Katil Rusya’nın desteğini arkasına alan katil Esed ve orduları Suriye’de Türkmen kardeşlerimizi hedef alan saldırılarını son birkaç gündür yoğunlaştırdılar. Dünya izliyor.

Diğer ülkelerin bu saldırılara karşı ciddi tepki verdikleri yönünde bir açıklama ve gösterge bulunmuyor. Ama mutlu olduklarını düşünmemizi gerektirecek bir delil de yok.

Fakat el altından tepki verdiklerini söylemek mümkün olabilir. Kırım’a verilen elektriğin Ukrayna tarafından kesilmesi alelade bir olay değil. ABD ve AB ilgi ve bilgisinin mevcut olduğunu düşünüyorum.

Ne yazık ki birey olarak elimizden bir şey gelmiyor. Sadece burada sıkıntıya giren, evi barkı yıkılan ve hayatlarını kaybeden kardeşlerimize maddi yardımdan başka şey yapamıyoruz. Bir de dua tabii ki.

PYD’nin elini güçlendirmeye dönük bir adım bu. Rusya IŞİD tarafından düşürülen yolcu uçağı nedeniyle Suriye’ye müdahale hakkının bulunduğunu savunuyor. Fakat hedefte olması gereken IŞİD yerine masum, savaş mağduru Türkmen kardeşlerimize karşı hareket içindeler. Türkmenleri sıkıştırarak PYD ve Suriye ordusunun genişlemesini sağlamaya çalışıyorlar.

Bütün bu vasatta, Türkiye’de başlatılan suni gündemler ve Konya’da uğraşmak durumunda olduğumuz meselelerin ne kadar önemsiz, ne kadar ilkel olduğunu gördükçe aslında utanmıyor da değiliz. Başlatılan tartışmaları anlamak mümkün değil.

Hemen yanı başımızda sürdürülen saldırıların yarın nereye kadar gidebileceğini kestirmek oldukça güç. Olmaz dediğimiz şeyler oluyor. Yapılamazlar dediğimiz şeyler yapılabiliyor.

Bu savaş ve saldırılar doğrudan Türkiye’ye karşı yürütülüyor. Uzunca süredir ülkemiz bölgedeki kardeşlerine yardım etmek suretiyle hem onları güvene alma hem de onlar eliyle Türkiye aleyhine tavır ve davranış içine giren düşman unsurları bertaraf etme politikası izliyordu.

O nedenle Başbakan Davutoğlu olup-bitenlere karşı son derece duyarlı. Cumhurbaşkanı Erdoğan olaylardan dolayı çok üzgün ve kızgın. Bizler de aynı durumdayız.

Millet olarak olayın ciddiyetinin farkında olmalıyız. Kardeşlerimize karşı yürütülen sistematik saldırıların etkilerini azaltma adına adım atmamız önemli. Kışın kapıya dayandığı bir dönemde kardeşlerimize desteğimizi sürdürmemiz gerekiyor. Bu yöndeki çalışmalara az-çok demeden destek vermek lazım.

Şahsi kanaatim Rusya tarafından tırmandırılan gerginlik, gün doğmadan önceki koyu karanlık gibi. Kısa süre içinde ortalık aydınlanacak.

Bu nedenle yakın zamanda ABD, Fransa, İngiltere birleşir de Suriye sorununun çözümüne dönük doğrudan bir adım atarsa şaşmamak lazım. Fransa’da bir haftadır olağanüstü hal uygulanıyor. Belçika’da ordu sokaklarda. Alarm dördüncü derece, yani savaştan bir önceki aşama.

Hollanda rahat değil; Almanya huzursuz; Avrupa baştanbaşa krizde.

Suriye orijinli problemler Batı açısından daha fazla sürdürülemez.

Suriye kaynaklı göç dalgasında yüzbinleri aşan aç, sersefil kalabalıklar yollarda. İngiltere iç kamuoyunu rahatlatmak adına geçtiğimiz gün bir uçak dolusu göçmeni Glasgow’a kabul etti. Avrupa’ya göçmen dalgasının arkası da geliyor.

Yakında göçmenler içinde kitlesel ölümler olur, insanlar aç ve susuz kaldıkları ya da soğuktan donarak öldükleri haberi dünyaya yayılırsa insani ve moral sonuçları kestirmek iyice imkânsız hale gelecek.

Merkel’in tutuşma nedeni bundan. ABD’nin köşeye sıkışması boşuna değil. Rusya, Esed sonrası dönem için rol kapma derdinde.

Bir taraftan Bayırbucak yanar ve olaylar ve gelişmeler ‘daha kötü olamayacak’ noktaya taşınırken, diğer taraftan karamsarlığa düşmemek için yeterince sebebimiz var.

Türkiye, bölgedeki kardeşlerini hiçbir zaman yüzüstü bırakmaz. Suriye’de olaylar başlayalı beri bölgeye olan desteğini hiç esirgemedi. Bundan sonraki dönemde de esirgemez.

Yakında, Suriye denklemi çözülürken ve kardeşlerimiz sulha ererken bizim yaptıklarımız ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımız gündeme gelecek.

Millet olarak desteklerimizi esirgememeliyiz.