yolladılar Fenerbahçe’den. İnşallah basamaklı teker teker çıkarak Fatih hocadan sonra Avrupa’da kupa kazanan hoca olmak isteriz.

 

Konyaspor’u çalıştırmak ister misiniz? Konya’da daha önce çalıştınız.

Çok isterim tabi. Konyaspor şu anda Türkiye’nin marka takımlarından biri. Her hocanın, her futbolcunun gelmek istediği takımlardan biri. Konya Şekerspor’da çalışırken bile ikinci ligde olmasına rağmen Konyaspor’un kurumsallığını, gücünü  ve taraftarını bilirdik. Bizim maçlardan sonra direkt Konyaspor’un maçlarını seyrederdik. 5-6-7. büyük deniyorsa bunların içine artık Konyaspor da girdi. Buralara gelip çalışmak isteriz. Bu seviyelere bir gelelim. Konyaspor olur, diğer takımlar olur çalıştırmak isteriz. Çok uzun bir süre sonra çalışmadığım dönemde buraya maçlara geldim ve eski Konyaspor taraftarını görüyorum. İnanılmaz bir taraftar kitlesi oldu. Başarılı oldukça zaten maçlara gelmeye başladılar. Şu an ligin ortalama olarak 3-4 takımından biri olmuş. Bu hem takım hem de hoca için büyük avantaj. İnşallah böyle devam ederler, tebrik ediyorum.


VELİ ÖZKAN / SPORTMEN DERGİSİ